Baskın Oran
Muhalefet: Böyle Baş’a böyle tarak
Kamuoyu yoklamaları dibe vurdukça AKP-MHP iktidarı milliyetçi-muhafazakâr seçmenden oy almak için sürekli HDP’ye saldırıyor, Suriye’ye ve Irak’a tecavüz ediyor, bizzat içişleri bakanının ağzından "181 terörist kaldı" dediği PKK’yi gündemden düşürmüyor.
Muhalefet de farklı bir şey yapmıyor. Tek Adam iktidarının oyununa fena halde gelip onunla milliyetçilik-muhafazakarlık yarıştırmaya kalkıyor.
Oysa esas oğlan varken yardımcı aktörleri kim naapsın.
***
İYİP’in tutumunu anlamak kolay. Çünkü maya olarak, MHP’nin bir tür reforme varyantı. Suriye-Irak’a 2 yıl daha tecavüz etmeye ve 2 yıl daha kimlerden oluşacağı tamamen meçhul yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’ye duhulüne yol gösteren tezkereye evet’i basması çok normal.
Normal de, bu milliyetçilik sadece iktidara yarıyor. M. Akşener içişleri bakanıyken Mart 1997’de A. Öcalan’a "Ermeni dölü" diyerek tek bir terimle hem Kürtlere hem Ermenilere hakaret etmiş ve kendini (özrü kabahatinden büyük biçimde) "Ben Türkiye'de yaşayan Ermenileri değil, genel olarak Ermeni ırkını kastettim" diye savunmuştu. Şimdi grup toplantısında "HDP’yi PKK’nın yanında konumlandırıyorum" diyor. Bu toplantıda sözünü ettiği Rize İkizdere provokasyonuna benzer bir organizasyon Bingöl’de sahneye konuyor:
İYİP’li vekil Lütfü Türkkan, şehit yakını olduğu belirtilen ve M. Akşener'e sosyal medyada küfrettiği için ceza alan Tahir Gümren adlı kişiyi boynuna sarılarak sakinleştirmeye çalışıyor. Sonra ne oluyorsa oluyor, videoda görülmüyor ve işitilmiyor ama özür dileyişinden anladığımız kadarıyla sonunda sinirlerine hâkim olamayıp ağzını bozuyor.
Şimdi bu olay, şehit sömürüsünün çok değerli bir parçası olarak en azından seçimlere kadar, içinde Mağribî kelimesi geçen tabirdeki gibi kullanılacak. Tepe tepe. İYİP böyle milliyetçilik yapmayı sürdürdüğü oranda yükselerek. Çünkü Akşener örneğin A. Öcalan’ın TRT Kürdi’de röportaja çıkarılan kardeşi hakkında "Ellerinde şehitlerimizin kanı olan teröristleri devletin televizyonuna çıkarıp konuşturanlar bize ahkam kesemez" diyor.
***
CHP’ye gelince, bu konulardaki geçmişi alkışlanası olmaktan çok uzak olduğu halde bu sefer böylesi bir tecavüz tezkeresine hayır demek dirayetini ve vatanseverliğini gösterdi.
Gösterdi de, ‘hay gösteremez olsaydı!’ dedirtmekte. Çünkü bu vatanseverliğin diyetini ödemeye fena halde soyunmakta. MHP’nin kalesi Yozgat’a giden Kılıçdaroğlu muhtarlara 2 yıllık tezkere hakkında "Ben bu topraklarda hiçbir zaman yabancı asker postalını istemiyorum, nokta." diye konuşuyor. Yani kendisi kendi vatanında yabancı asker postalı istemiyor, ama Suriye topraklarına yabancı postalı girecek olması muhalefet olarak kendisini hiç rahatsız etmiyor çünkü postal tanıdık.
Yetmiyor, "Söz veriyorum söz; o Kandil denen yuvayı yerle yeksan etmezsem Kılıçdaroğlu demesinler" diyor. Tabii, bu milliyetçilik de derhal daha milliyetçi bir trole imkan veriyor. D. Bahçeli "Teröristler sadece Kandil'de bulunmuyor. Senin meşru kabul ettiğin HDP, Kandil'in hıyanet odağıdır. Bari bunu kabullen, milletin huzuruna çıkarak af ve merhamet dilen" diyor.
Yetmiyor, pokerde "el artırmak" derler, Kılıçdaroğlu CHP gençlik kolları kurultayında milliyetçilik artırıyor: "İlk bir hafta içinde Süleyman Şah Türbesi oraya gidecek ve bayrağımız göndere çekilecek; bedeli ne olursa olsun".
Bu da derhal iktidara yarıyor. Mesela, AKP'li Birinci Başkanvekili Zeynel Abidin Okul yönetimindeki İBB Meclisi, L. Türkkan olayına tepki olarak şehitler için saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlıyor.
***
Bu arada memlekette her biri devedişi boyunda sorun kaynıyormuş, ne gam. Sadece son iki haftadan bu yana kimi haberler:
D. Bahçeli "AYM kapatılsın" dedi.
Mahkeme kararına rağmen Diyanet cemevlerinin elektrik faturasını ödemiyor.
10 büyükelçiyi derhal sınırdışı etmeye soyunan iktidar 9 ülkenin fahri konsolosunun görevlerine gerekçe göstermeden son verdi.
Marmara Üniversitesi, CB Erdoğan’ın diploması hakkında bilgi vermeyi "Mezun olan öğrencilerimize ait bilgiler, kişisel verilerin gizliliği kapsamında olduğundan, reşit olan kişinin bilgisi, rızası ve onayı dışında yakın akrabası olsa dahi üçüncü kişilerle paylaşılmamaktır" diyerek reddetti. Bursa 23. Asliye Ceza, CB Erdoğan’a "Yahudi" demeyi hakaret saydı.
S. Peker’in geçmişteki "Silahlanın" çağrısına takipsizlik veren aynı savcı şimdi yargılanması için iddianame düzenledi. O. Pamuk’a, yine geçmişte takipsizlik alan Veba Geceleri kitabında Atatürk’e ve Türk bayrağına hakaret var diye soruşturma açıldı.
"Erdoğan öldü" diye internet kampanyası açmaktan 30 kişiye soruşturma açıldı. Yandaş Hürriyet’in köşe yazarı A. Selvi, bu kampanyayı mason locasına atfetti.
Haberlere erişim engeli getirilmesini AYM ifade ve basın özgürlüğünün ihlali saydı ama bu hükmün uygulanmasının 1 yıl bekletilmesine karar verdi. Erişim engelleri bu arada verilmeye devam edecek.
İktidarın en önemli danışmanı Prof. Dr. Hayrettin Karaman, "Alevi bir genç ile Sünni bir kız evlenemez" diye "fetva" verdi ve bu duyulunca kendini "Gençliğimde arkadaşlarımın birçoğu Aleviydi" diye savundu. (Bu tür savunmanın orijinal biçimi, "Benim Ermeni komşularım vardı" şeklindedir).
"Baldızla zina nikâhı düşürmez" ve "Eşin kız kardeşi, teyzesi, halasıyla evlenilebilir" diye fetva veren ve sosyal medyada "Dininizin kıymetini bilin!" esprilerine sebep olan Diyanet kendini "en çok güvenilen ve sahiplenilen kurum" ilan etti. CB Erdoğan da Türkiye’de "Yatırım, üretim ve istihdam konularındaki kararlı gidişimiz sayesinde Avrupa şaşkın, dünya şaşkın. Bu gidişi görünce şok oldular" dedi.
Barış Akademisyenleri’ne AİHM yolunu kapatmak için kurulan OHAL Komisyonu birbiri ardına ret kararları vermeye başladı. Atanmış rektör Boğaziçi Üniversitesi Yayınları’nı kapattı.
Enerji bakanı doğalgaz zamlarına "Evi az ısıtın" diye çare buldu.
Kronikleşmiş İstanbul taksi sorununu İBB’nin çözmesini iktidarla işbirliği yapıp 10. kez engelleten İstanbul Taksiciler Esnaf Odası’nın başkanı Eyüp Aksu, "taciz suçu işleyen şoförlerin taksicilik yapmasının engellenmesi" maddesinin kaldırılması için İBB’ye dava açtı.
***
Çok normal muhalefetin bunlarla ilgilenmemesi. Milliyetçilik yapma fırsatı bulamayacağı sorunları ne yapsın ki.