Türkiye hakkında içte ve dışta yapılan araştırmaların vardığı ortak nokta "güvenilmez" durağında buluşuyor. En son TÜİK ve Merkez Bankası’nın ortaklaşa hazırladıkları "Tüketici Güven Endeksi" yüzde 55’lere kadar geriledi.
Bunu "dibe vurmak" olduğunu söyleyenler de var, daha değil arkası gelecek diyenler de…
Yani "endeks düştü yerlere karıştı gazellere" türküsüyle göbek atanlar iktidarın "terminal döneme" girdiğini artık geri dönüşün mümkün olamayacağını ifade ediyorlar.
Oysa geride kalan icraat yılları göstermiştir ki, iktidar her türlü zorluğun altından kalkabiliyor. Böyle bir kabiliyeti var. Üstün bazı yeteneklere sahip. İkna gücü çok yüksek. İnandırıyor. İnanmayanlar hakkında da başka alternatif kurumlar, kurallar, kanallar, zararlar-ziyanlar devreye sokuluyor.
Böylece herkesi hep birlikte, "milli birlik ve beraberlik" torbası içinde toplayabiliyor. Ki, şu sıralar her zamankinden çok muhtaç olduğumuz milli birlik ve beraberlik durumu meydana gelmiş vaziyettedir.
19 Mayıs 2019 günü Samsun’da ortaya çıkan "Samsun Ruhu" iktidara olan güvenin bir zirvesidir. O ruh fotoğrafındaki bazı partilerin sadece tabeladan ibaret kalmış olması iktidarın başarısını gölgeleyemez.
İktidara güvenenlerin siyasi yelpazenin her kademesinde bulunması da bir başka gerçektir.
En çok karşı olanların bile iktidarın yapabileceklerine olan güvenleri tam ve eksiksizdir.
Mesela İstanbul seçimleri bu güveni bir kere daha teyit etmiştir.
"Bunlar ne yaparlar ederler, İstanbul’u vermezler!"
Böylesi bir "güven" hiçbir iktidara nasip olmamıştır.
İktidar ülkeyi batıracak, hatta batırdı diyenlere soruluyor:
"Nasıl bu kadar kesin konuşabiliyorsun?"
"O konuda bunlara güvenim tam!"
Seçim sandıklarında bir takım katakulli olabilir mi? diye akıllarına soru düşenler de aynı cevap sarmalına dolanıyorlar:
"İktidara güveniyoruz, her şeyi yapabilirler!"