Deniz Derinsu
Rıza hocaya sormak serbest
Bazı teknik direktörlere soru sormak zor iştir. Örneğin Türk Milli takımının küme düşmesiyle sonuçlanan Uluslar Ligi’ndeki son maçınca Şenol Güneş’e ‘Yusuf Yazıcı ile başlamayı neden düşünmediniz’ diye sorunca ya Şenol hoca ile bir süre ‘küs’ kalmayı göze almalısınız, ya da hocanın bir gün bir yerde bu sorunuzun karşılığında laf sokacağını bilmelisiniz…
Ama Rıza hoca pek öyle biri değildir. Şikayet edecek çok şey bulabilir ama siz ona her şeyi sorabilirsiniz. Mesela bu sezon Sivasspor’un önceki 3 Avrupa sınavında da gol atan Kayode neden ilk onbirde düşünülmedi, bunu Sivas medyası rahatlıkla sorgulayabilir. Qarabağ karşısında oyuna girdi, 1 dakika sonra golünü attı.
Sivasspor’un en arzulu ismi Yasin’e de iyi eşlik edince Sivas hareketlendi, yenilgiden döndü, 3-2’lik galibiyetle ilk 2 iddiasını sürdürdü.
Önceden de yazmıştık, Türkiye’nin sürekli düşen puan durumu genel sıralamada da ülkeyi geriye itiyor. Bu nedenle Avrupa’da alınacak her puana ihtiyaç büyük. Sivasspor’a bu açıdan ciddi yük binmişti. Ama Maccabi Tel Aviv’e Sivas’ta yenilmek, hele de 1-0 öndeyken son 25 dakikada sahadan puansız ayrılmak Yiğidoların hiç hesabında yoktu. Şimdi 4. maçlar sona erdi. Sırada sahasında Villarreal’i ağırlayacak Sivasspor, son olarak İsrail’de Maccabi Tel Aviv’le final niteliğinde bir maç oynayabilir. Ama avantaj büyük olasılıkla İsrail ekibinde olacak.
Futbol da böyle bir şey. Avantajını iyi kullanacaksın. En kötü, yenemiyorsan yenilmeyeceksin…
Aşısı merakla beklenen Corona’nın insanlığa etkileri malum. Futbolu da derinden etkiliyor. Sivasspor’un İstanbul’da oynanan Qarabağ deplasmanı için sahaya çıktığında yedek kulübesinde kaleci hariç yalnızca 3 futbolcusu vardı. Hatta yedek kaleci Ali Şaşal Vural’a bir de oyuncu forması bir hazırda tutulması, içinde bulunulan zor durumun en net görüntüsüydü. Ve bu dar kadroyla 2-1 yenilgiden maç çevirmek gecenin en anlamlı özelliği oldu kuşkusuz…
Sivasspor bu sezon ligde henüz istediği, görmekte alışılan yerlerde değil. Bunun başlıca nedeni özellikle piyasa düşünen yabancıların aklının Avrupa’da olması fikrindeyim. Anadolu takımlarının genelde yaşadığı bir sıkıntı oluyor bu. Avrupa macerası ülke sınırları içinde onların frenli gitmesine neden oluyor. Sonra elendikten sonra açılıyorlar. Bu sarmalı aşan ise daha iyi kulüp olma yolunda adım atmış oluyor…
Pandemi nedeniyle sıkışan takvimde neredeyse her gece maç izliyoruz… Seyircisiz, eksiklerden ötürü pek eski tadı vermiyor kuşkusuz. Hele yaşam keyfi de şu dönem az olunca, öylesine takip ediliyor maçlar. Hani derler ya, ‘Sevmesek çekilmez’ diye, durum o. En azından vakit geçiyor…
Ama Maradona’nın ölüm haberi bir anda futbol dünyasını derinden sarstı. Haberi aldığımdan beri onun videolarını, maçlarını izliyorum. Evet, kuşkusuz sıradışı bir isim. Ama özelliği görsellik olan futbola her maçında kendinden de bir şeyler katmayı hiç unutmamış. Seyircisiz, tatsız tuzsuz maçlara alışmışken ölümü nedeniyle tekrar futbolun Maradonalı yıllarına dönmek bana açıkçası tokat gibi geldi. Evet, bir futbolsever olarak Maradona’ya çok üzülenlerdenim, hem de çok… Ama unutmaya başlamışken hatırladım: Futbol seyircili ve gerçek yıldızlarla ne de keyifliymiş…
O günlere elbet kavuşacağız…
Ama bir daha Maradona gibi bir isme… Bence çok zor…