Özgür Özel samimi ise…

Gençlere “AB pasaportu” vaat eden Özgür Özel, işe Türkiye’nin iş cinayetlerinin, kamu ihale vurgunlarının ve halkın kesesinden dağıtılan teşviklerin önünü kesecek olan AB müzakere dosyalarının hayata geçmesini sağlamaya çaba sarf etmekle başlayabilir.

Sizin için kutsal olan nedir?

İnsan mı? Yoksa “Vatan, Millet, Sakarya” edebiyatı mı?

İnsandan yana olanlarla… İnsanı yok sayanlar.

21. Yüzyıl’ı belirleyen en temel ayrışma noktası bence budur.

xxxxxxx

6 Şubat'ta meydana gelen depremlerde Adıyaman’da 1485 bina yıkıldı.

4085 hasarlı bina ise yıkılmayı bekliyor.

4600 insanımız öldü. 17 bin kişi yaralandı.

Neden?

Bütün deprem bölgesinde olduğu gibi “Vatan, Millet, Sakarya” edebiyatının ardına saklanan “siyasetçi, müteahhit, bürokrat” cinayet üçgeninin vurgunları için.

Üstelik… Hayat bu kanlı gözü dönmüş çıkarcılığı belgeledi, ispatladı.

Nasıl mı?

Belediye binasının tamamen yıkıldığı Adıyaman'da, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın AB fonuyla, AB mevzuatına göre inşa ettiği Kommagene Kültür Merkezi sapasağlam ayakta kaldı.

AB, benim için depremde camı bile kırılmayan Kommagene Kültür Merkezi inşaatıdır.

AB, “vurgun kutsal” diyenlerin bina cinayetlerine karşın 7.7 ve 7.6 büyüklüğünde depremlerde yıkılmayan ve insan canını kutsayan bina yapmaktır.

xxxxxxx

CHP’nin yeni Genel Başkanı Özgür Özel’in hafta sonu konuşmaları arasında duyduğum bir cümle çok dikkatimi çekti:

“Türkiye Cumhuriyeti’ni Avrupa Birliğinin tam üyesi haline getirip gencimizin elindeki pasaportu ile istediğinde gittiği, istediği yerde okuduğu, istediği yerde gezdiği ama istediğinde de gelip müreffeh şekilde en büyük zenginliklerle bu güzel ülkede yaşadığı bir hale getireceğiz.”

Gençleri AB Pasaportu sahibi haline getirmek… Çok umut verici bir cümle.

xxxxxxx

AB ile rahatça müzakere edilebilecek, hiçbir engeli olmayan 3 çok önemli dosya var. Bunlar Türkiye’deki zihniyet değişimiyle birlikte karanlık raflarda kayboldu.

Bu dosyalar arasında örneğin “kamu alımları” dosyası var…

Örneğin “rekabet” dosyası var…

Örneğin "sosyal politika ve istihdam" dosyası var.

Ulusal Eylem Planı’nda bu dosyaların hayata geçirilmesi için neler yapılması gerektiği satır satır tanımlanmaktaydı.

Hiçbiri yapılmadı.

Kamu alımları (ihaleler), devlet yardımları ve rekabet, çalışma hayatı ve güvenliği dosyalarında hiçbir ilerleme yok.

Hatta öyle ki Dışişleri Bakanlığı AB Genel Müdürlüğü sitesinde “kamu alımları” listeden silinmiş bile….

Bunların yapılmamasının bugün kaç milyon insanın hayatını olumsuz yönde etkilediği daha sonraki yıllarda daha iyi ortaya çıkacaktır.

xxxxxx

Bu dosyalar açılsa, gereken köklü reformlar hayata geçse, çok farklı bir Türkiye olacaktı.

Cinayete dönüşmüş iş kazalarında her gün düzenli 5-6 işçimizi ölmeyecekti mesela.

Nam salmış yandaş müteahhitler her ihaleyi 21-b’den alıp inanılmaz karlarla rekabet dışı çalışamayacaktı.

İşsizlik bu kadar artmayacaktı.

Siyaset, canının istediğine devlet teşvikleri veremeyecekti.

xxxxxx

Siyaset kurumu çürüdü… Siyaset ile toplumsal sorunlar arasında ilişki koptu.

Siyaset, yapanlara yaradı, halka mutluluk, refah ve özgürlük getirmedi.

Bu yüzden bir siyasetçiden söz ederken, bir umut kırıntısı söz konusu olduğunda…

Cümleye “eğer” diye başlamamız gerekiyor.

xxxxxx

“Eğer” diyorum…

Eğer Özgür Özel samimiyse, AB ile ilgili söylediklerini laf olsun diye söylemediyse, önünde hiçbir engel olmayan bu 3 dosyanın müzakerelerinin başlaması için çok başka alemlerde seyreden siyasal iktidara tam saha pres yapabilir.

İş cinayetlerine, müteahhit talanına, teşvik vurgununa engel olabilir.

xxxxxxx

Nasıl mı?

Bir AB Gölge Bakanı atayarak.

Nasıl mı?

Azerbeycan’dan önce Brüksel’e ziyaret planlayarak.

Nasıl mı?

Her grup toplantısında bu 3 dosyayı anımsatarak.

Nasıl mı?

Parti örgütünü AB konusuyla ilgili çok daha fazla bilinçlendirerek.

Nasıl mı?

Her cinayet, her vurgun ve her talan sürecinde, AB normlarının olmamasından bu keyfiliğin sürdüğünü anımsatarak.

xxxxxxx

İnsan mı kutsal, hamaset mi?

Vurgun vampirlerinin deprem katliamlarının devamını mı isterseniz… Depremlerde camı bile kırılmayan Komagene Kültür Merkezi mevzuatına göre yapılmış binalar mı?

Ülkeyi bir iç sömürge gibi yöneten hukuksuz, ilkesiz ve denetimsiz bir keyfilikten mi yanasınız?

İnsanı kutsayan, planlı, programlı, ilkeli ve denetimli bir zihniyetten mi?

xxxxxxx

Gençlere “tam üyelik” ve “AB pasaportu” vaat eden Özgür Özel, “insanı” kutsal olarak kabul ettiğini ifade ettiğine göre, işe Türkiye’nin iş cinayetlerinin, kamu ihale vurgunlarının ve halkın kesesinden dağıtılan teşviklerin önünü kesecek olan bu AB müzakere dosyalarının hayata geçmesini sağlamaya çaba sarf etmekle başlayabilir.

Ve Türkiye için çok hayırlı bir iş yapmış olur.


Mehmet Altan: İlk imzası 15 yaşında yayınlandı. 20 yıl Sabah,6 yılda Star gazetelerinde baş yazarlık ve yazarlık, televizyon programcılığı ve yorumculuk yaptı. 30 yıl boyunca İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yaptı.1993 yılından beri profesör. Yayınlanmış 40 civarında kitabı var.15 Temmuz sonrası Anayasa'nın 19.,26. ve 28. maddeleri yok sayılarak tutuklandı.21 ay cezaevinde kaldı. AYM,AİHM ve Yargıtay kararları ile hak ihlaline uğradığı saptandı. 29 Ekim 2016 tarihinden beri KHK'lı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Altan Arşivi