Çok yakın tanıdığım bir hukuk profesörü vardı. 12 Mart 1971 darbesinden sonra iş başına getirilen kadroya "Beyin Takımı" deniyordu. O ise "Bunlar sakatat takımı" dedi.
Seçimlerden sonra gazetelerde yeni milletvekili ve senatörlerin özgeçmişi yayınlanır ya, O, bunların bir kısmını şahsen tanırdı. "Bunların hiçbiri Fransız Meclisi'nde hademe bile olamaz’’ demişti. Siyasi kadroların düzeyi…
Akademi konusunda da karamsardı ya da galiba gerçekçiydi: "Bizim profesörleri 2. sınıf sınavına sok, eminim hepsi çakar!". 40-50 sene öncesinde umudu kesmişti.
12 Eylül geldiğinde ise, Orgeneral Kenan Evren’e, Enver Paşa adını takmıştı. Askeri kırdıran Enverî Paşa. Akıl ve ruh sağlığını korumak için televizyonu, sesini kapatarak izlerdi.
Öğrencilerinden biri, Dev-Gençli galiba, "Hocam, Türkiye dibe batsın ki, sonra hep beraber demokrasiye çıkalım’’ mealinde bir cümle sarf etmiş. Cevaben "Türkiye’nin dibi yoktur’’ demiş.
Bir keresinde de çevresindekiler, "Hocam bu kadar karamsar olmayın’’ deyince O da, "Siz galiba farkında değilsiniz, Türkiye çoktan öldü de gömeni yok’’ demişti.
Uzmanı olduğu konuda Cumhuriyet gazetesine nadiren yazılar yazardı. "Kim okuyacak da, kim anlayacak?’’ sıkıntısı ile. Ve o yazılarda "Prof.’’ ünvanını kullanmazdı.
Vasiyet etmiş "Sakın benim cenazemi Üniversite’den kaldırmayın’’ diye. YÖK’le birlikte Üniversitenin özerkliği kaldırıldığından beri akademiden de umudu kesmişti.
Neyse ki bugünleri görmedi.
Çünkü artık Eflatun’un, Marx’ın, Lenin’in, Bourdieu’nün Devlet’i buhar oldu uçtu. Hangi kritere, hangi kurala, hangi hukuka dayanarak neyi nasıl değerlendirip eleştireceksin ki?
İki örnek:
HDP Şırnak milletvekili Hüseyin Kaçmaz’ın video kaydı ile tespit edip Twitter’da yayınladığı sahnede, Cizre Emniyet Müdürü, Cizre Belediye Eşbaşkanı Mehmet Zırığ’a hitaben "Evet kanuna aykırı davranacağım’’ diyor.
Bir kamu görevlisi neye dayanarak, kime güvenerek bu açıklamayı yapabiliyor? Bu cüreti nereden kimden alıyor? diye sormayacağım, çünkü bu soruların cevabını herkes biliyor.
İkinci örnek Euronews’da yayınlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, MÜSİAD toplantısında konuşmuş. Belirtmekte yarar var, İstanbul seçimleri ertelenmeden hemen önce. Bakın neler demiş:
"Dış politikada ülkemizin algısını değiştirdik. Pasaportumuza itibar kazandırdık. Sırf Türk olduğumuz için el üstünde tutan insanlarla karşılaşıyoruz. Bu, tüm insanlığın hakkını, hukukunu koruyor olmamızdan kaynaklanıyor".
İstanbul’da yabancı konsolosluklar önünde uzayıp giden vize kuyrukları, yabancı havaalanlarında Türk pasaportu taşıyanların gümrük polisi karşısındaki eziklikleri yok sanki.
Reis’te öngörü müthiş. Bu açıklamayı yaptıktan çok kısa bir süre sonra, İstanbul seçimlerinin iptal edildiğinin açıklanması üzerine, BM’den AB’ye, Washington’dan AKP eskilerine kadar dünyada ve içeride, Türkiye algısının nasıl değiştiğini resmî açıklamalardan, medya haberlerinden okuduk.
Mezar bile bulamayacak bu gidişle…
*Yazının kapağında kullanılan görsel Ali Elmacı’nın ‘Kan Görünce Rüya Bozulur’ sergisinden.