Kolayca solcu görünmenin 7 yolu…

Bazen size ‘solcu’ olmak zor mu geliyor ? Aslında ‘solcu’ olmak istiyorsunuz ama dışardan bakınca o kadar kitap okumak ve sadece kitap okumak değil, bir de bunu pratiğe geçirme mecburiyeti diye sözü edilen şey zor ve daha da ötesi riskli ve tehlikeli mi geliyor? O zaman alın size, kolayca ‘solcu’ olabilmek ve kalabilmenin 7 kestirme yolu. Bu eşitsiz, alçak dünyada onurlu bir yerde, sol da görünmenin 7 altın, kolay yolu, buyrun;

‘Bunun tek çözümü devrimdir.’ Çok güzel, kullanışlı bir savdır. Aslında doğrudur çünkü. Her şey için bunu diyebilirsiniz. Bir de dudaklarınızın kenarına, hafif ama hafif, yukardan bakan bir tebessüm yerleştirirseniz hangi mesele olursa olsun bunu söyleyerek, hem o mesele ile uğraşmaktan kurtulursunuz hem de haklı çıkarsınız. Bırakın küçük ya da büyük sorunları ile çaresizliğe batmış olanlar çırpınsınlar gerçeği bilmemenin bataklığında! Şöyle kendinizden emin, ‘bunun tek çözümü devrimdir’ der, kenarda durup, tırnaklarınızı bile kemirmeden, her şeyi seyredersiniz. ‘Kürt meselesi’ devrim abi, Feminizm, devrimin kendisi, sendika, tamam da esas devrim, ekoloji, devriiim, Aşk ? Devrim canım, devrim…
‘Her şey yetersiz ve reformisttir’; Çok kullanışlı bir argümandır. Bu şekilde hiçbir şey yapmadan solcu ve en solcu görünebilme şansınız vardır. Bunun da en güçlü tarafı dediğiniz doğru olmasıdır. Size örnek, bazı kalıp cümleler veriyorum, istediğiniz yerde özneleri değiştirip kullanabilirsiniz. Diyelim ki işçiler, haklarını talep ediyor, evet ama bu hakları aldıklarında sizin yüzünüze bile bakmayacaklar. Fabrikayı işgal ettiler, bir fabrika işgalinden devrim mi olur. Abi tek ülkede devrim yapmışlar, yok dünya devrimi. Dünyada devrim olmuş hocam, hükümetler anlattığınız tarihin çöplüğünde, bizim ki bile! Hah bakalım kaç gün sürecek. Yani tek düsturunuz, her şeyi küçümseyerek, reformist ilan etmektir. Kimse sizi radikal köşenizde rahatsız edemez.
‘Küçük Burjuva maceraperestleri’, Üçüncü çekmecede her zaman durması gereken bir şeydir bu. Siz hangi sınıftan, kökenden gelirseniz gelin ya da şu anda ne olursanız olun, bu etiketi çıkartıp, arkasına biraz tükürerek istediğiniz yere, kişiye, eyleme, eylemsizliğe, her şeye yapıştırabilirsiniz. Muz gibi bir sözdür her tadı verir eleştirdiklerinize. Onları aşırı radikal, pasifist, reformist ya da ütopik olarak tanımlamış olursunuz. Uğraşmayın küçük detaylarla, ‘küçük burjuva maceraperesti’ deyin geçin. Huzur içerisinde solculuğun keyfini çıkarın
‘3 F- Futbol, Fiesta, Fado’, biraz spesifik ve biraz zor gelebilir size ama kulanın bence. Mesela futboldan anlamıyorsunuz ya da maç var diye sevgiliniz meyhaneye filan gitmiyor, 3F diyeceksiniz. Portekiz’de diktatör Salazar, 3F ile idare etti yıllarca ülkeyi. Çok güzel cümle, içinde başka bir ülke geçiyor, diktatör geçiyor Futbol ve Fiesta, yani eğlence var, Fado neydi ? Bir Portekiz dansı. Mesela dans etmeyi beceremiyorsunuz, ‘hadi kalk canım ya’, taleplerine, 3 F diyorsunuz. Bir iyi tarafı da eğer çok sesli bir yer ise işaret ile de yapabilirsiniz parmaklarınızla 3F- 3F diye. Futbolu seviyorsanız yine de kullanabilirsiniz. Mesela takımınız yenildi, hiç maçtan konuşmak istemiyorsunuz, hemen 3F deyin, böyle uyutuyorlar halkı. Sevinçleri kursaklarında kalsın, yenen takım taraftarlarının, gidi gidi küçük burjuva maceraperestleri…
‘Din Halkın Afyonudur’ Marx dediği için zaten baştan kullanışlı bir cümledir. Bir de bunu söyleyince, milyarlarca insanın, yüzlerce yıldır inandığı, kiliseler, camiler, sinagoglar, Konfüçyüs ya da Buda mesela, görkemli heykeller ve görkemli korkular inşa ettiği her şeyi, bir çırpıda siler atarsınız. Bir rahatlık çöker içinize. Ortalık ferahlamıştır. Binlerce insan birbirini bu nedenle öldürmüş ve hala öldürüyor olabilir ama aldırmayın siz, kullanışlı cümlenizi savurun havaya, sıkmayın kendinizi…
‘Amerikan emperyalizmi’ Bu her şeyi bir üste havale etmek, bütün olanlardan sıyrılabilmek için çok kullanışlı bir cümledir. Mutlaka pantolonunuz bozuk para cebinizde taşıyın bunu. Her şeyi buna bağlayabilirsiniz. Atın ortaya bir Amerikan emperyalizmi, hiçbir tartışmada kenarda kalmazsınız. Her şey onun başının altından çıkmaktadır. Ülkeyi sömürür, bombalar, suikast yapar, uyuşturucuya başlatır, ahlaksızlığı yayar, öldürür ve zaten burjuva kültürüdür. Bunların bir çoğunu da sahiden yaptığı için bu tahlilin isabet oranı da yüksektir ama siz buna da aldırmayın, kullanın çok kolaydır. Dünyevi bir kader tanımlamasıdır bu ve siyasi bir mukadderat. ‘Niye sevgilin senden ayrıldı’ diye bile sorarlarsa, Amerikan emperyalizmi dersiniz ve içersiniz….
‘Anılarla yaşamak’ Anılar, çok kolay bir solcu olma aparatıdır. Bir kere tehlikesi yoktur, çizgi roman kahramanları gibi hep siz kazanırsınız. Zaten anılar bir heykel çamuru gibidir. Kimin elindeyse o şekle girer. Bu yüzden onları istediğiniz hale sokabilirsiniz. Bu yüzden ‘Solcu’ görünebilmek için 40 yıllık, 30 yıllık, 20 yıllık anıları şahit yazabilirsiniz. Bu anılar şarap gibidir, ne kadar eski olursa o kadar güzel tadı vardır ve istediğiniz hale sokma şansınız artar. Böyle anılar bulun kendinize, mesela başkalarının anısına kendinizi yazın, anlatın, anlatın, anlatın…

Size kolaylıklar diliyorum efendim….

Metin Yeğin kimdir?

Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; Gazeteduvar, dünyada, Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Dünyanın farklı yerlerinde yoksullarla birlikte evler inşa etti, bir sürü farklı işte çalışarak yazılar yazdı, filmler çekti. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti. Türkiye ve birçok ülkede öğretim üyeliği yaptı... Ve dünyayı değiştirmeye çalışmaya devam ediyor hâlâ...