Ragıp Duran
Ne mutsuz Türküm diyen!
Kimse seçmedi Türk olmayı. Anamız babamız Türk olduğu için, biz de Türk olduk. Her millet, her milliyet için geçerli bu kural.
Ne var ki, artık 1071 mi desem 1453 mi desem... uzunca bir süredir Türk olmak zor bir halet-i ruhiye. Yok, Türkiye'de yaşıyorsanız, milliyetçi iseniz, hele bir de iktidarı destekliyorsanız sorun yok: Bütün dünyanın çekindiği, kıskandığı, korktuğu bir milletin kahraman evladı sayabilirsiniz kendinizi. Ekonominiz o kadar güçlüdür ki, ABD dolardan vazgeçip Türk Lirası'na geçmeyi bile düşünüyordur. ahaber'i izliyorsanız bu doğru. Sabah, Akit filan okuyorsanız TSK, dünyanın en güçlü ordusudur. Dert etmeyin, rahat ve huzurlusunuz...
Ben uzun süre yurt dışında yaşadım. Türklük Avrupa'da, Amerika'da farklı. İlkokul birinci sınıfı İngiltere'de okumuştum. İlk gün babamı okula çağırmışlar. ''Sizin oğlunuz ırkçı mı?' diye sormuşlar. Babam da ''Yoo n'oldu?'' diye sormuş. Meğerse sınıftaki siyah çocuğa vurmuşum. Sormuş babam. ''Korktum kapkara çocuğu görünce. Yaklaşma bana, dedim, bana doğru gelince de vurdum'' demişim. Tabii ben o zaman İngilizce filan bilmiyorum. Türkçe söylemişim. Ve hayatımda ilk defa siyah bir çocuk görüyorum.
Lise üçüncü sınıfı da Fransa'da okumuştum. Ermeni bir komşumuz vardı. ''Sizinkiler bizi fena kesip biçti'' demişti. O zaman 1915 Ermeni Soykırımı diye bir hadisenin varlığından haberdar oldum. Galiba Hrant öncesi dönemlerde, bizim diplomatlar da Ermeni meselesiyle ilk yurt dışı görevinde muhatap olurdu.
Ermeni Soykırımı bir asırdan uzun bir süredir kara bir lekedir Türklüğü savunanların alnında. Bu yetmezmiş gibi şimdi de başımıza başka bir bela geldi.
Bizim Kürt arkadaşlar, Almanya'da bir trafik suçu işlemiş. Polis gelmiş hemen ceza kesecek. 50 Euro demiş. Bizimkiler itiraz etmiş. Polis ehliyetten anlamış: ''Siz Türksünüz değil mi?''. Bizimkiler hemen ''Yok biz Kürdüz!'' demişler. Polis gülümseyerek, ''Tamam o zaman cezanız 25 Euro!''. Halbuki bir Türk dünyaya bedeldi, ama Alman polise göre bir Kürt, iki Türk'e eşit.
Milliyetçilik dünyanın en berbat ideolojisi. Mitterrand'ın ifadesiyle ise ''Milliyetçilik savaştır!''.
Kimileri Tek Adam'a kızarken, ''Dünyaya rezil rüsva etti bizi'' diyor. Benim hiç öyle bir sorunum yok. Onun yaptığı beni, bizi bağlamaz. Hatta onun yaptıklarına topyekûn karşıyız. Her ne kadar konumu ve unvanı itibarıyla Türkiye'yi temsil etse de. Diplomasiyi kabadayılık olarak anladığı için şimdiye kadar hakaret etmediği yabancı ülke, lider ve halk kalmadı galiba. Bense ne Almanlara Nazi dedim, ne de Hollandalılara Portakal Çocuğu. Anzakları da tabutla ülkelerine göndermekle tehdit etmedim. Demokrat, barışçı, hele de solcu olursa, her milletten insanla oturur konuşur, şeker gibi de anlaşırım.
Özellikle Kürt bölgelerinde jandarma dağa taşa ''Ne Mutlu Türküm diyene'' diye yazar. Kürt halkına yönelik bir provokasyon değilse nedir bu? Tersini düşünün: Türklerin yaşadığı bölgelerde her yere kocaman ''Ne Mutlu Ermeniyim diyene'' diye yazsalar doğal karşılar mısınız?
Mutluluğun milliyetle herhangi bir ilişkisi olmadığını anlamak için ille de acı tecrübeler yaşamak şart değil.
Ece Ayhan, yazmış mıydı yoksa bir sohbetinde mi söylemişti hatırlamıyorum: ''Senin Norveçli bir amcan var mı?''.
Benim mektepten psikolog bir arkadaşım uzun yıllar Diyarbakır'da görev yaptı. Hatta Kürtçeyi bile öğrenmişti. Bir keresinde, ben de ilgileniyorum ya Kürt meselesiyle, ''Kürtler niye mutsuz, biliyor musun?'' diye sormuştu. Ben de uzun ve derin siyasi, ideolojik, kültürel, ekonomik tahliller yaparak sorusunu cevaplamaya çalışmıştım. Büyük bir sabırla beni sonuna kadar dinleyip, başını hayır anlamında yukarı kaldırmıştı. ''Çok basit. Çünkü burada her yerde 'Ne Mutlu Türküm diyene!' yazıyor'' demişti.
Bu aralar global medyada Türkiye ve Türkler hakkında bir tek olumlu yazı çıkmıyorsa sebebi biz değiliz herhalde!
Milliyetçi Türkler, Türk olmayı bir fazilet saymaktan vazgeçip, insanlıkları, meslekleri ya da yaptıkları olumlu işlerle övünebilseler sorun çözülmeye başlayacak. O zaman belki mutlu bile olabilirler, olabiliriz.