Kaos olacak da tercih hangisinden yana olmalı?

Tercih hangisinden yana olmalı: Erdoğan’ın varlığında sürecek ve giderek artacak bir kaos mu? Yoksa Erdoğan’ı siyaseten sönümlendirerek giderek bitecek bir kaos mu?

Fehim Işık

Sıkıştıkça yeni yöntemler bulmakta, daha doğrusu yeni korkular geliştirmekte zorlanmıyorlar. Son taktik, piyasaya salınan son iki yıllık korkuyu yeni yöntemlerle tazeleyip iktidarın varlığını sürdürebilme algısına piyasayı yani sermayeyi de zorunlu kılmak.

Türkçesiyle; Evet çıkması kaosa neden olabilir, ancak bu kaosu Hayır çıkması durumunda çıkacak kaosla kıyaslamayın bile, demeye getiriyorlar.

Bu dediklerimin Türkçesini biraz daha açsak karşımıza şu çıkar: Tüm mekanizma benim kontrolümde, her kesimi kontrol altına almış haldeyim. Kendi geleceğinizi düşünüyorsanız istediğim düzeni yasal yollardan oluşturma fırsatını yani Evet oylarını verin. Bunu yapmamanız durumunda da ben gitmem, evinizi de yıkarım…

Aynen böyle; kaba biçimde yaptıkları bu…

Halkı tehdit ediyorlar; piyasaları tehdit ediyorlar; taraftarlarını militarize ediyorlar; devletin tüm olanaklarını kendileri için seferber ediyorlar ve karşılığında Evet’i halka onaylatıp iktidarlarının zeminini yasal/meşru biçimde oluşturmak istiyorlar. Bunun olmaması durumunda iktidarı yine terketmeyeceklerini, kaosu yayacaklarını, zorla da olsa kendi sistemlerini yaşama geçireceklerini açık açık söylüyorlar. Tabi bir yandan da bu söylemle hem piyasa yürütücülerini yani sermayeyi, hem de kitleleri korkutup kendilerine mecbur bırakma amacını taşıyorlar.

Birçok kez yazdık bir kez daha yazalım.

AKP seçimlerin nasıl kazanılacağı konusunda uzman. Seçim kazanmak için ‘barış güvercini’ olması gerektiği zaman ‘barış güvercini’ oldu; ‘şahin’ olması gerektiği zaman da ‘şahin’ olmaktan çekinmedi. Örneğin 2010 referandumunda tam ‘şahin’ gibi davranıyordu. Referandumun geçmesi için evet oylarına ihtiyaç vardı, Kürtlere dayanması durumunda miliyetçi oylar hayır olacaktı. Arada Kürt hareketi boykot tavrını koyunca, AKP ‘şahin’ olmakta bir beis görmedi. Arada ben de dahil olmak üzere birçok Kürt, liberal, dindar, solcu da "yetmez ama evet" diyerek AKP’nin ekmeğine bir güzel yağ sürdü. Aslında daha o zaman yani referandumun AKP lehine çıkması, Erdoğan’ın ‘padişahlığının’ önünü açmıştı. (Ara not: Vay be, sende mi ‘yetmez ama evet’ demiştin salvosuna hazırlananlar çok heveslenmesin, daha 2012’nin ortalarında ‘Evet dedik padişah yaptık’ diyerek, nedenlerimi, yanılmalarımı paylaşmıştım.)

AKP öncesinde de, sonrasında da bunu hep yaptı. KCK yöneticilerinden Zübeyir Aydar’ın bir söyleşideki sözü hala usumdadır. Aydar, AKP’nin her seçim öncesinde kendileri ile dolaylı ya da direkt iletişime geçip ateşkes yapılmasını istediğini açıklamıştı,  bu söyleşisinde. Sorunun diyalogla çözümüne fırsat vermek için bu taleplere ağırlıkla olumlu yanıt verdiklerini açık ya da kapalı ateşkesler ilan ettiklerini belirten Aydar, ancak AKP’nin sonrasında tüm bunları kendi lehine kullandığını, Kürt hareketinin iyi niyetli çabalarını berheva ettiğini, özcesi yer yer kendilerini ‘kandırdıklarını' söylemekten de imtina etmemişti.

Şimdi de AKP, 7 Haziran’dan bu yana geliştirdiği konsepti, kaos ve şiddeti kullanıyor.

7 Haziran’da herşeye rağmen arzuladıklarını yaşama geçiremediler. Nisan 2015’te Diyadin’de geliştirilmek istenen provokasyonun önünü HDP’liler kesti. Ancak 1 Kasım’da ve şimdi de 16 Nisan’da kaos ve şiddeti, tehdidi, militarizasyonu en etkin boyutuyla, en dinamik şekliyle kullanıyorlar, her seferinde de bir level üste çıkmayı başarıyorlar.

Bunun aksini yapma şansına sahip değiller. İktidar için korkutmaları, bu korku ile piyasaları satın alıp oluşacak algı üzerinden halkı kötünün iyisi olduklarına inandırmaları, kendilerine mecbur etmeleri lazım.

Bu durumu Avrupa’da gördü. İngiltere Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesi’nin raporu bu yönüyle ilginç. Bu rapor bir şekliyle Erdoğan’ın kalmasının nasıl bir kaosa yol açacağını da anlatıyor. Kaosu satın alan ve bununla iktidarını sürdürmeye kalkışan Erdoğan iktidarına karşı somut bir yaklaşımdır, bu rapor.

Evet, AKP piyasayı ve halkı satın alma, kaos ve şiddeti kullanma konusunda haklı. Dediğimiz gibi, başka da yolu kalmadığı için haklı. Tabi, tırnak içinde "haklı." Bir diğer deyimle, AKP’lilerin de dediği gibi ufukta kaos var. Ancak şu da var: O kaos mevcutta AKP iktidarının, en çok da liderinin tutumundan kaynaklanıyor.

16 Nisan’da o zaman şunun kararını vermek gerekecek: Erdoğan’ın varlığında sürecek ve giderek artacak bir kaos mu? Yoksa Erdoğan’ı siyaseten sönümlendirerek giderek bitecek bir kaos mu?

Az zaman kaldı, iyi düşünmek gerek…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi