Leros

Türk-Yunan Dostluk Dernekleri Defne/Daphni tarafından düzenlenen etkinliklerde anladık: Ege’nin iki yakası hem çok benzer hem çok farklı.

Perşembe’den Perşembe’ye Leros’dayız. Istanbul merkezli Türk-Yunan Dostluk Derneği ve Atina Merkezli kardeş derneğin Leros’da düzenlediği etkinliklerde.

Leros, Bodrum’un karşısında Oniki Ada’ya dahil, yeşil, rüzgarlı, küçük, canlı, sempatik bir ada.

Cumartesi gecesi adanın Patrikhanesinde ‘’İmroz- Karşı Bellek’’ fotoğraf sergisinin açılışı vardı. Önce resmi ünvanı ‘’Konstantinopolis Ökümenik Patrikhanesi lideri’’ Barthelomeos’un mesajı okundu ki önemli. Çünkü Barthelomeos’un kendisi İmroz doğumlu. Ayrıca Türkiye’deki tüm olumsuz gelişmelere rağmen, sınırlı bir şekilde olsa ve süreç henüz tamamlanmamış olmasına rağmen, TC’nin İmroz doğumlu Rum asıllı bazı yurttaşlarının adaya dönmeye başlaması, evlerini tamir ettirip eski günleri yaşatmaya çalışması, en önemlisi de adadaki Rum okullarının yeniden açılması genel olarak Yunanistan’da özel olarak Leros’da memnuniyet hatta umut yaratmış. Bu arada 24 Haziran’ın hemen ardından özellikle MHP’nin iktidarın yan sanayi yedek parçası haline gelmesiyle bu memnuniyet ve umut yerini birden bire endişe hatta korkuya terkediyor. Adadan ayrılanlar bile var.

Leros’da muhabbet ettiğimiz esnaf, din adamı, gazeteci, aydın Yunanlıların özellikle de turizm sektöründe çalışanların yüzü pek gülmüyor. 1 Euro’nun 5 TL’yi geçmesi, adaya her yıl kalabalık gruplar halinde gelen Türk turist sayısını gözle görülür bir şekilde azaltmış. ‘’Erdoğan Ege adalarına saldırır mı? Kardak benzeri bir provokasyon yapar mı?’’ bize en sık sorulan sorular.

Belediyenin Türkçe bastırdığı tanıtım broşürlerinde ‘’Ege’de Bir Cennet’’ olarak betimlenen Leros sevimli bir ada. Bir ara İtalyan işgalinde kalmış sonra Naziler saldırmış. Bu nedenle de savaşın acılarını bilen insanlar. Kentte dört Savaş Müzesi var. Belki gelecekte bir Barış Müzesi de olacak.

Barış, ilk bakışta soyut bir kavram gibi görünebilir bir çok insana göre. Ama Bartholomeos mesajında Barış’ın artık, cesaret, adalet, açık yüreklilik, başkasına saygı, insan hakları ve özgürlükle birlikte anılması gerektiğini söyledi. Defne Derneğinin Başkanı Emekli Büyükelçi Yalım Eralp da, Barış’ın doğal ve ekonomik, savaşın ise anormal ve pahalı bir edim olduğunu belirtiyor hep.

Eralp ilginç bir şahsiyet. Klasik bir bürokrat değil. Kürt Meselesi, Ermeni sorunu gibi hassas (?) konularda demokrat görüşlerini çekinmeden söylüyor. 80’ine yaklaşan delikanlı, sirtaki ya da zeybek çalınca fırlıyor sahneye, çünkü 6 yıldır ders almış ve neredeyse profesyonel bir dansçı gibi kıvrak ve şahane figürlerle izleyicilerin alkışlarını alıyor. Cuma akşamı bir tavernada arkadaşlarıyla birlikte bir Kasabiko Politiko (Istanbul Kasap Havası) oynadı, yan masalardaki Yunanlıların ağızları açık kaldı.

Bir başka ilginç şahsiyet de Defne’nin Genel Sekreteri Nilüfer Tarıkahya. Anadili gibi Yunanca konuşuyor, hiper aktif, arı gibi çalışkan. Koşuşturuyor hep. Bütün etkinliklerin kusursuz geçmesi için 24 saat ayakta.

Leros’da İzzet Keribar’ın emekleriyle gerçekleşen fotoğraf sergisinin açılışının yanısıra iki etkinlik daha vardı: Meryem Ana okulunun bahçesinde en az 300 kişilik bir izleyici topluluğu karşısında Artemis Dans Okulu ile yerel ve taa Kanada’dan gelen Yunanlı Halk Oyunları ekiplerinin gösterisi gece geç saatlere kadar sürdü.

Enis Rıza’nın Türkiye’deki farklı azınlıkların yaşamını anlatan ‘’Yan Yana’’ belgeselinin İmroz bölümünün gösterimi ile Stelyos Berberis’in rebetiko dinletisi de çok ilgi topladı.

Bütün etkinlikler Yunanca, Türkçe, İngilizce ve Fransızca çeviriyle gerçekleşti. Çünkü adada düzenli yaşayan İngiliz, Fransız ve İtalyan sakinler de bu etkinliklere katıldı.

Istanbul’dan gelen arkadaşların yüzlerinde rahatlamış bir tebessüm:

- Adaya ayak bastıktan bir-iki saat sonra sanki omuzlarımdan kocaman bir yük kalktı.

- Hayrola çok mu valizin vardı?

- Yok canım manevi belki de siyasi ağırlık

- Nasıl yani?

- E burada Uzun Adam yok, İnce hayal kırıcı yok, KHK yok, ihraç yok, sosyal medyaya bir şey yazsam içeri atarlar mı endişesi yok, verem olmuş TL yok…

- Anladım!

- Üstelik bak burada kadınlar sabaha karşı sokaklarda tek başına rahatça gezebiliyor… Bakan yok, laf atan yok, taciz yok. Kadın cinayeti duymadık. Taksi şoförü de, lokantadaki garson da gülümsüyor size.

Arada bir tek Ege denizi var. İki kıyı birbirine aslında çok yakın ama başka açılardansa gerçekten çok uzak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ragıp Duran Arşivi