Mühdan Sağlam

Mühdan Sağlam

OPEC+’ın sürpriz kararı ve Riyad ile Moskova’nın gizli rekabeti

OPEC+ mayıs itibariyle günlük petrol üretimini 1 milyon varil azaltacağını duyurdu. Suudi Arabistan’ın Rusya’yı da arkasına alarak aldığı bu karar, gözlerin Rusya ve Suudi Arabistan ilişkisine dönmesine neden oldu.

OPEC+ pazar günü beklenmedik şekilde mayıs itibariyle günlük petrol üretimini 1 milyon varil azaltacağını duyurdu. Kararda bu adımın pre-emptive (önleyici) olduğuna atıf yapıldı. OPEC+ neden üretim kesintisi kararı aldı? Petrol üreticileri içinde Suudi Arabistan ile Rusya arasındaki bağlar açısından bu karar ne söylüyor? Rusya ile Suudi Arabistan müttefik mi oldu? İki üretici hangi pazarda rekabet halinde? Aramco’nun son hamlesi bu konuda ne söylüyor? Bu haftaki yazıda değinilen sorulara yanıt arayacağız.

OPEC+’TAN İKİNCİ ÖNLEYİCİ KESİNTİ KARARI

OPEC+ önleyici şekilde piyasada özellikle bankacılık krizi kaynaklı petrol talebinde görülebilecek bir olumsuzluk karşısında istikrarın korunması için üretim kesintisine 2023 sonuna kadar gideceğini söyledi. OPEC’in defacto lideri Suudi Arabistan günlük 500 bin varil kesintisi yapacağını bildirken, OPEC+ın önemli aktörlerinden Rusya da benzer bir karar aldığını söyledi. Diğer üyeler de kendi ölçülerinde karara katılıyor.

Kararda önleyicilik kavramı dikkat çekse de aslında OPEC+ açısından bu ilk değildi. Grup geçtiğimiz ekip ayında ABD’nin şimşeklerini üzerine çekecek şekilde yine piyasa koşulları uyarınca günlük 2 milyon varillik kesintiye gideceğini duyurdu.

Her iki karardaki önleyici adımlar OPEC+ açısından yönetimde dengelerin değiştiğini gösteriyor. OPEC sonuna + eki almadan önce de kesinti kararları alsa da bu genelde kağıt üstünde kalır, kotalar şaşardı. Burada Suudi Arabistan’ın daha görünür bir liderlik yaptığı ve Rusya’yı da arkasına aldığı görülüyor. Yani OPEC+ artık daha etkin bir piyasa oyuncusu demek doğru olur. Gelen tepkiler de zaten kararları uygulamada daha başarılı olunmasından kaynaklanıyor.

SUUDİ ARABİSTAN İLE RUSYA MÜTTEFİK Mİ?

Suudi Arabistan ile Rusya’nın ilişkisi, tarihsel olarak hep sınırlı oldu. Taraflardan birinin Soğuk Savaş döneminde süper güç olarak ABD karşısında konumlanması, diğerinin ABD’nin önemli müttefiklerinden olması ilişkilerin sınırlanmasına neden oldu.

İki üretici arasındaki ilişki Soğuk Savaş sonrasında “savaş bitti yaşasın dayanışma” şeklinde ilerlemedi. İlişkilerin gelişimi 2000’lerde filizlense de en güçlü yakınlaşma 2016’da petrol fiyatlarının 30 doların altına gitmesi sonucunda Riyad ve Moskova arasında imzalanan İşbirliği Deklarasyonu (Declaration of Cooperation) ile görüldü. Zaten OPEC+ da bu anlaşmayla hayata geçti.

Suudi Arabistan’ın küresel dinamikler uyarınca dış politikasını dönüştürmesi, Çin’in yükselişi, Rusya’nın Ortadoğu’ya ilgisiyle Kral’ın Moskova’yı Putin’in Riyad’ı ziyaretine kadar uzandı. OPEC+ yoluna devam etti. Arada pandemi döneminde olduğu gibi restleşmeler yaşandı, ancak bir şekilde bağ sürdü.

Ukrayna Savaşı’yla ABD, Krallık’tan tonu yüksek bir Rusya karşıtlığı, hatta el altından Rusya’nın OPEC+’tan çıkarılmasını, talep etti. Gelen baskıyı Riyad ve Körfez “bakarız, gün ola harman ola”, “ Rusya’nın işgali de hiç olacak şey değil de işte elden ne gelir gibi” yanıtlarla geçiştirdi. Üstüne Ekim 2022’de Rusya ile beraber 2 milyon varillik kesinti kararı açıkladı. O zaman Rusya ile Suudi Arabistan müttefik diyebilir miyiz?

Sorunun basit yanıtı “hayır” olur. Açıklarsak Suudi Arabistan temkinli bir çeşitlilik politikası izliyor, dengeler ne Soğuk Savaş ne de 1990’lardaki gibi değil. Neredeyse her ülkenin dış politikasında çok yönlülük, çok aktörlü ilişkiler mevcut. Ancak müttefiklik açısından bakarsak Suudi Arabistan hala ABD’nin müttefiki. Silah alımlarından finansal ilişkilere Washington ile zaman zaman sorunlu da olsa ilişkisi güçlü. Rusya ile çıkara dayanan bir ortaklık ilişkisi var, zaten Putin de 2019’da Riyad’da Kral Salman’ın sarayında bir gece yatılı misafir kaldığında “Ortaklarımızın müttefiklik ilişkilerine saygılıyız, işbirliğine de açığız” demişti. Kaldı ki Rusya ABD’den kopmuş bir Suudi Arabistan ister mi o da bir soru işareti. Peki iki ülkenin ortaklığının sınırı ne?

RİYAD-MOSKOVA HATTININ ÇİN REKABETİ

Rusya ve Suudi Arabistan’ı yan yana getiren ikisinin de dünyanın en büyük petrol üreticileri olması, ABD de benzer biçimde bu halkanın üçüncü büyük üreticisi. Oxford Enerji Çalışmaları Enstitüsü’ne göre bu üç üretici küresel petrol üretiminin yüzde 40’ını, petrol ihracatının yüzde 37’sini üstleniyor. Her üç üretici de gelen taleplerin istikrarlı bir hatta ilerlemesini istiyor, pazar paylarını korumaya çalışıyor, çünkü özellikle Suudi Arabistan ve Rusya ekonomisi buradan gelen gelirle dönüyor.

Rusya’nın Ukrayna Savaşı’yla baskın olduğu Avrupa pazarından men olması, yaptırım yağmurları nedeniyle üretiminde aksamaları var. Nitekim OPEC+ kararından önce Rusya Mart itibariyle üretimi günlük 500 bin varil azaltacağını ilan etmişti. Üretimin yanında Rusya pazar kaybını Çin, Hindistan ve Türkiye’ye iskontolu petrol satarak kapatmaya çalıştı, buna devam ediyor. İşte özellikle Çin ayağında Rusya Suudi Arabistan ile karşı karşıya geldi.

Suudi Arabistan Çin’in en büyük petrol tedarikçisi, bu pozisyonunu da korumak istiyor. Öte yandan Rusya’nın geçtiğimiz yıl Çin pazarındaki gücü arttı. Hatta Çin ticaret istatistiklerine göre 2023’un ilk iki ayında Rusya Çin’e günde 2 milyon varil petrol satarken, Suudi Arabistan’ınki 1,8 milyon varilden 1,7 milyon varile geriledi. İşte bu noktada dünyanın en büyük petrol şirketi Suudi Arabistan Aramco’dan bir hamle geldi.

ARAMCO’NUN ÇİN SEFERİ: RAFİNERİ SEKTÖRÜNDE YENİ ANLAŞMALAR

Aramco, tıpkı Rosneft gibi bir petrol şirketi olmakla ondan farklı olarak geçen yıl 161 milyar dolarlık karıyla dünyanın en fazla kar elde edeni de oldu. Şirket yalnızca petrol üretimi yani upstream ayağında değil, rafinaj süreçlerini kapsayan downstream ayağında da güçlü. Çin’in petrol talebinde Aramco, hem üretici hem de rafineri ortağı olarak elini güçlendirmek istiyor. Böylece Rusya başta olmak üzere rakiplerini geride bırakabilecek. Suudi Arabistan, Rusya’yı piyasadan silmeye yok etmeye çalışmıyor, ancak pazar payını dengeleyecek gücünü koruyacak hamlelerden de geri kalıyor.

Düşen Çin payını Aramco geçtiğimiz hafta iki anlaşmayla gelecekte güvene almaya çalıştı. İlk olarak Çin’in en büyük rafineri ve petro-kimya şirketi Rongsheng Petrochemical Co. Ltd’in yüzde 10’luk hissesini 3,6 milyar dolara satın aldı. Aramco buraya uzun süreli kontratlara dayalı olacak şekilde 480 bin varil petrol sağlayacak.

Aramco’nun Çin’in petro-kimya sektöründeki varlığını artıracak bu adım, Çin’de 10 milyar dolara kurulacak bir rafineri anlaşmasından sonra geldi. Aramco Çin’in kuzeyinde kurulacak bu rafineriye de petrol sağlayacak. İki anlaşma uyarınca şirketin yaklaşık günlük 690 bin varil petrol aktarması bekleniyor. Buysa Suudi Arabistan’ın Çin’e petrol ihracatında artış ve rafineri/petrokimya sektöründe gücünü perçinlemesi anlamına geliyor.

Özetlemek gerekirse, OPEC+’tan gelen sürpriz karar, gözlerin Rusya ve Suudi Arabistan ilişkisine dönmesine neden oldu. Küresel düzlemde her iki üretici de istikrarlı (80 doların çok altına inmeyen) petrol fiyatlarından yana. Ancak buradaki ortaklık onları müttefik yapmıyor. Nihayetinde pazar paylaşımında iki aktör rakip, ancak ezeli bir rekabet değil, arada görünür olan belirli sınırlara dayanan bir dinamiğe yaslanıyor. Yine de şunun altını çizmek gerekiyor, Rusya’nın pazardan çekilmesi Suudi Arabistan için istikrarsızlık demek, bunu istemez, ancak Riyad en güçlü olduğu pazarı da Rusya’ya kaptırmayı tercih etmez. Bunun için petro kimyadan rafinaja uzanan bir strateji güttüğü söylenmeli.


Mühdan Sağlam: Doktorasını Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda “Rusya Federasyonu’nun ve Rus Dış Politikasının Dönüşümünde Enerjinin Rolü” başlıklı teziyle 2021’de tamamladı. 2014-2017 arasında AA Energy Terminal’de enerji analistliği yaptı. 2018-2021 arasında Gazete Duvar’da dış politika/ekonomi, enerji analisti ve köşe yazarı olarak çalıştı. Enerji şirketleri devlet ilişkisi, Rusya enerji politikası, enerji ekonomi politiği, ekonomi politik temel ilgi alanıdır. Bu alanda pek çok makalesi, uluslararası yayını vardır. 7 Şubat 2017’de çıkan 286 KHK ile Barış için Akademisyenler: Bu Suça Ortak Olmayacağız isimli bildiriyi imzaladığı için üniversitedeki görevinden ihraç edilmiştir. Gazprom Rusya’sı: Rusya’da Devletin Dönüşümü isimli kitabın yazarıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mühdan Sağlam Arşivi