Moğollar Esenyurt’ta , Moğollar Akbelen’de…

Ormanlar devlet gücü denetiminde anayasa yok sayılarak yok ediliyor, silahlı canavarlar da şehirde dükkân basıp soğukkanlı cinayetler işliyor. Bu vahşeti devletin durdurması gerekiyor. Ama anayasayı tanımayan mahkemelerle bu nasıl yapılabilecek?

Türkiye’nin yükselen bir egemeni daha var:

Şiddet…

Hukuk devletinde hukuk adına ne var ise onun yerini şiddet aldı…

Esenyurt’taki son cinayeti, Akbelen Ormanı’ndaki 79 hektarın yok edilmesini izleyince, Türkiye’nin hukuk devleti olmaktan tamamen çıktığını görüyorsunuz.

xxxxxx

Esenyurt’taki korkunç cinayetler, suçun bu derece fütursuzca işlendiği, asayişsizliğin böyle yaygınlaştığı bir toplumda insanlar nasıl yaşayacak sorusunu akla getiriyor kaçınılmaz olarak.

Devlet, suçu sadece polisiyle, jandarmasıyla engellemez, varlığındaki “caydırıcılık” özelliğiyle de engeller… Suç işlemeyi düşünen, cezalandırılacağını da düşünür.

Bu caydırıcılık özelliği tümüyle ortadan kalkmış gibi gözüküyor.

Suç işleyenler artık neredeyse cezalandırılmayacaklarına yüzde yüz inanıyorlar… Sıradan insanlar ise tümüyle korunmasız kaldıkları endişesini taşıyorlar.

Esenyurt’taki cinayetleri, bir kalabalığın iki kişiyi nasıl dövdüğünü, ezdiğini ve sonra bununla yetinmeyip vurduğunu izleyenler, bundan sonra bu ülkede güven içinde nasıl yaşayacaklar?

Bu, bir toplum için korkunç bir durum… Çünkü kendilerini koruyacak kendilerinden başka kimse kalmadığına insanları inandırır bu şartlar… Bu inanç, şiddet sarmalını hızlandırır.

xxxxxx

Ben şiddetin, dayağın, yaralamanın, bıçaklamanın, öldürmenin, vurmanın, öldürmenin toplum içinde böylesine yaygınlaşıp sıradanlaştığı başka bir dönem hatırlamıyorum.

Şehirler çetelerin eline geçmiş gibi gözüküyor.

Adam vuranlar, cinayet işleyenler, hırsızlık yapanlar, ırza geçenler sürekli olarak affedilip serbest bırakılıyor.

Bu durum elbette suçluları cesaretlendiriyor.

“İstediğini vur öldür, nasıl olsa bir süre sonra serbest kalırsın” inancı yaygınlaşıyor.

xxxxxx

Şiddetin eze, yıka, öldüre yayılması Moğol mezalimini anımsatır hale geldi:

“Kafa uçurmak, vücuttan kesilen et parçalarını cezaya çarptırılanların ağzına tıkmak, ağza taş sokmak, ateşte yakmak, ateşte veya yağ içinde kızartmak…”

Esenyurt cinayetini izlerken, korkunç düşmanlığı, şiddeti, vahşeti, pervasızlığı görünce, bir Moğol birliğinin bastığı bir köy evini izliyormuşum duygusuna kapıldım.

xxxxxxx

Kendi anayasasını yok sayan bir devlet zihniyeti toplumsal şiddetin süt anası hale gelir… Şiddeti emzirir, büyütür.

Yargı hukuku boğazlamasa, Esenyurt’tan Akbelen’e, İzmir’de hala kime gönderildiği ortaya çıkarılmayan 4.9 ton kokaine, Adalet Bakanı yardımcısı tarafından bir şirket lehine karar vermesi için baskı altına alınan ve emekliliğini isteyen hâkime kadar hukuksuzluk böyle derine nüfuz etmese, şiddet de böylesine yayılmazdı.

xxxxxxx

Türkiye Akbelen Ormanları’nın yok edilmesini konuşuyor.

Anayasa’nın 169. Maddesi ne diyor?

“Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir.

Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna göre, devletçe yönetilir ve işletilir. Bu ormanlar zamanaşımı ile mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz.

Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez. Ormanların tahrip edilmesine yol açan siyasi propaganda yapılamaz; münhasıran orman suçları için genel ve özel af çıkarılamaz. Ormanları yakmak, ormanı yok etmek veya daraltmak amacıyla işlenen suçlar genel ve özel af kapsamına alınamaz.”

xxxxxx

Bir şirketin orman alanını yok etmesine izin veren Muğla 1. İdare Mahkemesi’nin gerekçesi ne peki?

“2577 sayılı kanunun 27. maddesinde öngörülen şartların birlikte gerçekleşmemiş olması.”

Hukuksal tercümesi ne?

“İdare Mahkemesi hakimleri Akbelen Ormanının kıyıma uğramasının

1- Açıkça hukuka aykırı olmadığına

2-Telafisi güç veya imkânsız zararın doğmadığına karar vermiş.”

Bu karar, anayasa ile çelişmiyor mu? Bir mahkeme anayasayla çelişen bir karar verebilir mi?

Mahkeme anayasayı tanımazsa o toplum ne hale gelir?

Ne hale geldiğini görüyoruz işte.

xxxxxxx

Ormanlar devlet gücü denetiminde anayasa yok sayılarak yok ediliyor, silahlı canavarlar da şehir merkezinde dükkân basıp işkence eşliğinde soğukkanlı cinayetler işliyor.

Türkiye sadece hukukun ırzına geçerek Orta Çağ’a dönmüyor, hukuksuzluk ve cezasızlık nedeniyle de kendi kendisine karşı Moğollaşıyor.

Bu vahşetin devlet tarafından durdurulması gerekiyor…

Ama anayasayı tanımayan mahkemelerle bu nasıl yapılabilecek?

Asıl dehşet veren de bu soru zaten…


Mehmet Altan: İlk imzası 15 yaşında yayınlandı. 20 yıl Sabah,6 yılda Star gazetelerinde baş yazarlık ve yazarlık, televizyon programcılığı ve yorumculuk yaptı. 30 yıl boyunca İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yaptı.1993 yılından beri profesör. Yayınlanmış 40 civarında kitabı var.15 Temmuz sonrası Anayasa'nın 19.,26. ve 28. maddeleri yok sayılarak tutuklandı.21 ay cezaevinde kaldı. AYM,AİHM ve Yargıtay kararları ile hak ihlaline uğradığı saptandı. 29 Ekim 2016 tarihinden beri KHK'lı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Altan Arşivi