Aris Nalcı
Nemesis Anıtı krizi ve 14 Mayıs sonrası
Hepimizin gözü 14 Mayıs'ta. Türkiye'deki seçimleri can kulağı ile komşu Yunanistan , nefesini tutarak Avrupa Birliği de izliyor. Şimdiye kadar AB ülkelerinden Erdoğan'a son dönemde yüksek düzeyde bir ziyaret yapılmaması da bu yüzden.
Son seçimlerde hatırlarsınız Merkel ziyareti basına, AB'nin Erdoğan'a bir hediyesi olarak yansımıştı. Bu kez ise henüz görünürde bir 'hediye' yok.
Politico gazetesinden Nektaria Stamouli, 21 Mayıs'ta genel seçimlere gidecek olan Yunanistan'ın Türkiye'deki seçimleri nasıl takip ettiğini yazdı.
Depremin ardından iki ülke arasındaki ilişkilerin 'biraz' yumuşadığına dikkat çeken Stamouli, bunun yıllardır süren gerginliğe bir ara getirdiğini belirtiyor. Yunanistan şu anda anketlerde seçimleri önde götüren Kemal Kılıçdaroğlu'nun kazanması ile daha ılımlı bir ilişki seviyesine geçilmesini umut ediyor. Ancak bunun hemen veya tamamen olmayacağı kesin.
Yunanistan Başbakanı Miçotakis, Open TV'ye yaptığı bir açıklamada “İllüzyona da kapılmam. Türkiye'nin dış politikası bir gecede değişmeyecek” dedi.
Yunanistan Amerikan Koleji Uluslararası İlişkiler Merkezi Başkanı Constantinos Filis ise 'mavi vatan' projesini aslında CHP'nin desteklediğini ve öne sürülen tezlerin bir genişleme politikası olduğunu belirtiyor. Filis, bu sebeple, seçim sonrasında yeni Cumhurbaşkanı ile 'görüntüde ılımlı' bir ilişki olabileceğini konunun içeriğinde bir değişikliğe gidilmeyeceğini düşünüyor.
Detaylı analizlerini şuradan okuyabilirsiniz:
SINIRLARI AÇAN DA KAPATAN DA AKP
Türkiye'nin sandık başında olduğu 14 Mayıs'ta Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Avrupa Konseyi Başkanı Cherles Michel'in ev sahipliğinde bir araya gelecekler. Olağan görüşmede bir ilerleme beklenmiyor. Bu görüşme belki de Haziran'da Macron'un, Avrupa Siyasi Topluluğu projesi toplantısında Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile yapacağı görüşmenin bir ön toplantısı.
Paşinyan ve kabinesi son birkaç haftasını, Türkiye'nin açtığı hava sahasını kapatmasına sebep olan Nemesis Anıtı konusunda kendini ifade etmekle geçirdi. Gerek Paşinyan gerekse Meclis Başkanı Alen Simonyan, Ermeni soykırımı suçlularını infaz eden Ermenileri anmak için Yerevan'da açılan Nemesis Anıtı’nın, yerel bir belediye kararı olduğunu söylüyorlar.
DOĞRU MU YANLIŞ MI
Ermenistan'daki güç dengesine dikkat çekerek, yerel yönetimlerin merkezi yönetimle ters işler yapabileceklerini anlatmaya çalışıyorlar. Türkiye gibi herkes Saray'dan emir almıyor yani.
‘Nemesis Anıtı'nın açılması doğru mu yanlış mı?’ tartışması da var. Dünya savaşı sonrasında Türkiye topraklarında kurulan mahkemelerin yargılamak istediği Ermeni Soykırımı suçlularını infaz edenler için açılan bu anıtın, ne kadar hukuki veya 'rahatsız' edici olduğu tartışılır.
Talat Paşa bu mahkemede yargılanmak istemiş ancak kaçmıştı.
İktidarı ve muhalefeti (Emek ve Özgürlük İttifakı’nı dışarıda bırakarak) ile değişmez bir biçimde Ermeni soykırımı suçlularının övüldüğü, sokaklara adlarının, meydanlara heykellerinin dikildiği bir Türkiye'de bu tartışmanın yersiz olduğu kanısındayım. Değişecek bir zihniyet veya değiştirecek bir zihniyetin de olmadığını umutsuzlukla gözlemledik son 20 yıldır.
Millet İttifakı’nın üyeleri de bu konuda hemfikirler. Dolayısı ile Nemesis Anıtı'nı tartışmak gereksiz.
Ama şunu belirtmekte fayda var. Türkiye ile Ermenistan arasındaki normalleşme sürecini başlatan da AKP bitiren de
Abdullah Gül zamanında futbol diplomasisi yürüten AKP, şimdi tekrardan seçim öncesinde normalleşme sürecine başladığında; Artı Gerçek'te ve Artı tv'deki yayınlarımda sürece temkinli yaklaştığımı belirttim.
Türkiye bu süreçte bir tüy bulup masadan kalkacaktır” dedim.
Öyle de oluyor.
Seçim öncesi kara sınırının üçüncü ülke vatandaşlarına açılabilmesini konuşurken, Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın deyimi ile birden bir 'test' çıkardılar.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ve Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu açıklamalarında "Erivan'da açılan 'Nemesis Anıtı'na tepki vermememiz söz konusu olamazdı. Ermenistan için bir testti aslında bu." dedi.
ÇOK ŞEY DEĞİŞMEYECEK GİBİ
24 Nisan'da soykırım anmasına test yokken, şimdi niye oldu o test.
Giderayak masadan kalkmaya çalışıyorlar belli. Umarım bürokratik olarak yetiştiremez ve masayı yeni Cumhurbaşkanı'na devrederler.
Bakalım 14 Mayıs'tan sonra neler olacak.
Ancak Kılıçdaroğlu'nun 'Ege adaları' çıkışları, Türkün yolu kutlamaları, Şuşi'nin 'bağımsızlığını kazanması' gibi hamleleri dış politikada aslında çok bir şeyin değişmeyebileceği şekilde anlaşılabilir.
Zaten yurt içinde fazlasıyla işi olan yeni Cumhurbaşkanı ve ekibinin, bunlarla uğraşırken bu tür 'kökten' dış politika değişimlerini tercih etmeyebilir.
Ama en azından şu soruyu soralım: Türkiye-Ermenistan normalleşme sürecinde, Türkiye tarafının 'özel temsilcisi' olan Cumhurbaşkanı'na doğrudan bağlı, Cumhurbaşkanı’na 'reis' diye hitap eden Serdar Kılıç'a ne olacak seçimden sonra?
Cumhur değişince o da mı değişecek?
Ne demişti Miçotakis: İllüzyona kapılmayalım.
Ps: Sevgili okurlar seçim öncesi bu son yazı, lütfen geleceğimiz için sandığa gidin. Değişimden yana olun...
Aris Nalcı: 1998'de Agos'ta, Hrant Dink ve arkadaşlarıyla çalışmaya başladı. Haber müdürlüğü, editörlük ve yazı işleri müdürlüğü yaptı. İMC televizyonunda programlar sundu ve bir süre haber müdürlüğü görevini üstlendi. Aynı dönemde Türkiye'de azınlıklarla ilgili ilk program olan Gamurç - Köprü'nün editörlüğünü ve sunuculuğunu yaptı. Programa halen ARTI TV'de devam ediyor. Birçok sivil toplum örgütünde azınlık hakları ile ilgili çalışmalar yaptı, sergi ve raporlar hazırladı. 1965 kitabının editörlerinden biridir, Evrensel ve Kor yayınlarından çıkan Paramazlar adlı kitabın ise çevirmenidir.