Kredi hızlı tüketiliyor...

Tamam, büyük borç ve kötü bir takım devralındı, bu yıl bir şey beklemeyin baştan denildi ama... Bu kadar üzüntü de olmamalı Fenerbahçe’de...

Muhabirlik dönemimin hızlı yıllarıydı... Daum hoca, Van Hooijdonk oyuncuydu... Bu ikilinin aralarında ne kadar büyük problemler olduğunu yakından biliyordum... Birbirlerini hiç sevmiyorlardı.
Ancak profesyonellik doğrultusunda her ikisi birbirini son derece iyi kullanırken bundan kazanan Fenerbahçe olmuştu...
Gelelim bugüne...
Aatıf Fenerbahçe’nin bir futbolcusu. Kariyerinin  en üst noktasına Sivasspor’da ulaştıktan sonra büyük beklentilerle Fenerbahçe’ye geldi. Yeterli zaman geçti. O zaman gösterdi ki Aatıf Fenerbahçe’nin futbolcusu değilmiş. Ama sürekli oynuyor...
Valbuena da Fenerbahçe’nin futbolcusu. Üst noktaya Lyon’da ulaştıktan sonra Fenerbahçe’ye geldi. Başta iyi gibiydi. Sonra kestiler. Büyük düşüşe geçti. Kimse ‘Senin adın Valbuena. Neden bu kadar düşük performanstasın. Ne yapmak lazım’ demedi. Kestiler, bitirdiler... Aatıf’a sarıldılar.
Fenerbahçe’de son yıllarda hastalığın temel noktalarından birinin bu olduğunu düşünüyorum... Aatıf - Valbuena değil, zihniyet meselesi sorun...
Frey... Oynadığı maçlarda kabus gibiydi. 3-0 yenikken kurtarıcı olarak hala umut bağlanan isim oluyor.
Bir de Soldado var, hatırlayanlara... Günahı ne diye sormamak elde değil. Yok oldu gitti de ne eksiği var diğerlerinden, anlamak zor...
Herkes Cocu’dan istifa bekliyor... Niye etsin, bir düşünmek lazım. Hollanda’da kazandığının kat be katını kazanıyor. Belki bu kadar garanti milyon Euro’yu ilk kez görüyor. Niye istifa edip bu paradan olsun? Kovulacağı günü bekliyordur, tazminatı da alıp gitmek için. Adam profesyonel...
Bir şeyler sorulacaksa teknik heyetle, futbolcularla sözleşmeleri yapanlara sormak lazım...
Bir de Comolli’ye sorulmalı. Bu kadar araştırıp Frey, Reyes, Ayew gibi isimleri bulduysa neylerine güvendi diye. Böyle isimler alırken eğer Josef, Guillano hatta Fernandao aranıyorsa sebebini Comolli açıklamalı...
Ve Ali Koç... Maç sonrası tribünlere gidip söyledikleri ortada. Görülmedik bir başkan portresi çiziyor. Güzel... Güzel de... Tablo ortadayken kendisine tanınan büyük krediye büyük bir hızla tüketmemeli...
Futbolculara diyecek laf yok. Ne denir ki? Rize’ye 3-0 yenik kapatılan devreden sonra kazanmak zor da 45 dakikada 1 gol bile bulamıyorsan, diyecek laf yok demektir. Neredeyse pozisyonu yok Sarı Lacivertlilerin. Bir defans ki arkasına atılan her topta Sarı Lacivertlilerin yüreği ağzında. Haftalardır herkes bir şey yazıyor, söylüyor. Kıpırdanan oyuncu yok. Belki Benzia... Gerisi kabus. 
Aziz Yıldırım döneminde eleştirilen bir çok konu bu dönemde de hayata geçmeye başladı. 3-0 yenik takımın hocası Cocu, basın toplantısında soru almayacağını söylüyor. Yani ‘Verilecek hesabım yok’ demeye getiriyor.
‘Özür dilerim’ diyor da soramıyorsunuz ki ‘Ne yapmaya çalıştınız da başarısız olup özür diliyorsunuz’ diye... Kimse sezon başından beri Fenerbahçe’nin oyun sistemini, hedefini, ne yapmaya çalıştığını çözemiyor...
Sebeplerini her türlü yorumlayabilirsiniz ama Fenerbahçe’de işler çok kötü... Kredi tek isimde var, çözümü de o bulmak durumunda... Tamam, büyük borç ve kötü bir takım devralındı, bu yıl bir şey beklemeyin baştan denildi ama... Bu kadar üzüntü de olmamalı Fenerbahçe’de...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Deniz Derinsu Arşivi