Kararsızlar ne istiyor, neyi bekliyor?

Referanduma tam bir ay kala, eldeki kamuyoyu araştırmalarına, daha önceki seçimlerdekilerden çok daha az güvendiğimi söylemeliyim.

Yavuz BAYDAR

Erdoğan ve bakanlarının yurtdışında referandum kampanyası için kopardığı gürültünün sebebi, seçmenin yoğunlukta olduğu Avrupa ülkelerinde kararsız oranının yüksek olması değil. Aslına bakarsanız ikna edilecek pek bir kitle yok ortada. Ne Almanya'da, ne İngiltere'de, ne Hollanda ne de İskandinavya'da. Özellikle dışarda poziyonlar belli, saflar kemikleşmiş durumda, üstelik kimlikler üzerinden. Niye öyle? Çünkü o ülkelerin tümünde Türkiye çıkışlı tüm kimlikler kendilerini olduğu gibi yaşıyor da ondan. Bu da onlara, aynı özgürlük içinde korkusuzca karar verme olanağı sağlıyor.

AKP'nin hem konsolide etmeye hem de yaymaya çalıştığı Sünni-Milliyetçi kesim, Evet'i belki hiç dönmeyecekleri Türkiye için, içinde bulundukları sosyopolitik ortamın merceği üzerinden okuyor. Tepeden tırnağa sağlamcı ve faydacı olan bu kesim için her bir Evet oyu, Avrupa'ya bir sille demek. Buna mukabil kısmen CHP çizgisinde kısmen dışında laik, Alevi, Kürt, Süryani ve sonradan aralarına katılan Gülen Cemaati mensubu kesimler için Hayır'ın anlamı sadece ve sadece Türkiye ile sınırlı bir okumaya dayalı. Bu kesimler, bazıları inkar etse de AKP odaklı zulüm, adaletsizlik ve korku ortak paydası ile, Erdoğan'a ‘Türkiye'yi adım adım uçuruma sürükleyen adam' algısı üzerinde buluşmuş olarak Hayır oyuna yüklenecekler.

Bu iki kesim ortasında bir gri, kararsız kitle yok.

Almanya, Belçika, Hollanda, Fransa, Avusturya ve Danimarka gibi gurbetçi-yoğun ülkelerde son iki seçimde AKP'ye verilen oyun ortalaması yüzde 70 dolayında. Bu aşağı yukarı sabitlenmiş bir oran ve esas etken, Erdoğan'ın Sünni-Milliyetçi kesimin duygu dünyasına diklemesine girip yükselten imajı ve söylemi.

Dolayısıyla, Mart başından beri mayalanıp kabartılan AB eksenli Batı düşmanlığının hedefi içerdekiler.

Referanduma tam bir ay kala, eldeki kamuyoyu araştırmalarına, daha önceki seçimlerdekilerden çok daha az güvendiğimi söylemeliyim. Fazla itibar etmiyorum demeyeyim, ama onları çok daha tenzilatlı, dikkatli izliyorum. Neden böyle? Çünkü bu kez, seçmenin anket yapanları bile bile yanıltma payını daha yüksek buluyorum.

OHAL faktörü, ve korkudur bunun sebebi. Ülkede muazzam bir muhbir ağı, tasfiye dalgası, eli silahlı özel güvenlik şebekeleri, bitmeyen gözaltılar nedeniyle bir güvensizlik ve bezginlik faktörü var. Bir umacı olarak icat edilip, cilalanıp dayatılan FETÖ ile her zaman ‘çaya çorbaya limon' olarak kullanılmış olan PKK özellikle kenar mahallelerde önemli bir Evet'e kaydırma faktörü. Ama, 15 Temmuz'un köpürtülen trauması da, ‘dini bütün' kitlelerde son derece kullanışlı ‘bakın o eski günlere döneriz ha' etkisini tazelemiş durumda.

Gene de Evet'çilerle Hayır'cılar arasında oynak bir geçişkenlik yok, ama eğer son araştırmalar yeterince titizlikle yapıldıysa, yüzde 10-12 arasında bir kararsızlar kitlesi var. Bu kitlenin omurgasını da MHP ve AKP içindekiler ile BBP ve SP'nin tabanı – her ne kadar dar olsa da – oluşturuyor.

Bu arada araştırmaların dökümünü ayrım gözetmeden buraya alayım, sonra kararsızlara bakalım.

Geçenlerde yayınlanan bir kamuoyu araştırmaları dökümüne göre Evet-Hayır durumu (bu dizime göre) Şubat ayı başlarından bu yana yapılan nabız yoklamaları üzerinden (küsuratları ayıklayarak aktarıyorum, daha rahat anlaşılsın diye) şöyle:

A&G: % 54 – 46
Andy Ar: % 45-41
AKAM: % 42-57
Avrasya % 42-57
GENAR: 55 -45
Gezici: % 48-51
Konsensus: % 59-41
MAK: % 59-40
Metropoll: % 44-43
Optimar: % 53-46
Sonar: % 52-48
Themis: % 42-57

Geçen hafta köşe yazarı Abdülkadir Selvi Başbakan Yıldırım'ın masasında bulunan 3 anketin sonuçlarını paylaştı, Anketleri yapan firmalar hakkında bilgi vermedi ancak anket sonuçları şöyle:

Yüzde 53.8 evet, yüzde 46.2 hayır.
Yüzde 54 evet, yüzde 46 hayır.
Yüzde 54.5 evet, yüzde 45.5 hayır.

Geriye kalıyor KONDA. Onun da araştırma yaptığı biliniyor, ve eğer köşe yazarı Etyen Mahçupyan'ın aktardığı veriler doğruysa, Evet oyları % 39, Hayır oyları % 44 çizgisinde.

KONDA ve Metropoll'ün verilerine GENAR ve Andy Ar'ın tespitlerini de katarsak, kararsızların oranında süregitmekte olan artış yavaşlasa da, % 10 artı eksi bandında hala oynuyor. Öbür yandan CHP ve HDP ekseninde Hayır konusundaki kararlılıkta da aynı hızla bir artış var.

Bu konuya gelecek yazılarda da döneceğim, ama şimdilik anlaşılır olması bakımından, an itibarıyla şunları ekleyeyim:

Gurbetçi oylarında netlik ortada. Evet oyları baskın çıkacak, çünkü ABD ve Kanada gibi ülkeler hariç hemen her yabancı ülkede AKP-MHP ekseni bu referandumda sabitlenmiş durumda.
Erdoğan'ın ‘vur Avrupa'ya' taktiği de buna yaramakla kaldı, ama belli ki CHP'yi ne dışarda ne içerde etkiledi. Biz ne kadar çok eleştirirsek eleştirelim, Kılıçdaroğlu Nazi tartışmasında Erdoğan'a fazla bindirmeyerek kendi açısından doğru yapıyor olabilir. Ama daha fazlasını yapabilir, Erdoğan ve AKP şürekasına yüklenmek yerine, AKP tabanına doğrudan mesajlar aktarmayı, tabanı tereddüde düşürmeyi deneyebilirdi, buna girmedi, girecek mi, göreceğiz.
Geriye kalanlar da zaten MHP ve AKP içinde biraz ezik, biraz ekonomik çöküntü mağduru, her biri kendi liderinden biraz şüpheye kapılmış yoksul taban. Bunlar ne istiyor? Neyi bekliyorlar? Bu sorunun cevabı öyle kolay değil. Çabuk cevaba yeltenenden şüphelenin.
Belki şu söylenebilir: Yüzde 10'luk kararsız ve belirleyici kesim, Erdoğan ve Bahçeli'nin Batı ve Kürt aleyhtarı söyleminden duyduğu bir nevi gururla, cebine baktığı vakit gördüğü boşluk arasında binamaz vaziyette. Bu kesim son dört hafta içinde güçlü bir şekilde ‘ikna edilmeyi' bekliyor.
MHP'liler için önemli bir ikna vesilesi, kurulacak tek adam düzeninde partilerinin ve kendilerinin pastadan ne kaldıysa almaları yolundaki vaatler olabilir.
AKP'lilerin işi daha karışık. Bir kısmının gözü kulağı şimdi kenara itilmiş ‘aksaçlıların' – Arınç, Gül, Atalay vd – gerçekte ne düşündüklerini, ne oy vereceklerinde. Gene de, bu kesimin ben Erdoğan tarafından şu veya bu şekilde ‘ikna' edilebileceğini sanıyorum. 15 Temmuz ve milli irade şarkılarının gücü arttı, çünkü o bestede ‘bakın su uyur asker uyumaz, yedi düvel ortada, bir bela gelirse 1940'lara geri dönersiniz' mısraları var ki, hala çok etkili.
Olmadı, şapkada başka tavşanlar da var. Hala tereddüt kaldıysa, bir bakarsınız, Erdoğan ve kadrosu referandumdan bir önceki Cuma'yı, gümbür gümbür canlı yayınlar eşliğinde, ibadete açılan Ayasofya'da kılıvermişler. İşte hem AKP hem de MHP tabanını yerinden fırlatacak kadar güçlü bir adım. Olmaz demeyin, Reis yüzdü yüzdü kuyruğuna getirdi, boşa basmaz. Herşeyi denemenin zamanı. Ortam ve şerait de gayet müsait.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi