İbrahim Çanakçı: İktidar faiz lobisine servet transferinin önünü açtı

Deva Partisi Ekonomi ve Finans Politikaları Başkanı İbrahim Çanakçı partisinin ekonomi politikalarını ArtıGerçek'e anlattı.

Mühdan SAĞLAM


ArtıGerçek-Türkiye ekonomisindeki sorunların çözümüne dönük muhalefetin reçeteleri önemli. Büyüme nasıl adil bir paylaşımla yapılacak? Yoksulluk ve ücretler sorunu için kaynak yaratmak mümkün mü? Altılı masada İYİ Parti ile Deva Partisi arasında ekonomi konusunda ayrışma mı var? Altılı masa ekonomi reçetesini ne zaman duyuracak? Masanın bölünme ihtimali var mı? Türkiye ekonomisini ve altılı masanın yol haritasını Deva Partisi Ekonomi ve Finans Politikaları Başkanı İbrahim Çanakçı ile konuştuk

Türkiye’de büyüme uğruna ciddi bir yoksulluk ve eşitsizlik yaratılmış durumda. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati bir konuşmasında büyüme için enflasyona göz yumduklarını söyledi. Sizin parti programınızda da büyüme geniş biçimde ele alınıyor. Deva Partisi için büyüme nedir?

Biz parti olarak Türkiye için yeni bir büyüme modeli öneriyor ve hedefliyoruz. Güçlü, kapsayıcı ve sürdürülebilir büyüme diyoruz. Güçlü, kapsayıcı ve sürdürülebilir büyümeden dört temel değişimi anlıyoruz. Birincisi, büyümeyi kredi pompalanmasından verimliliğe dayalı bir modele kavuşturma. İkincisi büyümeyi inşaat ve imar rantlarından tarım, sanayi ve yüksek katma değerli hizmetlere dönüştürme. Üçüncüsü, tüketim ve kamu harcamalarına dayalı yapıdan yatırım ve ihracata dönüştürme. Son olarak büyüme ve refahtan toplumun tüm kesimlerinin pay almasını sağlama.

"DEMOKRASİ İHMAL EDİLİRSE HİÇBİR EKONOMİK SİSTEM AYAKTA KALAMAZ"

Bu model nasıl hayata geçecek, dayanakları ne olacak?

Şöyle, bu modeli, dört sütuna oturtuyoruz: Doğru sistem, doğru kurumlar, doğru politikalar ve donanımlı insan kaynağı. Doğru sistemde adil, rekabette fırsat eşitliği ve verimliliği esas alıyoruz. Bunu derken, son 5-6 yıllık dönemde bakıldığında kamu ihale yasasındaki değişiklik, ekonomi politikalarına müdahale kamu özel iş birliği projeleri, Sayıştay denetiminin zayıflaması gibi unsurlar sistemi ciddi şekilde bozdu. Doğru kurumlar, kural bazlı çalışan kalitedeki ve hesap verebilir kurumları kastediyoruz. Doğru politikalarda üç temel politika alanı var ekonomi finans, sektörel politikalar ve sosyal politikalar. Ekonomi ve finans politikaları öngörülebilir ve güven odaklı olmalı, sektörel verimlilik odaklı, sosyal politikalar kapsayıcı olmalı. Donanımlı insan kaynağıyla bu yapılabilir. Bu sütunların temelindeyse özgürlükçü, çoğulcu katılımcı demokrasi demokrasidir. Güçlendirilmiş parlamenter sistem, hukukun üstünlüğü tarafsız ve ön yargısız yargıdır. Bunlar ihmal edilirse hiçbir ekonomi ayakta kalamaz. Bunlar ihmal edilmemeli. Biz parti olarak bütüncül bir çerçeve ortaya koyuyoruz. Eylem planları hazırlıyoruz. 12 tane eylem planı hazırladık, buna ek 10 tane hazırlanacak.

Ancak şu var, hep ekonomi konuşuluyor ve bu planlamada sadece ekonomi planlamalarıyla sorunların çözülmesi öneriliyor. Ekonomi ve finans politikaları pistin uçağın kalkışı hazırlanmasına benzer. Pistteki yabancı maddeleri ayıklarsınız, tümsekler varsa düzenlersiniz, pist kalkışa hazır hale gelir. Eğer uçağınızın motoru yoksa uçak kalkmaz. Motor şudur sağ motor tarımdır, sol motor sanayi teknolojidir, enerjidir. Sağ sol motor var, yakıt yoksa uçak kalkmaz. Yakıt eğitimdir, demokrasidir, hukukun üstünlüğündür. Biz bütünsel bir sistem öngörüyoruz. Bunun da kalıcı olması için eylem planları oluşturuyoruz: bunu yaparsak Türkiye büyümeye ulaşır. İktidarın yaptığına bakalım. Öncelikle bir büyüme var mı ki?

Üretim, yatırım, istihdam ve ihracat odaklı büyüme modeline geçtik dediler. Bu ifadelerin bir anlamı yok. Üretim, yatırım, istihdam ve ihracatın öncelenmediği bir model yok ki, büyümede bunlar hepsinden bunlar öncelenir. İktisat politikalarının amacı ülkeyi büyütmek, yatırımı, ihracatı, istihdamı artırmaktır.

img-9254.jpg

"OTORİTER SİSTEMLERDE SONUÇ HEP DAHA FAZLA YOKSULLAŞMA VE KÜÇÜLMEDİR"

O halde hükümet bunun aksini iddia etmesine karşın bunu yapmıyor mu?

Rakamlara bakalım, 2003-2015 arasında ortalama sabit yatırım artışı yüzde 10,4. 2018-2022 arasında yani bu ucube cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçtiğimiz dönemden bugün ortalama yatırım artışı, yüzde 0,9. Nerede yatırım odaklı büyüme? Türkiye’nin toplam büyüme hızı, 2003-2015 yüzde 5,8, 2018-2022, yüzde 4. Büyüme performansı zayıflamış. İktidar uzun dönemli büyüme performansını zayıflattı. Tüm uluslararası kuruluşlarının büyüme projeksiyonları yüzde 3-3,5 düzeyindedir. Bu tür otoriter sistemlerde, otoriter yönetim yapılarında sonuç hep daha fazla fakirleşme, yoksullaşma ve küçülmedir.

"İKTİDAR FAİZ LOBİSİNE KAYNAK VE SERVET AKTARIMININ ÖNÜNÜ AÇTI"

Diyelim ki bugün iktidar oldunuz. Küresel bir resesyon beklentisi var. Buna karşın Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz hafta "Faiz 12, ancak bu yeterli değil, yıl sonunda tek belki haneli faizi görebiliriz" dedi. Böyle bir yapı devralacaksınız. Resesyon ihtimali var. Ne yapacaksınız? Örneğin 2 yıllık büyüme öngörünüz olacak mı?

Cumhurbaşkanın iddiasına cevap vereyim, bu tamamen göz boyamadan ibaret bir ifadedir. Siz faizi yüzde 12’ye indirince, ekonominin ihtiyaç duyduğu faizleri indirmiş olmuyorsunuz. Merkez Bankası faizini yüzde 12 yapıyorsunuz, haksız servet ve kaynak transferinin önünü açıyorsunuz. Kendi tabirleriyle faiz lobisi dedikleri kesimlere haksız kaynak ve servet transferi yapılıyor. Sanayici, esnaf bu faizlerle borçlanmıyor. Öte yandan bugün Kur Korumalı Mevduat (KKM) için faiz ödemesi alanlar dönemsel olarak yüzde 11, yıllık bileşik yüzde 52 faiz aldılar. Yıllık yüzde 52 bileşik faiz ödeyerek mi faiz düşürdüğünüzü iddia ediliyorsunuz? Tam bir göz boyama, tamamen milleti yanıltmaya yönelik adımlar.

Büyüme konusuna gelirsek, öncelikle ekonomi kurumlarını ayağa kaldırmak gerekiyor, güven vermek gerekiyor. Kalıcı yatırımlar için hem yurtiçi hem yurtdışı yatırımcı için güven tesisi gerekiyor. Bunu yalnızca tek bir politikayla ele almamak lazım. Sadece para politikasıyla gerçekleştireceğinizi düşünmemeniz lazım.

Faizden devam edersek, sizin iktidarınızda faiz ne olacak?

Merkez Bankası faiziyle ilgili biz Merkez Bankası’nı tam bağımsız hale getireceğiz diyoruz. Bu şu demek Merkez Bankası’nın elindeki araçları serbestçe ve piyasasının gerektirdiği şekilde kullanabilmesi. Merkez Bankası köklü bir kurum, kurumdaki bu alanda yetişmiş yüzlerce uzman var. Bunlar bir değerlendirme yapıyor ve Merkez Bankası Para Politikası Kurulu da o çerçevede karar alıyor. Burada Merkez Bankası’nın tam bağımsız hale gelmesi ve elindeki araçları profesyonelce istediği gibi kullanması konusunda serbest bırakılması. Biz bunu yapacağız diyoruz. Faiz şu olacak bu olacak, buraya çıkarıp buraya düşüreceğiz dersek, ekonomi politikamızın ruhuna aykırı davranmış oluruz.

'ENFLASYONUN YÜZDE 80, GERÇEKTE EN AZ İKİ KATI OLDUĞU YERİN NERESİ BAŞARI'

Biz enflasyonu 2 yılda düşük tek haneli seviyeye gerileteceğiz diyoruz. Bu şu demek, Türkiye için yüzde 5 civarında bir enflasyona ulaşmak demek. Bunun gerektirdiği para politikası kararlarını merkez bankası bağımsız şekilde alacak. Vatandaş için enflasyon hedefi önemlidir. Biz bunu söylüyoruz. Bu iktidar gibi göz boyama safta peşinde olmayacağız. Biz faizi 12 düşürdük diyorsunuz bununla övünüyorsunuz. Vatandaş TÜİK’in makyajlı rakamlarına göre yüzde 80, fiili olarak bunun iki katı bir enflasyonla mücadele ediyor. Burada başarı nerede? Faizi yüzde 12 yaptık demek başarı değil ki. Enflasyonu tek haneye düştü mü, alım gücü arttı mı? Başarı ancak enflasyonu düşürmekle sağlanır. Biz bunu ortaya koyuyoruz.

Kritik bir nokta herkes faizle ilgili konularını düşünürken bu iktidarın yapması gereken atması gereken adımlara göre hesaplama yapıyor. Güvenirliliği, kredisi, inandırıcılığı yitirmiş iktidarın enflasyonu tek haneye, indirmek için atacağı adımlar maliyetli olur. Ama kredibilitesi yüksek, inandırıcı, güvenli, tutarlı bir programı olan ehliyetli kadroların yapması gereken faiz artışı daha düşük olur. Buna statik bakmamak lazım, burası cidden kritik.

Değindiğiniz yüzde 5 enflasyona ulaşmak için ne yapacaksınız, kemer sıkma mı tasarruf mu, ne yapılacak?

Burada güven çok önemli. Eğer siz o güveni baştan ortaya koyarsanız işler, seçim yaklaştıkça seçimde değişim net görüldükçe o güven oluşmaya başlayacak. Siz Merkez Bankası TÜİK ile ilgili ekonomi kurumlarıyla ilgili adımları atarsanız kredibiliteniz artar. Enflasyon beklentileri mevcut enflasyondan daha hızlı düşecek. Burada önemli olan enflasyon beklentisini aşağı çekmektedir. Koyduğunuz hedef inanılıp inanılması daha kritik. O bahsettiğim değişimi dönüşümü gerçekleştirirseniz, enflasyon beklentisi anında güvenilir hale gelir. Beklenti kırılmasıyla beraber olumlu bir sürecin içine girilecektir. Tabii ki para politikasında atılacak adımlar var. Rakamsal bir şey söylemesek. Bunun tamamlayıcısı olan mali program ortaya koymak gerekir. Mali programdan kastım karadelikleri kapatmak.

KKM buna karadeliklerden biri mi?

Evet, öyle. Biz Deva Partisi, yeni girişimleri yeni hesapları durduracağız. Mevcut hesapta vadeleri dolana kadar devam edecek. Geriye dönük bir tasarruf doğru olmaz. Vadeleri dolanları ödeyeceğiz. Dediğim adımlar atılır ve güven ortamı oluşursa insanlar niye alternatif yatırım aracına gitsin…

"KAMU ÖZEL İŞBİRLİĞİ PROJELERİ BİRER KARADELİK"

Başka karadelik, ki altılı masada konu olmuş gibi. Köprülere, yollara, döviz üzerinden verilen garantiler. Bunlar karadelik mi? Ne yapacaksınız bunları?

Kesinlikle. Kamu özel işbirliği projeleri birer karadelik. Bununla ilgili olarak mevcut projelerle ilgili ne yapılacağız, iki sonra bu model nasıl kullanılacak. Biz bu modeli kendini finanse eden alanlarda kullanmak istiyoruz. Bunun dışındaki alanlarda bunun kullanımı doğru bulmuyoruz. Örneğin sağlık alanında kullanımı doğru değil. Havalimanı projeleri bir süre sonra kendi kendini ödeyebiliyor. İşin yolsuzluk, hırsızlığı ayrı. İhalelerde şeffaflık, fırsat eşitliğini sağlarsanız bu modellin kendi kendini finanse edecek alanlarda kullanılması sorun değil. Mevcutlar için öncelikle teknik, idari, hukuk bir denetim süreci başlatacağız. Hangi aşamasından sorun görürsek onun da sonuna kadar takipçisi olacağız. Mevcut olanlarla ilgili sorun ihaleleri şeffaf yapılmıyor, garantiler çok cömertçe belirleniyor. İhale sonunda yüklenici lehine değişiklik yapılıyor. İşte bunların hepsini denetime tabi tutacağız ve ortaya çıkan tabloya göre hareket edeceğiz.

Bu projelerin ödemeleri dövizle yapılıyor. Kurun son bir yıldaki durumuna bakarsak artış yüzde yüzün üzerinden. Burada bir liralaşma olur mu?

Bu incelemeler yapıldıktan sonra eğer ortada bir yolsuzluk, usulsüzlük alanı yoksa ortada çok bir hareket alanı kalmıyor, ancak aksi varsa ortada maliyetlerde gereksiz bir şişkinlik varsa sözleşmelerin tamamını gözden geçireceğiz. Bir kısmını da müzakerelerle gerçekleştirmeniz mümkün olabilir.

Yoksulluk başka bir boyuta ulaştı, açlık sınırı asgari ücretin üstünde, 7,250 liraya çıktı yoksulluk sınırı son TÜRK-İŞ Raporuna göre 23 bin 600 lira. Ancak bu düzeyde ücret alan yok. Yoksulluk konusunda ne yapacaksınız?

Çok zor bir tablo var. Aşırı yoksulluk ülkeye geri geldi sıfırlanmış olan aşırı yoksulluk geri geldi. Dünya bankası ölçütlerinde göre mutlak yoksulluk arttı. Öğrenci yoksulluğu dediğimiz bir kavram ortaya çıktı. Çalışan yoksulluğu diye bir kavram ortaya çıktı. Sayın Cumhurbaşkanı 30 milyon istihdam ile övünüyor ama çalışanların insan onuruna yaraşır iş, aş gelir elde ettiklerini eklerini söylemek mümkün değil. Türkiye bir asgari ücret tuzağına yakalanmış durumda. Asgari ücretin yoksulluk sınırının dörtte bir tabloyla karşı karşıyayız. Evine haftada iki gün protein alamayan milyonlar var, 32 milyon kişi TÜİK rakamlarına 2020’ye göre bu üstelik. Üç nokta önemli. Bir enflasyonu tek haneye indirmeden bu ülkede kimse refahtan pay alıyorum diyemez. Biz 2 yılda tek haneye indirmeyi taahhüt ediyoruz. Gelirleri anlamlı ve gerçekçi şekilde yükseltmek.

'İKTİDAR KKM’NİN MALİYETİNİN NEDEN 300 MİLYARA ÇIKTIĞINI AÇIKLAYIP MİLLETTEN ÖZÜR DİLEMELİ'

Kaynak peki?

Kaynak çok, Türkiye’nin kaynak sorunu yok, kaynakları doğru yönetememe sorunu var. Yalnızca bu KKM garabati yüzünden yüklenilen maliyet 300 milyarın üstünde. Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Maliye Bakanı bir yığın şey söylüyor, enflasyon faiz, önce çıkıp 12 milyarı aşamayacak dedikleri KKM’nin maliyetinin neden 300 milyara çıktığını açıklayıp milletten özür dilemeleri lazım. Kaynak var, bu kaynaklar KKM’ye gidiyor, kaynaklar bu cömert garantilere gidiyor. Kaynaklar yolsuzluğa gidiyor. Gelirleri anlamlı şekilde artırmak lazım. Bir de yapısal adımları atarak verimliliği artırıp üretimi yapısını değiştirirseniz bu sürdürülebilir hale getirmek. Mesele Türkiye’nin ortalama ücret seviyesini yükseltilmesi. Yüksek katma değerleri, yüksek teknoloji ürünler üreterek bunu yapacaksınız.

'İKTİDARDAN BÜYÜMENİN PAYLAŞIMIYLA, BÖLÜŞÜMÜYLE İLGİLİ BİR SÖZ İŞİTTİNİZ Mİ?'

Türkiye’yi ucuz gücü cenneti görüp, değersiz para üstünden rekabet edecek olursanız bu yaşadığımız olur. Büyümeyle övünüyorlar. Büyümenin paylaşımıyla bölüşümüyle ilgili bir söz işittiniz mi bu iktidardan. İş gücü ve net karların payı son yıllara kadar kapanırken 2020’den itibaren ciddi bir azalma söz konusu. İş gücünün payı düşerken karların payı artmış. Bu işte çarpık büyüme anlayışının bir yansıması. Biz bunu düzelteceğiz.

Partiniz altılı masanın bileşenlerinden biri. Neden bu masadan ekonomiye yönelik bütüncül bir ses duymuyoruz?

Altı masaya 12 Şubat 2022’de ilk defa bir araya geldi. Güçlendirilmiş parlamenter sistem çalışması etrafından bir araya gelen bir oluşum. Buna ittifak demiyoruz bu aşamada. Bu bir işbirliği çalışması. O çalışmayı da başarılı şekilde tamamladı. Güçlendirilmiş parlamenter sistem de kamuoyuyla paylaşıldı. Gündemdeki konulardan biri seçim güvenliği konusu bu konuda partiler çalışıyor. Tabii ki gündemdeki önemli konu ortak cumhurbaşkanı adayı. Diğer bir konu milletvekilleri seçiminden nasıl hareket edilecek konusu. Ortak cumhurbaşkanı konusunda liderlerin buluşmalarından konuşuluyor değerlendiriliyor. Daha önceki buluşmalarda liderler ortak cumhurbaşkanı adayının vasıflarını ortaya koydular. Bundan sonra çalışmalarla hız kazanacak. Deva Partisi olarak ortak cumhurbaşkanı adayı konusunda iki çalışmanın yapılmasının önemli olduğunu düşünüyoruz. İlki geçiş dönemi yol, haritası ikincisi de ortak tutum ortak söylem konusu. Açıkçası biz başından beri, kendi ev sahipliği dönemimizden beri bu çalışmalar konusunda hızlanması gerektiği konusunda çaba orta ortaya koyduk. Genel başkanımız da geçen hafta liderleri ziyaret etti, geçiş sürecin yol haritası ve ortak çalışma alanıyla ilgili bir şablon ortaya koydu.

'ALTILI MASAYA ORTAK CUMHURBAŞKANI ADAYININ SÖYLEMİ NE OLACAK ÇALIŞMASI HAKİM'

Geçiş sürecinin yol haritasından kastımız ortak cumhurbaşkanı adayı seçimlerle parlamenter sisteme geçiş arasında nasıl yönetecek, kararlar kararnameler meclisin durumu, nasıl bir sürece ortak akla dayalı gerçekleşecek ona odaklanıyor. Ortak söylem de ekonomi de dahil olmak üzere dış politika, adalet, eğitim, kamu yönetimi gibi alanlarda ortak cumhurbaşkanı adayının söyleminin ne olacağı. Yani ortak cumhurbaşkanı seçim beyannamesi ne olacak çalışması gerekiyor. Sistem farklı bir sistem. Eskiden seçi yapılır sonra konuşulurdu, şimdi aday belirlediği anda yürütmeyi de belirliyorsunuz. Cumhurbaşkanı adayının kendi partisinin politikalarını yoksa 6lı masanın bir ortak mutabakat asgari müşterek zeminini dikkate alarak kendini ifade edeceği önemli. Ekonomi de bunlardan biri. Eğer liderler bu konuda nasıl hareket edileceğini kendileri belirleyecektir.

Bugüne kadar ne oldu? Altılı masa bu kurumsal reformalar çalışması kapsamında ekonomi için bir araya geldi. Orada, ki ben de komisyona üyeydim, ekonomi sosyal konseye nasıl tekrar hayatiyet kazandıracağız, strateji ve planlama örgütüyle ilgili ne yapacağız, merkez bankası bağımsızlığını nasıl güçlendireceğiz ve hasar tespitini ne yapacağız hasar tespit komisyonu, ortada bir çalışma ortaya koyduk.

Liderle ekonomi politikaları sektörel politikalarla ilgili karar verdiklerinden bunlarla ilgili çalışmaya başlansın dendiğinde bunlar hızla başlar. Tüm partilerde yetkin kadrolar ve iyi bir çalışmalar kısa sürede bu çalışmalar bir araya getirilir. Anlamlı tutarlı, sorunlara kalıcı bir reçete sunulur.

'ALTILI MASADA BİZİM İÇİN LİDERLERİN SÖYLEMLERİ ESASTIR'

İYİ Parti ile Deva Partisi arasında bir ayrışma gözleniyor. Bu ayrışma doğru mu? Neden bu ayrışma var?

Bizim açımızdan bir ayrışma yok. Liderlerin söylemleri noktasında bizim için liderlerin yaklaşımı esastır. Altılı masada liderlerin ortaya koyduğu çerçevedir aslolan. Ekonomiyle ilgili, geçmişin değerlendirilmesiyle ilgili farklın düşünceler olabilir. Bunlarla ilgili herkes aynı değerlendirme yapacak değil. Tabii ki değerlendirmeler yapılarken objektif olunması, veriye bilgiye analize değerlendirmeler yapılması. Bu değerlendirmeler yapılarken nezaketten ve nezafetten uzaklaşılmaması önemli.

'ALTILI MASAYI GRUPLARA AYIRMAK BU MASANIN RUHUNA UYGUN DEĞİL'

Biz geçmişle ilgili değerlendirmelerin son 20 yıl torbaya koyup tek bir değerlendirme yapılmasını doğru bulmuyoruz. O dönemde başarılı ve önemli adımların atıldığı, uluslararası ölçekte ve akademik olarak tescil edildiği dönemeler var. 2016’dan sonra, fiili cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçildikten sonra, hukuki cumhurbaşkanlığına geçildikten sonra 2018’den sonra, ciddi bir geriye gidiş var. Bizim odaklanmamız gereken ciddi geriye gidiş dönemidir ve bunun sebepleridir. Bunun üstünden geleceğe dönük reçeteleri ortaya doğru koymaktadır. Biz bunu yapıyoruz. Yeni anlayış dedik, iki unsur var çözüm odaklılık ve gelecek odaklılık. Geçmişe gidersek iyi dönemler var kötü dönemler var, ders alınması gereken dönemler var. Geleceği konuşmayı arzu ediyoruz. Herhangi bir partiyle ihtilafımız veya bir anlaşmazlığımız, uyuşmazlığımız söz konusu değil. Altılı masada da liderler altılı masanın ne olduğunu nasıl çalışması gerektiğini ortaya koydu. Bu masa bir uzlaşma ve mutabakat masasıdır. Altılı masada tüm partiler eşit temsil ve eşit oy hakkına sahiptir, orada bir oylama yapılmıyor. Bir parti şu çalışmada bir partide bir kelimesine itiraz ederse bu çalışmada yer almıyor. Bu masanın hem lafzı hem de ruhunun iyi anlamak gerekiyor. 6lı masa partilerin oy oranına göre oluşmuş masa değildir. Altılı masa kararları mutabakatla alındığı bir masadır. Liderler de bunun altını çiziyor. Bunun her kademe iyi anlaşılması ve değerlendirilmesi gerekiyor. Bunun da konuşmalar da dikkate alınması gerekiyor. Altılı masayı gruplara ayırmak bu masanın ruhuna uygun olmadığını söylemek isterim. Bunu liderler net biçimde ortaya koyuyorlar. Liderlerden de bu yönde bir şey duymadık. Dolayısıyla fark farklı değerlendirmeleri altılı masanın ruhuna uygun olmadığını düşünüyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi