Deniz Derinsu
Katarlının yöneteceği demek bu kadar oluyor…
Sezona geniş kadroyla girip rakiplerine bir anlamda nispet yapan Fenerbahçe bunun karşılığını da alıyor…
Sezonu yarıladığımız bu dönemde başarısız sonuçlar sonrası her takımının teknik heyetinden sakatlık veya covid sıkıntısı ile ilgili serzenişler dinliyoruz…
Konuyu biraz daha açarsak… Transfer dönemi geldi. Konuşuyoruz, birçok takımın elindeki futbolcusunu vermemek istediği şeklinde gözlemlerimiz oluyor. Şöyle ki sakatlık, covid derken yoğun maç trafiği de eklenince her teknik adam elinde geniş bir kadro olmasını arzuluyor. Örneğin Fenerbahçe. Ocak ayında 1’i kupa 7 maç gözüküyor takvimde. Durum böyle olunca geniş kadro büyük avantaj sağlıyor…
Fenerbahçe bir süre tökezledi. Ama sonrasında Erol Bulut değişikliklerle çözüm aradı. 4 maçlık bir seri yakalandığına göre de Sarı Lacivertliler iyi yolda…
Ve Fenerbahçe bu geniş kadroya ve büyük yatırıma karşın hâlâ transferin en hareketli takımı olacağının sinyalini veriyor. Mesut Özil, stoper adayları bunun göstergesi. Bu kadar yatırım ve çabanın sezon sonu düş kırıklığı yaratma ihtimali fikren bile uzak geliyor. Eğer bu yatırım ve kadroyla Fenerbahçe sezon sonunda hedefine ulaşamazsa, bunun hesabı kime yazar, günü gelince konuşulur.
Ancak Erzurumspor karşısında oynanan oyun, ilk başlarda Fenerbahçe adına endişe yaratsa bile hedefe gidilmesi açısından son derece akıllıydı. Gol geç geldi, rahatlatıcı goller erken geldi. Sonuçta 90 dakika genelinde rölantide, Fenerbahçe’nin istediği şekilde bir karşılaşma oynandı. Erzurum gibi zor kış şartları altındaki bir deplasmanda alınan 3-0’lık galibiyet her yönüyle Sarı Lacivertlilere avantaj sağlar.
Fikstür süreci normal şartlar atlında Galatasaray derbisine kadar, 5 hafta boyunca bir sıkıntı yaşatmayacak görüntüde. Erol hoca takımın şablonunu oturtup Galatasaray maçıyla başlayacak belirleyici sürece minimum kayıpla girerse, rüzgâr tamamen Sarı Lacivertlilerin lehine dönebilir.
Aslında önemli görev futbolculara düşüyor. Bu geniş kadroda formayı kapmanın zor olduğunu anlamış olmalılar ki, sahadaki oyuncuların mücadele seviyesi, hata olsun olmasın giderek artıyor. Bir başka deyişle, çoğunluk artık taşın altına eline sokuyor. Öyle ya da böyle Gökhan, Serdar, Novak, Lemos, Sosa, Perotti, Tolga, Cisse, Samatta gibi isimler onbirde bir süredir yoklar ve takım 4 maçlık seri yakaladı. Yani oynayan sahada kalıyor, oynamayan kenarda bekliyor…
Bu da Fenerbahçe’nin en büyük zenginliği…
*
Karşılaşma bitti, başkan, teknik heyet ve futbolcuların yayıncı kuruluşa topyekûn mücadelesini izledik. Belki de ilk kez bir camia böylesine toplu bir protesto girişimine başladı…
Sebebi bilmeyenlere tek cümleyle özetlersek… Konu, bir karşılaşmaya verilen ses efektlerinde Sarı Lacivertli kulüp aleyhine yoğun küfrün ekranlardan yansıması…
İyi kötü bir gazetecilik tecrübem var. Beni kimse bu durumun tesadüfi olduğuna kolay kolay inandıramaz. Türkiye’de futbolla ilgili bir şey yapıyorsanız, hele de bu konu büyük kulüplerden biriyle ilgiliyse kılı kırk yarmak şarttır.
Fenerbahçe’yi seversiniz, sevmezsiniz. Ama böyle bir maç seslendirmesi yapacaksanız, dikkatli olmak şart!
Yapan kim? Yayıncı kuruluş… Sahibi Katarlılar ama muhatabı belirsiz. Tepesindeki isim istifa etmiş, yerine gelmiş biri gözükmüyor. Yani Katarlı sahipliğinde bir başıboşluk net bir şekilde ortada. Ayıp olmasın diye yayınlanan özür de Fenerbahçe camiasını sakinleştirmedi.
Sakinleştirmez de… Şimdi Fenerbahçeliler tepki göstermesin ama ülkeyi tanımayan, para için Katarlı gibi ülkeyi tanımayan bir yapıya Türk futbolunun yayıncılığını teslim ederseniz, sırf Sarı Lacivertlilere değil, her kulübe hatalar peşi sıra yaşanır. Bugün şöyle objektif bir şekilde tüm kulüp taraftarlarının tartışma ortamlarına girin, herkes şikâyetçi. Geçmişte de kuşkusuz böyle rahatsızlıklar vardı ama artık son yıllarda bu zirve yapmış durumda.
Katarlı elinde böyle bir güç var, son derece hunharca herkesi kullanıyor. Örneğin sezon başı spor paketlerini satarken İngiltere ligi ve NBA vardı işin içinde, şimdi yok ki, bunların sporseverler tarafından ne kadar önemle takip edildiğini bilen bilir. Ama parayı aynen almaya devam etmede sorun yok!
Sırada kulüpleri küstürmek olsa gerek!
Şimdi Fenerbahçe, ardından diğerleri…
Geçen hafta Külliye’de Recep Tayyip Erdoğan’ı ziyaret eden başkan Ali Koç hangi konuları gündeme getirdi bilinmez ama Fenerbahçe’nin bu tavrına destek vermek, bazı sıkıntıların giderilmesi açısından önemli olabilir…