Mühdan Sağlam
Küresel ekonomi ne iyimser ne kötümser, bekleyip görmeyi tercih ediyor
Küresel ekonomi ve enerji piyasasında bu hafta önemli gelişmeler, toplantılar art arda yaşandı. ABD Merkez Bankası’nın (Fed) 2023’teki ilk toplantısı, OPEC +’ın Nisan ayına kadar piyasaya dönük beklentilerini şekillendiren toplantı ve İngiltere Merkez Bankası’ndan gelen haberler 2023’teki ekonomi ve enerji piyasalarının seyri konusunda fikir verebilir.
EKİM’DEN ŞUBAT’A OPEC+ İÇİN KOŞULLAR NASIL DEĞİŞTİ?
Geçtiğimiz yıl Rusya’nın komşusu Ukrayna’yı işgaliyle başlayan savaş, küresel pek çok gelişmeye etki etse de en ciddi sarsıntının görüldüğü alan enerji, petrol ve doğal gaz, oldu. Rekor kıran enerji fiyatları hem hükümetlerin hem merkez bankalarının enflasyon hesaplarının çökmesine, daha sert tedbirler alınmasına zemin yarattı. Tıpkı Türkiye’de olduğu gibi ekonomik olarak sıkışan her ülke, haklılık payı olmakla beraber enerji piyasasında yaşanan çalkantıyı bu olağandışılığa gerekçe olarak sundu. Petrol fiyatlarının 120 dolarla kadar çıkması, yer yer 140 doları zorlayacak atılımları, akıllara 2003’te başlayan Irak işgali ve sonrasında fiyatların rekor kırmasını getirdi.
Küresel ekonomilerdeki daralma emareleri, Çin’de süren COVİD-19’un yarattığı belirsizlik petrol fiyatlarının gerilemesine neden oldu. Bu noktada ekonomilerinde çarkların dönmesinin büyük oranda petrol gelirlerine bağlı olduğu Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve OPEC dışı bazı üretici ülkelerden oluşan OPEC+’tan 5 Ekim 2022’de tedbir mahiyetinde kararlar geldi. Üstelik bu kararlar, ABD Başkanı Joe Biden’ın “üretimi kısmayın” uyarısına rağmen gerçekleşti. OPEC + Ekim ayında yaptığı toplantıda günlük bazda üretimi 2 milyon varil azaltma kararı aldı. Ancak ekim ayından bu yana küresel ekonomiye dönük katı olumsuz görüşler, biraz seyrelmiş, beklentiler en azından “sanıldığı kadar kötü olmayabilir” seviyesine gelmişti. Özellikle ABD’de enflasyonun gerilemesi, Çin’deki pandemi tedbirlerinde gevşeme piyasaları bir nebze de olsa rahatlattı. Peki petrol üreticileri bu duruma nasıl yaklaştı?
OPEC+: GÜNLÜK 2 MİLYON VARİLLİK KESİNTİ YIL SONUNA KADAR SÜRECEK
Ortak Bakanlar İzleme Komitesi'nin (JMMC) 47'nci toplantısı çevirim içi olarak gerçekleştirildi. Toplantıda küresel ekonomideki koşullar ve olası gelişmeler geniş bir biçimde masaya yatırıldı. Örgütün defacto lideri Suudi Arabistan gelişmelerden beklentilerini aktardı. Rusya içinde bulunduğu durumu ve izlenmesi gereken yol konusunda tavsiyelerini iletti. Nihayetinde 23 üreticiyi (13 OPEC +10 OPEC dışı) bir araya getiren bu şemsiye gruptan 5 Ekim’de alınan kararın yerinde olduğu, Kasım ve Aralık verileri incelendiği ve üretim kesintisi kararına 2023 sonuna kadar devam edileceği açıklaması yapıldı. Açıklamada üyelerden sıkı sıkıya bu karara uyulmasının beklendiğinin hatırlatılması, olası bir kararı delme girişimine dönük bir uyarı niteliği taşıyordu.
Toplantı öncesinde kısa bir süre de olsa brent’in 85 dolar üzerini görmesi, bir noktada endişe yaratsa da piyasanın beklendiği kararla OPEC+’ın kararını uyumlu olması neticesinde fiyatlar brent için yeniden 82 dolarlar seviyesine döndü. Peki fiyatları zorlayacak başka bir gelişme olası mı?
Bu soruya aklı başında hiçbir enerji uzmanı net bir yanıt veremez. Fiyat tahmini enerji/petrol denkleminde en zor ve çok fazla değişkene bağlı olan bir dinamiğe yaslanıyor. Dünyanın en büyük yatırım bankalarının gözde analistlerinin bu alanda hayal kırıklığı yarattığı biliniyor. Bununla beraber, AB’nin 5 Şubat itibariyle Rusya’dan gelecek olan petrol ürünlerine ambargo uygulayacak olması, küresel ekonomiklerdeki toparlama OPEC+ için etkisi piyasa içinde sınırlı olan gelişmeler olarak görülmüş, aksi olsaydı, üretim kesintisi kararında bir değişiklik olabilirdi. Fiyat konusunda net bir tahmin yürütmekten ziyade OPEC+’ın en azından 3 Nisan’da yapılacak toplantıya kadar piyasayı sarsacak bir gelişme beklemediği söylenebilir.
FED, ABM VE İNGİLTERE FAİZ ARTIRIMINA DEVAM EDİYOR
OPEC+ toplantısının yanı sıra, bu hafta dünyanın önemli merkez bankalarının da karar haftasıydı. ABD Merkez Bankası Fed, Avrupa Merkez Bankası (AMB) ve İngiltere Merkez Bankası (BOE) faiz artırımı konusunda aynı zemini paylaştı, ancak artırım oranlarında farklılaştılar.
Dünya genelinde faizlerin seyri açısından liderlik konumunda olan Fed, 1 Şubat’taki toplantısında piyasa beklentileriyle uyumlu olacak şekilde 25 baz puanlık faiz artışına gitti. Bu kararla beraber ABD’de faiz aralığı 4,50-4,75 aralığına çıktı. Artırım kararı kadar Fed Başkanı Joreme Powell’dan gelen açıklamalar da önemliydi.
Powell yaptığı açıklamada "Federal fon oranı için hedef aralığında devam eden artışların uygun olacağını öngörmeye devam ediyoruz. İlk defa dezenflasyonist sürecin başladığını söyleyebiliriz. Uygun bir şekilde kısıtlayıcı olduğunu düşündüğümüz seviyeye ulaşmak için birkaç faiz artışını daha tartışıyoruz.” İfadelerini kullandı. Powell ayrıca, “Ekonomi genel olarak beklentiler doğrultusunda bir performans sergilerse bu yıl faiz indirimi yapmak uygun olmayacaktır.” dedi.
Özetle, Powell, enflasyonun düştüğü bir dönem başlamış gibi görünüyor, ancak genel seyre bakmakta fayda var, faiz artışı devam edebilir dedi.
ABD’de bunlar yaşanırken Atlantik’in öteki yakasında faiz artışı gündemin üst sırasındaydı. İlk olarak Avrupa Merkez Bankası (AMB) faizi beklentilere paralel olarak 50 baz puan artırdı. AMB gecelik mevduat oranını yüzde 2,5; gecelik borç verme oranını yüzde 3,25 ve politika faizini de yüzde 3 seviyesine yükseltti. Fed’den farklı olarak ABM, yüzde 2’lik enflasyon hedefi için faiz artırımına daha iştahlı bakıyor. Banka’dan yapılan açıklamada mart ayındaki toplantıda 50 baz puanlık bir faiz artışının daha masada olduğu söylendi.
Öte yandan pek çok ekonomik otoritenin, G7 içinde en kötü ekonomi diyerek tarif ettiği İngiltere’de Merkez Bankası (BOE), yarım milyon insanın grev seslerinin gölgesinde faiz kararı aldı. Ülkedeki ekonomik koşulların grevle taçlanması hali hazırda işlerin yolunda olmadığını gösteriyordu, nitekim BOE piyasa beklentisiyle uyumlu olacak şekilde faizi 50 baz puan artırarak yüzde 4 seviyesine çıkardı. BOE yetkileri ekonominin hali hazırda resesyonda olduğunu, ancak gerilemenin kasım ayında beklentilerinden daha kısa ve sığ olacağını öngörürken enflasyona dair risklerin önemli ölçüde yukarı yönlü olduğunu belirttiler. Bununla beraber banka, Aralık 2021’den bu yana 10’uncu faiz artırımını gerçekleştirmiş oldu. Yapılan açıklamada bu seyrin devam edeceği sinyali verildi.
Sonuç olarak OPEC+’tan Fed’e, ABD’den Avrupa’ya bölge ve ülkelerin merkez bankaları enerji otoriteleri 2023’ün ilk toplantılarında küresel ekonomik beklentilerini ortaya koyacak ilk adımları attı. OPEC+’te ABD’nin Rusya yanlısısınız suçlaması bir kenara bırakıldı ve bekle gör politikasına geçildi. Fed, temkinli bir iyimserlik içinde olsa da henüz iyimser olduğunu dahi söylemiyor. Öte yandan krizin dünya üzerindeki etkileri farklı seyrediyor, faiz artırımına sonradan dahil olan AMB, artış konusunda daha cömert davranacak gibi. Bunda AMB’nin bir ülke yerine AB’den sorumlu olması ve ekonomiler arasındaki farklılaşma etkili. Öte yandan İngiltere’de düzelme emareleri henüz tam anlamıyla görüş sahasına dahil olamadı. Bu nedenle BOE daha da temkinli olacaktı. Özetle piyasalarda kötümserlik yok, ancak iyimserlik de tam anlamıyla mevcut değil.
Mühdan Sağlam: Doktorasını Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda “Rusya Federasyonu’nun ve Rus Dış Politikasının Dönüşümünde Enerjinin Rolü” başlıklı teziyle 2021’de tamamladı. 2014-2017 arasında AA Energy Terminal’de enerji analistliği yaptı. 2018-2021 arasında Gazete Duvar’da dış politika/ekonomi, enerji analisti ve köşe yazarı olarak çalıştı. Enerji şirketleri devlet ilişkisi, Rusya enerji politikası, enerji ekonomi politiği, ekonomi politik temel ilgi alanıdır. Bu alanda pek çok makalesi, uluslararası yayını vardır. 7 Şubat 2017’de çıkan 286 KHK ile Barış için Akademisyenler: Bu Suça Ortak Olmayacağız isimli bildiriyi imzaladığı için üniversitedeki görevinden ihraç edilmiştir. Gazprom Rusya’sı: Rusya’da Devletin Dönüşümü isimli kitabın yazarıdır.