Mehveş Evin
Kürt seçmen yine değere bindi
Hemen her seçimde "Kürt seçmen ne yapacak?" sorusu sorulur, tartışılır, önemsenir... Ancak 24 Haziran’da Kürtlerin kimi/hangi partiyi seçeceği her zamankinden fazla değere binmiş durumda. Sadece HDP’nin barajı aşabilmesi bakımından değil... AKP’ye oy veren Kürtlerin nasıl ve hangi oranda bir "kopuş" yaşayacağı, Türkiye’nin kaderini değiştirebilir. Abdüllatif Şener, kilit seçmenin "Türkiye’nin en mutsuz seçmeni" diye tanımladığı AK Parti içindeki Kürt seçmen olacağını söylemişti.
Asıl düşündürücü olan, sağlık, eğitim, gelir dağılımında insani gelişmişlik sıralamasında ülkenin en alt sıralarında yer alan illerde yaşayan ve eşitlik, anadilde eğitim, barış gibi temel talepleri hep ertelenen Kürtler’in seçimden seçime hatırlanması, değere binmesi...
Tersi de sözkonusu: Cumhurbaşkanı Erdoğan tekrar seçilecek olur ve Meclis çoğunluğu Cumhur ittifakına geçerse sorumlusu yine Kürt seçmen ilan edilebilir! 1 Kasım seçimlerinden sonra Kürt seçmenin tavrı aylarca tartışılmamış mıydı? Sokağa çıkma yasaklarının travması, korkusu ve etkileri yok sayılıp, HDP’nin "yanlışları" üzerinden eleştiriler yapıldı.
Peki Kürt seçmen derken ne kadarlık bir orandan bahsediyoruz? KONDA’nın 2017 raporuna göre Türkiye’deki Kürt seçmen oranı yüzde 14, Zaza yüzde 1 idi. Bu yıl ilk kez oy kullanacak olanlarla birlikte bu oran biraz daha yüksek olacak. Gezici Araştırma şirketine göreyse Kürt seçmen oranı yüzde 22. İki şirketin verdiği oranların arasındaki fark çok büyük evet, ulaşabildiğim veriler bunlar.
SEÇMENİN FAYDACI BAKIŞI
Kürt seçmeni yazarken, meslektaşım Ahmet Tulgar’ın Pazar günü Cumhuriyet’te başlayan "Kürtler" başlıklı yazı dizisine atıf yapalım. Tulgar, çok önemli bir noktanın altını çiziyor: "Türkiyeli Kürtleri monolitik, yekpare, ya da bu duruma yakın bir görünümde ele almak, analiz etmek büyük yanılgıları da beraberinde getirir. (...) Kürtler, Türkiye’de ideolojik olarak en yekpare topluluk olarak görülse de aslında sosyolojik olarak en fazla ve en kritik farklılıkları içeren topluluktur."
Gerçi Tulgar’ın derinlikli yazısı, "Kürtler seçimlere faydacı bakar mı?" başlığıyla verilmiş, böylelikle Kürtlerin geçirdiği değişim ve farklılıklardan ziyade "endişeli modern"lerin bakış açısı yansıtılmış.
Kaldı ki hangi seçmen seçimlere faydacı bakmaz? Çoğumuz kimliğimizi, nasıl bir Türkiye’de yaşama istediğimizin hayalini yansıtan; bize bu anlamda en çok faydasının dokunacağını düşündüğümüz siyasi partiye oy vermeye eğilimli değil miyiz?
"Fayda"dan kasıt, Reis’in vaat ettiği irili ufaklı bonus’lara tav olmaksa bu durum sadece Kürt seçmen için geçerli değil şüphesiz. Bu anlamda Anadolu’nun başka yerlerinde, Karadeniz’den İç Anadolu’ya, hatta büyükşehirlerin alt gelir grupları "faydacı" bakamaz mı?
MERKEZ SAĞDAKİ KÜRT SEÇMENİN KARARSIZLIĞI
Diyarbakır merkezli Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Merkezi’nin (SAMER) bu hafta yayınlanacak yeni saha araştırması, "Kürt seçmen ne yapacak" sorusuna cevap arayanlar için önemli. Buna göre AKP’den birkaç puanlık kopuş sözkonusu. SAMER Koordinatörü Yüksel Genç, Evrensel Pazar’da yayınlanan söyleşisinde araştırmadan önemli başlıklar sundu:
- Son saha araştırmamız AKP’de birkaç puanlık bir düşüş olduğunu gösteriyor. Cumhurbaşkanlığı açısından ise Erdoğan, bölgenin birinci tercihi olan Selahattin Demirtaş’ın hemen yanı başında.
- Bu seçimde sağ seçmen açısından AKP dışında artık iki farklı parti var. AKP’nin Kasım’daki oylarının bir kısmı SP ve İYİ Parti’ye kayıyor. MHP’nin oylarının yarısının da İYİ Parti’ye gideceği tespitlerimiz arasında.
- MHP, Kasım 2015 seçmenini en çok kaybeden parti. AKP ikinci sırada. AKP’nin vekil çıkardığı kimi illerde birer vekilin ilgili siyasetlere kayacağı ve bölgede çıkaracağı vekil sayısının ciddi oranda azalacağını söylemek mümkün.
- Kararsız seçmen en fazla AKP seçmeni arasında. Yine ilk kez oy kullanacak genç seçmenlerin beşte birinin henüz kararsız olduğunu söylemek mümkün. Bu beşte birlik gençleri kim kazanırsa bazı vekillikleri onlar alacak gibi. Ama tabii bu birinci sırayı çok değiştirmiyor. Demirtaş ve HDP, bölgede en yüksek oyu alacak görünüyor.
Sağda veya solda, Kürtlerin "daha demokratik bir Türkiye" için sandığa gideceğini söylemek sanırım yanlış olmaz. Ancak SAMER’in tespitlerine göre, Saadet Partisi’nin Kürt raporu gibi "genel geçer hak ve özgürlük söylem"leri, kararsız seçmeni ikna etmek için yeterli görünmüyor.
Muhalefet partileri ve merkez sağ seçmenin, Kürtlerin daha iyi, daha eşit ve adil bir yaşam isteklerini göz ardı ederek iktidarı alamayacaklarını anlamaları yetmiyor. Mesele, toplumsal bir mutabakatın temellerini Kürtleri dışlamadan atabilmekte.