Mehmet Altan
Kürtler, Aleviler ve Budistler
Bu yıl Cumhuriyet'in 100. Yılını geride bırakacağız.
Yeni bir genel seçimin de eşiğindeyiz...
Belli ki "cehennemin kapılarını kapatacağız" ama ya sonrası?
xxxxx
Millet İttifakı'nın en kapsamlı çalışmalara imza atan partilerinden biri olan DEVA'nın Temel Haklar Eylem Planı'nın 2. Bölümü "Eşit Vatandaşlık ve Ayrımcılık Yasağı" na ayrılmış:
"Anayasa'nın kanun önünde eşitlik başlıklı 10. maddesinde, herkesin dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle eşit olduğu belirtildikten sonra, devlet bu eşitliğin hayata geçirilmesiyle yükümlü kılınmış ve devlet organları ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda olduğu vurgulanmıştır.
Anayasa'nın bu açık hükmüne rağmen ülkemizde eşitlik ilkesi yerine ötekileştirme ve kayırmacılığa dayanan bir anlayış egemendir.
Ne yazık ki çeşitli yargı kararlarına rağmen ülkemizde eşitlik ilkesi yaşama geçirilememiş; çeşitli temellerde azınlık teşkil eden grupların hakları güvence altına alınmamıştır."
Kısacası "eşit vatandaşlık" Cumhuriyet'in 100. Yılını arkada bırakırken yeni umudumuz... Yüz yılda henüz o noktaya erişememişiz.
xxxxxx
Örgütlenmiş bir toplumda devletin yönetim biçimini belirleyen, yasama, yürütme, yargılama erklerinin nasıl kullanılacağını gösteren, yurttaşların hak ve ödevlerini, özgürlüklerini saptayan ve düzenleyen, yasa sıralamasında en önde gelen yasaya anayasa diyoruz...
Anayasasını yok sayan bir devlet gördünüz mü? Göremezsiniz.
Yok saydığı vakit devlet olmaktan vazgeçiyor çünkü...
Devletin üstüne yerleştiği meşru zemin yok oluyor.
xxxxxxx
2023 yılında hala ana dilde eğitim lafı kıyamet koparıyor...
Kürt seçmenlerinin iltifat ettiği partilerin de başı muhakkak belaya giriyor...
Alevilerin de durumu farklı değil...
Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde AİHM kararlarını yok sayarak "Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı" kuran bir zihniyetin ülkesi burası...
Bir an için Müslüman ya da Sünni olmayan vatandaşlarımızla empati kurun, nasıl bir ülkede yaşadığımızı çok daha somut anlayabilirsiniz...
Ötekileştirme bunlardan da ibaret değil...
Mafyalarla kol kola girmenin normal karşılandığı, muhalif olanların "vatan hainliği" ile suçlandığı bir çıldırmışlıktan söz ediyoruz...
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olabilirsin ama Türk ırkından değilsen sorunun var, Sünni değilsen sorunun var, iktidar yandaşı değilsen gene sorunun var...
Kısacası Anayasanın 10. maddesi çalışmıyor.
xxxxxx
Geçen gün Belçika Televizyonu'nda öğle haberlerini izliyordum...
Budizm'in Belçika'da devlet tarafından resmen kabul edildiğini oradan öğrendim...
"Budizm, din midir, felsefe midir" sorusu kafamda netleşmeyince, bu konularda da bilgili olan Ömer Altan'a sordum:
"Buda'ya öteki dünya var mı gibi sorular sorduklarında 'bunlar konu dışı' der 'buradaki acıya odaklanın ve bununla ilişkinizi değiştirin' der. O açıdan felsefedir ama tabii çok geniş bir coğrafyada din olarak yaşanıyor çünkü 'Buda zaten ilahların korumasındaydı' falan gibi bir yerden alıyor halk olayı.
Bunun temel sebebi de Budizm ikiye ayrılıyor olması ki bunu Buda ayırmış, birinci kategoride 'iyilik yap, çalma çırpma' gibi emir düzeyinde söylemler var. İkinci kategoride ise geniş felsefe düzeyinde yaşamanın acı ve sevinç arasındaki dalgalanmasına daha nötr bir yaklaşım nasıl olabilir, onun araştırması ve Buda açısından cevapları var. Bu tabii daha aristokratlara ve derin zihinlere ayrılan bölüm; burası pür felsefe.
İlk bölümdeki basitliğin etrafına ise hurafe örüyor halk."
xxxxxx
12 milyondan az bir nüfusa sahip olan Belçika'da Budizm'e inanan 150 bin kişi var...
Budizm, 2002'den beri tanınan örgütlü laikliğin yanı sıra "mezhepsel olmayan bir felsefi örgüt" olarak tanınacak.
1,2 milyon Euro'ya kadar federal fon alacak.
Yasa parlamento tarafından onaylandıktan sonra yerel kurumlara, liman ve havaalanlarına, hapishanelere, orduya, hastanelere Budist delegelerin gönderilmesine, resmi eğitimde Budizm kurslarının yanı sıra dini eğitiminin verilmesine imkân sağlanacak.
xxxxxx
Türkiye'de yoğun bir Kürt nüfus var...
Türkiye'de yoğun bir Alevi nüfus var...
Anayasa'nın 10. Maddesinin geçerli olmadığı bir devlet ve bunu 100 yıldır çözemeyen bir toplum var...
Hala devleti yönetenler, kendi ırklarından, dinlerinden, mezheplerinden, siyasi görüşlerinden olmayanların vatandaşlık haklarını vermiyor.
xxxxxx
Geri bir ülke insanı olmak acı aslında...
Dünyadan ve dünya değerlerinden uzaklaşmış, inşaat hırsızlığı nedeniyle depremlerde insanların yığınsal katliama uğradığı, yağmur yağınca da bu kez sellerde boğulduğu bir ülkenin insanlarıyız...
Bir yandan açlık, sefalet...
Bir yandan her türlü eşitsizlik.
xxxxxx
Anayasaya göre herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit ama Belçika'daki 150 bin Budist vatandaş kadar söz hakkı yok burada vatandaşların çoğunun...
Xxxxxx
Hazineye çöküp ziftlenen köhneleşmiş barbarizm nedeniyle...
Hem bunalıyoruz hem utanıyoruz...
Başka toplumlara gıpta etmekten yoruldu burası.
Eşitlik, özgürlük, barış bu ülkenin de hakkı...
Cumhuriyetin yüzüncü yılında bu haklara kavuşsak artık.
Mehmet Altan: İlk imzası 15 yaşında yayınlandı.20 yıl Sabah,6 yılda Star gazetelerinde baş yazarlık ve yazarlık, televizyon programcılığı ve yorumculuk yaptı. 30 yıl boyunca İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yaptı.1993 yılından beri profesör. Yayınlanmış 40 civarında kitabı var.15 Temmuz sonrası Anayasa'nın 19.,26. ve 28. maddeleri yok sayılarak tutuklandı.21 ay cezaevinde kaldı. AYM,AİHM ve Yargıtay kararları ile hak ihlaline uğradığı saptandı. 29 Ekim 2016 tarihinden beri KHK'lı.