Madenlerdeki fıtratı tanıtımımdır

Soma cinayetleri işlendi, üzerinden tam on dört ay geçti, ATEX yönetmeliğinin yürürlüğe girmesi gerekti ama bizim dönemin anlı şanlı, yerli ve milli hükümetimiz toplandı yönetmeliğin uygulanma mecburiyetini 2020 senesi başına erteledi.

Türkiye’deki iş cinayetlerini (kazalarını???) çok uzun senelerdir, maden facialarını, cinayetlerini ise yine en azından Soma faciasından beri yazıyorum.

Soma katliamında 301 işçimizi kaybettik ama dönemin Cumhurbaşkanı bu cinayet için “işin fıtratında var” diyebildi sorumsuzca, 19. Yüzyıl İngiltere’sindeki maden kazalarından örnekler verebildi, yine sorumsuzca ve bu sorumsuzluk zinciri Erdoğan’ın bir danışmanının (ne danışılıyor acaba böyle bir adama) yerde yatan bir maden işçisini tekmelemesine kadar uzandı.

Bu cinayetler için neden cinayet dediğimi “işin fıtratından” örnekler vererek anlatacağım.

Türkiye AB uyum ve müzakere sürecinde başka konularda olduğu gibi madencilik konusunda da önemli adımlar attı, 2003 senesinde ATEX yönetmeliğini kabul etti ve bu yönetmeliğin 2015 senesinde yürürlüğe girmesi kararlaştırıldı.

ATEX yönetmeliği madenlerde gündeme gelebilecek, gelmesi mümkün kazalarda, infilaklarda maden işçilerinin olayı en az zararla atlatmasına olanak sağlayan düzenlemeleri içeriyor: Yanmayan elbiseler, yanmayan kullanım malzemeleri, oksijen sistemleri, yaşam odaları ve bunun gibiler.

Eğer siz, yani ülke yöneticileri, konunun sorumluları, bu yönetmeliğin gereklerini yerine getirmiyorsanız artık ortada bir maden kazası yoktur, maden cinayetleri vardır.

13 Mayıs 2014 tarihinde Soma faciası yaşandı, 301 işçimizi kaybettik.

Geçerken şunu da ilave edeyim, çok net ifade ediyorum, Türkiye şayet 2005’de AB ile müzakere sürecinin açılması sonrası önünde siyasi engel de olmayan “Çalışma hayatı” dosyasını açabilse idi, Soma faciası ya hiç olmazdı ya da gerçekten çok minimum bir tahribatla atlatırdık ama öyle olmadı.

Soma cinayetleri işlendi, üzerinden tam on dört ay geçti, ATEX yönetmeliğinin yürürlüğe girmesi gerekti ama bizim dönemin anlı şanlı, yerli ve milli hükümetimiz toplandı, Resmi Gazete’de 4 Ağustos 2015 tarihinde yayınlanan bir kararla yönetmeliğin uygulanma mecburiyetini 2020 senesi başına erteledi.

Bu hükümet kararının (beş sene erteleme) altında imzası olanlar geceleri nasıl uyuyorlar, nasıl Cuma namazına gidiyorlar, gerçekten merak ediyorum.

Danıştay bu hükümet kararının (2020’ye erteleme) yürütmesini durdurdu, yönetmeliğin hemen uygulanmasını istedi.

Peki sonra ne oldu?

Hiçbir şey olmadı.

Pardon oldu, Amasra faciası oldu mesela.

Bu imzalar kimlere mi ait?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Başbakan Davutoğlu’na, Numan Kurtulmuş’a (Başbakan yardımcısı), Nurettin Canikli’ye (Gümrük ve Ticaret Bakanı), Mevlut Çavuşoğlu’na (Dışişleri Bakanı) ve diğer malum zevata.

Düşünsenize, daha Soma yaşanalı 14 ay olmuş ama hükümet maden güvenlik önlemlerini 5 sene erteleyebilme cüretini gösterebiliyor.

Bu cüret neden mi?

Tamamen duygusal.

Dönemin Çalışma Bakanlığı İş Güvenliği Genel Müdürü meseleyi, erteleme konusunu büyük bir yetkinlikle izah etmiş o erteleme günlerinde:

“Madenler kapansın daha mı iyi”

Çalışma Bakanlığı adına erteleme kararını savunan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürü Kasım Özer, maden şirketlerinin mevzuatı karşılayamadığı için kapandığını, bu nedenle bir geçiş süreci sağladıklarını söyledi. Özer “ATEX’le ilgili değişiklik yapılmasaydı, ATEX sertifikası olmayan madenlerin kapatılması zorunluluğu devam edecekti. Biz hem geçiş süreci verdik, hem de bir an önce belgenizi alın yönlendirmesi yapmış olduk. Politeknik, 7.8.2015) ”

İşin özeti ilk cümle, ilk soru: Madenler kapansın daha mı iyi?

Ey yerli ve milli Genel Müdür, sen bugün bu soruyu gidip Amasra’da cenazelerde ailelere sorabilecek misin bakalım?

Hodri meydan.

Mantık ve hesap aslında çok basit: Maliyetli ama hayat kurtaran önlemleri ucuz üretim için erteleriz, hatta hiç gündeme getirmeyiz, bir aksilik (!!!) olursa da bazı madenciler ölürler, kalan sağlar, sağ madenciler bizimdir.

“Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir” felsefesi, madencilikten, ulaştırmaya, tersanelerden, Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’ye kadar temel yönlendirici yerli ve milli felsefemizdir.

Madencilikte fıtrat denen şey anlaşılan hükümetin güvenlik önlemlerini zorunlu kılan yönetmelikleri tasarruf amaçlı ertelemesi imiş.

“İtibardan (Saray) tasarruf olmaz ama madenci güvenlik önlemlerinden tasarruf olur” anlaşılan.

Amasra madencileri, yaşamlarının yitiren işçilerin aileleri, sorumlu ve iyi yurttaşlar 4 Ağustos 2015 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan bu kararın altında imzası olanları unutmayacaklardır.

Unutmamaları lazım.

İşin fıtratı böyle.

Takdimimdir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Eser Karakaş Arşivi