Baskın Oran
Riyad olayından ders alınacak mı?
Esas olarak Tek Adam Rejimini kastediyorum ama, CHP için de şüphelerim var. Şöyle başlayalım:
“Hangi sebeple olursa olsun sporun günlük siyasi rekabetin mezesi haline getirilmesi yanlıştır, hatalıdır, sporumuza hiçbir faydası yoktur (…)
Bunları söyleyen, dini siyasetin, eğitimin ve “nas” diyerek de ekonominin (bırakın mezesini,) ana yemeği haline getirmiş olan, bu ülkede her şeye ama her şeye sadece kendisi karar veren Tek Adam R. T. Erdoğan.
Ardından da şöyle diyerek muhalefete yüklenecek, S. Arabistan’ı savunacak:
“İslam düşmanlığına ve yabancı karşıtlığına varan furyayla karşı karşıyayız. Muhalefet aktörleri maalesef bu pespaye tehlikeli nefret siyasetine gönüllü figüranlık yapmaktadır. Zor zamanlarımızda yanımızda yer alan kardeş ülkelerin hedef alınması asla tesadüfi değildir. Türkiye ve Türkiye'nin çıkarlarına yönelik sinsi operasyon, sabotaj girişimi vardır”
Şu sözler de Tek Adam Rejiminin koltuk değneği Devlet Bahçeli’den:
“(…) Türk sporunu kirli amaç ve arzularına alet etmek için sürekli faal halde bulunan kim ya da kimler varsa, (…) alayının karşısında sapasağlam durmaya 2024 yılında da azimle devam edeceğiz”
***
Oysa hem Suudilerin Riyadh Season şirketinin hem Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının hem de Erdoğan hayranlığıyla tanınan futbol yorumcusu Rıdvan Dilmen’in açıklamalarından öğreniyoruz:
Bilinmeyen sayıda danışmanları ve başdanışmanları olan Erdoğan, S. Arabistan ile (hakeme yumruk olayını yüzüne gözüne bulaştıran) Türkiye Futbol Federasyonu arasında 20 Ekim’de yapılan protokole ilişkin tüm bilgileri alıyor.
Sonra, ilk adı “Cumhurbaşkanlığı Kupası” olan bu Süper Kupa’nın (elektrikli arabalar çıkınca -ki 2030’da satılacak 10 arabadan 6’sı elektrikli olacak- sadece petrole dayanan zenginliği açısından paniğe kapılan) S. Arabistan’da oynanmasını “İki kulüp de para kazanacaktır” diye öğrendikten sonra onaylıyor.
Miktarlar büyük: Kazanan takıma Suudilerden 2 milyon 400.000 dolar, kaybedene de 1 milyon 600.000 dolar. Kulüpler bu paraların 1 milyon 600.000 dolarını bir ay önce peşin alıyorlar
Bin türlü bilgi kirliliği var ama sonuçta şu kesinleşiyor.
Protokole göre maçta İstiklal Marşı Türk rapçi ve müzisyen Norm Ender tarafından okunacak, stadyum içinde ve tribünlerde Türk bayrakları açılabilecek. Fakat maçta herhangi bir slogan atılamayacak, sporda siyaseti yasaklayan uluslararası futbol yönetmelikleri ve düzenlemeleri uygulanacak.
Şimdi sorular:
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, 20 Ekim protokolünün bu içeriğinden haberi nasıl olmamıştır?
İki kulübün maç öncesi sahada ısınmak için Atatürk tişörtleriyle ve merasimden önce de Atatürk özdeyişlerinin yazılı olduğu pankartlarla çıkmak istediklerini duymamış mıdır?
Kaldı ki, Hürriyet’ten F. Çekirge yazıyor:
“Al-Nassr takımında oynayan Ronaldo, Al-Shorta takımına karşı attığı golün ardından haç işareti yapınca (…) şimdi yargılanıyor (…) Galatasaray[‘ın] eski oyuncusu Juan Pablo Pino (…) Al-Nassr takımında oynarken bir ara kameralar zoom yapıyor. Ve Pino’nun Hz. İsa’nın dövmesi görülüyor (…) Pino tutuklanıyor (…) Ve bütün bunlar daha bu yıl oluyor. Takım araya giriyor. Hatır gönül derken zor kurtuluyor. Çünkü orası Suudi Arabistan”
Bir gazetecinin öğrendiğinden Tek Adam’ın haberi nasıl olmuyor?
Daha temel bir soru: AKP Genel Başkanı (ve Cumhurbaşkanı) Erdoğan, 100. Yıl maçının şeriatçı bir krallık/şeyhlik olan S. Arabistan'da oynatılmasına milyonlarca FB ve GS taraftarının tam da seçimler öncesinde büyük ulusalcı tepki göstereceğini hesaplamıyor mu? Acaba niye bu kadar rahat davranıyor.
Çok daha önemlisi:
Bu ulusalcı tepkinin, Türkiye’ye ve özellikle de çocukların eğitimine ÇEDES gibi operasyonlarla empoze edilen şeriatçılıktan kaynaklandığını göremeyecek bir durumda mı?
***
Gelelim CHP’ye.
Hadi, Cumhur koalisyonu ve Erdoğan ekonomiyi çökertmelerinden kaynaklanan bir ortamda haftalardır aday bulamayacak kadar sıkıntıdadır, diyelim. Ana muhalefet CHP ne yapıyor takımların protokol dışına çıktıkları bu ortamda?
Şunları yapıyor:
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu sosyal medya hesabından yayınlıyor: “Bayrağını al, Beşiktaş’a gel. İstanbulluları, bugün saat 15.00’te Türk Bayrakları, Atatürk resimleri[yle] (…) Beşiktaş Barbaros Meydanı’na davet ediyorum”
ABB Başkanı Mansur Yavaş, yine sosyal medya hesabından ilan ediyor: “Suudi Arabistan Büyükelçiliğinin bulunduğu sokağı Bayrağımız ve Atatürk posterleriyle donatıyoruz. Ne mutlu Türküm diyene"
İyi ki, Hollandalı ırkçı Geert Wilders’in "Atatürk-Suudi Arabistan: 10-0" paylaşımını retweet etmiyorlar.
Yeni genel başkan Özgür Özel demeç veriyor:
“Fenerbahçe ve Galatasaray, Suudi yönetimiyle Mustafa Kemal Atatürk üzerinden pazarlık yapanlara karşı Türkiye’nin onurunu korumuştur. Tüm halkımızı, İstanbul’a dönüşlerinde Atatürk fotoğrafları ve Türk bayraklarıyla takımlarımızı karşılamaya davet ediyorum”
***
Beni CHP konusunda en fazla rahatsız eden husus ise şu:
Geçen haftaki yazımda (“CHP bu defa çok doğru karar verdi”) Cumhur ittifakının yayınladığı Kürt karşıtı ezberci ortak bildiriyi Ö. Özel’in imzalamayı reddetmesini överken şöyle yazmıştım:
“Şimdi Özgür Özel, ırkçı Bolu belediye başkanını CHP’ye geri getirerek yaptığı vahim hatayı onarıyor (…) Şu anda büyük zorluklara göğüs germekte (…) Bundan sonrasında dik duramazsa, başlattığı bu çok doğru işe de yazıklar olur, CHP’ye de, Türkiye’ye de. Umarım devam eder.”
En azından şimdilik, edemedi. Aynı Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, bu sefer de kentin dört bir yanındaki elektronik billboardlara şu ırkçı hakareti koyabildi:
“Çöl faresi bedevilere.
“Atatürk'ün büyüklüğünü hatırlatan Fenerbahçe ve Galatasaray camiasını Bolu halkı adına kutluyorum.
“Atatürk'süz Türkiye olmaz.”
Ve Bolu Başsavcılığının bu rezil görselleri kaldırtarak soruşturma başlatmasına yol açtı.
Baskın Oran: 1945 İzmir doğumlu. Uluslararası ilişkiler emekli profesörü. Özellikle azınlıklar üzerine çalışıyor. 1968’de bitirdiği SBF’de (Mülkiye) asistanken 1971 ve 1980 cuntaları tarafından toplam 9 yıl üniversiteden atıldı, her seferinde Danıştay’da kazanarak döndü. 1999-2009 arasında Avrupa Konseyi ECRI nezdinde ulusal irtibat görevlisi idi. Ekim 2004’te Başbakanlık İHDK’nın Azınlık ve Kültürel Haklar Raporu’nu yazınca mahkemeye verildi ve beraat etti. 2006’da erken emekliliğini isteyerek Oxford (2006) ve Harvard’da (2009) dizi konferanslar verdi. Aralık 2008’de Ermenilerden Özür Kampanyası’nı başlatan 4 kişi arasında yer aldı. Nisan 2013’te Kürt Barışı çerçevesinde Akil İnsanlar Ege heyetinde bulundu. Ocak 2016’da 1.128 akademisyenin Bu Suça Ortak Olmayacağız bildirisini imzalayanlardan biriydi. Mülkiye’deki lisansüstü dersleri Temmuz 2016’daki OHAL’den sonra kaldırıldı. 1985’te başlayan haftalık yazıları günümüzde Agos ve Artı Gerçek’de çıkıyor. 90’ı aşkın bilimsel makalesi ve 3’ü yurt dışında da olmak üzere 26 kitabı yayınlandı.