Deniz Derinsu
Kayınpeder ne der... Damat ne eder...
Maç saatini beklerken Tayyip Erdoğan’ın futbolla ilgili açıklamaları ajanslara, internet sitelerine düşüverdi...
‘Biz siyasiler tarafsızlığımızı korurken kimin şampiyon olacağı konusunda görüş belirtmemeliyiz. Bakan arkadaşlar bu işlere bulaşmamalı, bulaştırılmamalı. Hep beraber şampiyonu alkışlamalıyız’ diyordu özetle...
Bunları duyunca damat ve bazı milletvekilleri ne hissetti bilemem ama ligin benim açımdan yeniden başlayacağını hissetmem lazım mı diye uzun uzun düşündüm...
Kusura bakmayın ama inandırıcı gelmedi. Geçmişte verilen onlarca sözden birinin yerine getirildiğini görmüş olsam belki ama ı-ıh...
Bu arada... Malum Başkan Erdoğan siyasetten kültüre, resimden müziğe her konuya vakıf lider. Sporun da her şeyini bilmesi normal.
Oldu olacak hafta içinde ‘Ben Trabzon’un şampiyon olmasını istiyorum’ diyen Ankaragücü teknik direktörü Mustafa Reşit Akçay’ı da uyaraydı ya... Nisan ayında Akçay ve ekibi Trabzon’a konuk olacak. Trabzon Damat’ın himayesinde deniyor, Akçay’ın niyeti belli... Şimdi o maç için ne düşünmek lazım bilemedim... Fenerbahçe artık koptu gibi... Bunu kopmayanlar düşünsün...
Göztepe - Beşiktaş maçının kaldığı yerden devam ihtimaline, Siyah Beyazlıların Divan Kongresinde Damat engeli iddiası... Sörloth’un kritik maç öncesi cezasının indirilmesi falan derken... İşin özü şudur kanımca: Şu dönem çocukların inanmayacağı açıklamalara, ortamı daha da gerecek demeçlere gerek yok! Somut bir şeyler olmadıkça palavradan öte geçilemiyor...
Fenerbahçe yazdığım için konum Sarı Lacivertliler üzerinde doğal olarak. Gazetecilik eleştiri kadar gerçekçiliği, hakkını vermeyi de gerektirir...
Son haftalarda Başakşehir, Trabzon ve Alanya maçlarında Sarı Lacivertlilerin aslında iyi oynadığını, ancak garip kararlara takıldığını söyledikçe... ‘Eh... Ne de olsa Fenerlisin... Normal böyle düşünmen’ diyenler çoğaldı. Bu güruh beni tanımayanlar. Bilenler bilir ki eleştirilmesi gereken her yerde eleştiren biriyim. Ama Ankara deplasmanı öncesi son 3 maç için fikrimde ısrarcıyım. Ancak bu 3 maçtan ancak 4 puan çıkması sonrası takımın direnci doğal olarak düştü. Zaten transfer özürlüsü bir yönetim ve takıma katkısı sadece günü kurtarmak olan bir hocası olunca Fenerbahçe doğal olarak dış etkenlerin kolayca etkileşimine girdi... Ancak Fenerbahçe’nin bir de kendi içinde eleştirmesi gerekenleri var...
Başkan ve yönetim... 3 transfer döneminde 1 sok bek alamayan, tasarruf hedeflerken Comolli komutasında saçılan paralar. Yoruma gerek yok...
Muriç... Klasik bir zehirlenme örneği. Başta tecrübesiz Fenerbahçe medyası olmak üzere herkesçe bol keseden şişirilen Muriç, kesinlikle iyi ama büyük futbolcu değil. Futbol ehilleri ekranlarda ona 80-90 milyon Euro değer biçerken duydum ama o değerdeki futbolcu haftalardır ortada yok. Çiğ et mi yer ne yer bilmem ama zehirlendiği kesin! Şu dönem en az 2 maç kazandırmalıydı o kadar büyük futbolcuysa...
Emre... Asıl kabahat takımın bel kemiği diye onla başlayanlarda ama o da ‘Yaşım ve fiziğim belli’ deseydi daha da büyürdü...
Diğer oyuncularda da ciddi düşüş var ama uzatmadan bir eleştirimiz de Ersun Yanal’a olsun...Çok efendi ve sakin olarak bilinirken rotası şaşanlardan oldu. ‘Fenerbahçe defans yaptırır’ derken ilk kez bu maçta, o da 2-0 olduktan sonra çift forvet akıl etti. Ferdi inadı, Jailson için stoper inadı, sıfır yaratıcılığı, korkak tedbirleri derken... Uzun tatili hakeden bir görüntüde... Sever de kendisi...
Ve Ali Koç... Ne desek yanlış anlaşılır. Tek bir şey diyelim, sonraki yazılarda derinleştiririz: Olmuyor, sportif açıdan başarısız ve bir o kadar bunu kabullenmeme yanlışında bir başkan oldu sayın Koç...