Mehmet Altan
Katil kim?
Önceki sabah Adana’da…
Yapı denetim görevlisi Ömer Toktaş, Kıyıboyu Caddesi'nde bir inşaatı denetlemeye gitti.
Denetim sırasında inşaatta bulunan eksikleri tutanağa yazdı.
İnşaatın müteahhidi, eksikleri yazdığı gerekçesiyle yapı denetim görevlisi Ömer Toktaş'a silahla ateş etti.
Toktaş hastaneye kaldırıldı. Durumunun iyi olduğu öğrenildi.
İnşaatın eksiklerini gidermek yerine müteahhittin yapı denetim elemanını silahla yaraladığı bir toplumsal iklim, ülkenin içinde bulunduğu durumla ilgili epeyce ipucu veriyor.
xxxxxxx
Yapı denetimine tahammül edemeyen müteahhitlerin bulunduğu Türkiye’de yarın 6 Şubat depreminin yıl dönümü.
Dokuz saat arayla yaşanan 7,8 ve 7,5 büyüklüklerindeki iki depremde resmî rakamlara göre 53 bin 537 kişi öldü, 122 bin kişi yaralandı.
Birçok tarihî yapı da dahil olmak üzere 35 binden fazla bina yıkıldı ve 300 bine yakın bina ağır hasar aldı.
Deprem sonrası 2 milyondan fazla kişi barınma sorunu yaşarken en az 5 milyon kişi de farklı bölgelere göç etti.
Cumhuriyet tarihinin en büyük deprem katliamı yaşandı.
xxxxxxx
Hatay Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Çelikkol ölümlerin gerçekleştiği 1759 bina tespit ettiklerini, bu binaların 975’inin ruhsatsız yapı olduğunu açıkladı.
Deprem Suçları Soruşturma Bürosu'nda 22 bin 581 soruşturma dosyası açılmış. Birleştirme sonucu bu dosyalar 3 bin 522 dosyaya dönüştürülmüş ama yıkılan binalardaki yapım kusurlarıyla ilgili sadece 113 kişi tutuklanmış.
Dava açılanlar ve tutuklananlar arasında müteahhitler, yapı denetçileri ve teknik personel var ancak hakkında dava açılan tek bir kamu görevlisi, seçilmiş belediye başkanı veya belediye meclisi üyesi yok.
xxxxxx
Binlerce insan öldü.
Niye? Ruhsatsız binalara göz yumulduğu, denetimler sıkı tutulmadığı, binalar çürük yapıldığı için.
Göz göre göre cinayet işlendiği için.
Doğru dürüst binalar yapılsaydı o binalar depremde yıkılmayacak, insanlar ölmeyecekti.
Adıyaman’da AB standartlarında yapılan Kültür Merkezi, Kahramanmaraş’ta Mühendisler Odası binası, depremin tam göbeğinde yer almalarına rağmen dimdik ayakta duruyorlar.
Bu iki bina “cinayetin” iki kanıtı gibi.
Şimdi Kahramanmaraş’ta yıkılmayan binanın bugünlerde kentin merkezinin rezerv alan ilan edilmesinin ardından yıkılacağı iddiaları var…
Belli ki deprem katliamının katilleri “depremin değil, binanın öldürdüğünü” ispat eden bir örneğin ayakta kalmasını istemiyor.
xxxxxxx
Türkiye’de insanların nasıl bile bile ölüme teslim edildiğinin bir başka kanıtı da Japonya’da yaşandı.
Japonya'da 1 Ocak'ta meydana gelen 7,6 büyüklüğünde depremde 161 kişi hayatını kaybetti, 103 kişi de kayboldu.
Toprak kayması sonucu da birkaç ev yıkıldı.
Japonya'nın Ishikawa Eyaletinin merkezinde meydana gelen depremin ortaya koyduğu bilanço ile Hatay depreminin bilançosu arasındaki fark, Türkiye’de çürük binalara konan insanların “öldürüldüğünü” açıkça ortaya koyuyor.
xxxxxx
Aynı şiddetteki depremin Japonya’daki bilançosu ile Hatay’da ortaya çıkardığı katliam arasındaki dehşet verici fark dünyanın da dikkatini çekiyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, 6 Şubat depremlerinde yıkılan binalarla ilgili iddianameleri ve haberleri inceledi ve avukatlarla görüştü.
Her bir davada yargılanan ve sayıları genellikle 6 ila 12 arasında değişen sanıklar, müteahhitler, özel sektörde çalışan bina denetçileri ve şantiye şefleri olarak sıralanıyor.
Bu nedenle İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch/ HRW), Türk hükümetine 6 Şubat 2023 depremlerinde yıkılan binlerce kusurlu binadan sorumlu “kamu görevlilerinin” de hesap vermesinin sağlanması için çağrı yaptı.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, "güvenli bina standartlarının çok altında kalan sayısız inşaat projesini onayladıkları veya deprem riskinin yüksek olduğu bir bölgede yapısal sorunları olduğu bilinen binalarda yaşayan insanları korumak amacıyla önlem almadıkları için" bu kamu görevlilerinin de sorumlu tutulması gerektiğini ifade etti.
xxxxxxx
İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson:
"6 Şubat 2023'te meydana gelen yıkıcı depremlerin yıldönümünde, Erdoğan hükümetinin sadece yeni baştan yapılanmaya değil, depremler sırasında mezara dönüşen evlere, hastanelere ve otellere izin verenlerden ve bunları inşa edenlerden hesap sorulmasını sağlamaya da odaklanması gerekiyor" dedi.
Williamson "Hiçbir inşaat çalışması belediye ve vilayet makamlarının izni olmadan yapılamaz, bu nedenle yetkililer hakkında soruşturma açılmalı ve sorumlulardan hesap sorulmalıdır," talebini vurguladı…
Kısaca “cinayet ekonomisine dur deyin ve hesap sorun” dedi.
xxxxxxx
Yarın 6 Şubat failinin cinayet ekonomisinin olduğu deprem katliamının yıl dönümü.
Katil kim?
İnsan Hakları İzleme Örgütü katillerin kimliklerini işaret ediyor.
Bu binaları yapanlar kadar bu binaların yapılmasına çeşitli nedenlerle göz yumanlar da cinayetten sorumlu.
Ama kamu görevlileri yargıya hesap vermiyor.
Bu cezasızlık, katilleri koruyan bu anlayış, bir dahaki depremde yine binlerce kurban verilmesi için zemin oluşturuyor.
xxxxxx
Depremlerde ölmek istemiyor isek bu cinayet ekonomisine dur demek gerekiyor.
Nasıl mı?
Öncelikle katilleri ortaya çıkarıp yargılayarak…
Sonra da Avrupa Birliği standartlarında binalar yaparak.
Ama Türkiye bu yolu hiçbir zaman tercih etmiyor.
Vatandaşlarını ölümün eline bırakmak nedense eskiden beri bu ülkenin yöneticilerine daha uygun geliyor.
Mehmet Altan: İlk imzası 15 yaşında yayınlandı. 20 yıl Sabah,6 yılda Star gazetelerinde baş yazarlık ve yazarlık, televizyon programcılığı ve yorumculuk yaptı. 30 yıl boyunca İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yaptı.1993 yılından beri profesör. Yayınlanmış 40 civarında kitabı var.15 Temmuz sonrası Anayasa'nın 19.,26. ve 28. maddeleri yok sayılarak tutuklandı.21 ay cezaevinde kaldı. AYM,AİHM ve Yargıtay kararları ile hak ihlaline uğradığı saptandı. 29 Ekim 2016 tarihinden beri KHK'lı.