Koray Düzgören

Koray Düzgören

Rusya çekiliyor, Kürtlere hücum

Rusya’nın Suriye’den asker çekme kararı Saray açısından Efrin’e giriş için Tanrı’nın bir lütfudur. Başka bir açıdan ise Putin’in, Türkiye dahil herkese 'Suriye’yi terkedin' mesajıdır.

Hafta başında Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin, Suriye’ye gidip Esad'la görüştü. Daha sonra Mısır’a geçti. Orada Devlet Başkanı Abdül Fettah El Sisi ile biraraya geldi. Ardından da aynı günün gecesi Ankara’ya gelerek Erdoğan’la buluştu.

Putin Esadla görüştükten sonra Rusya’nın Suriye’deki askerlerinin bir kısmını geri çekeceği kararını açıkladı. Bu kararın yankıları tartışılırken gerçekleşen Ankara ziyaret ise büyük ilgi ve merak uyandırdı.

Belli ki Putin, Suriye’de yeni bir plan için düğmeye bastı. Ve bu plan için dolaylı da olsa Erdoğan, Sisi ve Esad’ı biraraya getirmiş oldu.

Erdoğan’ın Esad’la ilk görüşmesi de yine böyle dolaylı olarak 22 Kasım’da Soçi’de gerçekleşmişti. Soçi’deki Türkiye-İran-Rusya zirvesinin öncesinde Soçi’ye gelen Suriye Devlet Başkanı, toplantı öncesinde Putin’le uzun bir görüşme yaparak zirveye dolaylı da olsa katılmıştı.

Yine aynı şey oldu.

Putin, Erdoğan’la biraraya gelmeden önce Esad ve Sisi ile görüşerek bir anlamda birbiriyle görüşmeyen bu üç tarafı yeniden buluşturmuş oldu.

Bu nedenle önceki gece Saray’da yapılan zirve ikili değil, dörtlü bir zirveydi dersek yanlış olmaz.

Şunu da ekleyelim:

Esad’la Erdoğan’ın ilk iki görüşmesi Putin aracılığı ile oldu. Üçüncüsü ya da dördüncüsünde yüzyüze olursa buna da şaşmamak gerekir.

Zaten Erdoğan’ın danışmanları ve kalemşörleri bir süredir, böyle bir buluşmanın Türkiye’nin, daha doğrusu Erdoğan’ın bekası için gerekli ve kaçınılmaz olduğunu yazıp söylüyorlar.

Erdoğan açısından bu çok zor değil. O zaten Putin’e de Rus uçağının düşürülmesinden sonra sövüp sayıyordu. Sonra birden Putin’le aralarında, ‘can ciğer, kuzu sarması’ bir ilişki başladı… Şimdi araları çok iyi görünüyor ve neredeyse tek arkadaşı Putin. Bir yıl içinde 8 defa görüşmüşler!

Muhabbete bakın…

PUTİN-ESAD-ERDOĞAN NE KONUŞTU?

Biz önceki gece yapılan zirveye dönelim…

Saray broşürlerine ve kalemşörlerine bakılırsa, Rusya’nın Suriye’den asker çekme kararı Türkiye açısından Suriye’ye, özellikle de Efrin’e giriş için Tanrı’nın bir başka lütfudur. Bir ruhsattır. Yani izindir.

Bu yorumlara bakılırsa Türkiye, Rusya’nın Suriye’de yaratacağı boşluğu dolduracaktır. Putin Esad’ı bu konuda ikna edip Erdoğan’a haberi ulaştırmak amacıyla gece vakti Ankara’nın yolunu tutmuştur.

Bu sayede Türkiye, Efrin’e ve gerekirse, tabii Suriye Demokratik Güçleri’nin denetiminde bulunan Kuzey Suriye’deki diğer bölgelere de saldırıp YPG-PYD teröristlerine "haddini bildirecektir"!

Böylece Esad’ın da işini kolaylaştıracağı için Esad Erdoğan’a, "Suriye’ye girebilirsin. Canının istediği yerleri işgal edebilirsin" demiş olmalıdır!

Acaba kazın ayağı böyle mi?

Peki ya Rusya ve Esad, İdlib’deki cihatçıların temizlenmesi ‘İşi’ni Türkiye’ye havale etmeyi planlamışlarsa? Öyle ya… IŞİD’in neredeyse bitirildiği Suriye’de iç savaş haritasına baktığımızda Kürtler, rejim güçleri ve Türkiye’nin işgalindeki Cerablus-Bab bölgesi dışında farklı tek renk olarak İdlib görünmektedir. Ve İdlib meselesi hallolmadan, yani oradaki, El Kaide yapıları ve cihatçı diğer çeteler temizlenmeden Suriye’nin siyasi bütünlüğü sağlanamayacaktır.

İşte aslında, ‘Pis iş’, Astana süreci ile zaten Türkiye’ye ihale edilmişti.

Soçi süreci de bunu hızlandırmayı amaçlıyordu. Erdoğan, bu ‘pis iş’ karşılığında Efrin’e girme izni alarak oradaki Kürtleri ezebileceğini hesap etmiş olmalıydı.

Şimdi Rusya’nın asker çekme kararı ile bu ‘pis iş’in bir an önce bitirilmesi gerektiği ortaya çıkıyor.  

Türkiye, Astana süreci çerçevesinde zaten gözlemci vb. isimler altında İdlib’e asker sokmuş bulunuyor. Cihatçı teröristlerle, yani El Kaide yapılanmasıyla da üstü örtülü bir anlaşma yapılmış gibi görünüyor. Bu çerçevede Türkiye, El Kaide’yi oradan çıkartmanın planlarını yapıyor. Rusya ile Esad’ı kandırıp, cihatçıların üniformasını değiştirip, sakal kestirerek başka bölgelere ve tabii bu arada Türkiye’ye nakletmeyi düşünüyor.

Rusya ve Esad bu oyuna göz yumarlar mı? Hadi onlar görmezden geldiler diyelim, El Kaide bu teslim anlaşmasına razı olur mu? Her şey pamuk ipliğine bağlı.

Bu gerçekleşemezse ortaya çıkabilecek vahim sonuçlardan ve dökülecek kandan kim sorumlu olur?

Rusya’nın asker çekme kararından sonra neler olacağını çok kısa bir süre içinde göreceğiz.

Peki bu gerçekten ‘Pis iş’ karşılığında Türkiye’ye ne verilecek?

Meseleye bir de bu açıdan bakmakta yarar var.

SARAY’A GÖRE ‘ASKER EFRİN’E GİRİYOR’

Saray’ın gözde broşürü Milliyet, dün etekleri zil çalan, "Rusların çekilmesi ile Türkiye'nin harekatının önü açıldı... Artık an meselesi..." başlığı ile resmi görüşü, daha doğrusu temenniyi yansıtıyor:

Haberin spotu şöyle:

"Rusya lideri Putin, sürpriz şekilde askerlerini Suriye’den çekme kararı aldı. Putin’in Lazkiye’de birliklere verdiği talimat, özellikle PKK işgali altındaki Afrin’de dengeyi değiştirecek. Bölgede 300 Rus askeri var. Çekilme, TSK'nın Afrin'e yönelik operasyonunun her an başlayacağı şeklinde yorumlanıyor."

Saray’ın en etkili broşürü olmak için elinden geleni yapan Hürriyet de haberi aynı başlıkla vermiş:

"Rusların çekilmesi ile Türkiye'nin harekatının önü açıldı... Artık an meselesi..."

Spot da Milliyet’inki ile aynı.

Haberlerin nasıl bir merkezden servis edildiğinin yeni bir örneği daha…

Haberi Yeni Şafak’tan almışlar. Aynı başlığı, aynı spotu kullanmakta bir sakınca görmemişler. Yeni Şafak’ın nereden aldığı ise malum…

İnsan bu durumda merak ediyor. Aynı haberler, aynı başlıklar ve aynı yorumlar olacaksa niçin bu kadar farklı gazete ve televizyona ihtiyaç duyuluyor? Birkaç tane Saray yazıcısına, broşür kalemşörüne maaş verebilmek için mi?

Saray’ın broşürlerine bakılırsa herşey ayarlanmış, Esad da Türkiye hem İdlib’i cihatçılardan temizleyecek hem de Efrin’i Kürt teröristlerin elinden alıp kendisine teslim edecekse Türkiye’ye yeşil ışığı yakmış.

İş sadece Türk ordusunun Efrin’e girmesine kalmış. Tankların, zırhlı araçların kontaklarını çevirecekler ve yürüyüp sınırın öteki tarafına ellerini kollarını sallayarak geçecekler!

Ve Kürtlere unutamayacakları bir ders verecekler!

Kürtler de Efrin’in diğer halkları da sınırın öteki tarafında ellerini bellerine dolamışlar öylece bekliyor olacaklar! Türk silahlı kuvvetleri gelsin de bir an önce onları öldürsün diye…

PUTİN HERKES SURİYE’DEN ÇIKSIN MI DİYOR?

Nitekim Saray’ın Hariciye Nazırı Çavuşoğlu hemen açıklamayı patlatmış:

"Afrin’e istediğimiz zaman müdahale ederiz" demiş.

"Peki madem istediğin zaman girebilecektin de niye şimdiye kadar giremedin. Ancak Ruslar izin verdikleri zaman ya da çıktıkları zaman mı girebiliyorsun Efrin’e?" sorularına karşılık da şunları söylemiş:

"Bizim Afrin'e girmemiz için orada birisinin olması ya da olmaması gerekmez. Önemli kriter bize tehdit mi değil mi?" diye yanıtlamış.

Erdoğan’ın sürekli tekrarladığı, "Ansızın girebiliriz" klişesini eklemeyi de ihmal etmemiş.

Erdoğan’ın Esad’la yeniden giriştiği flörtü perdelemek istercesine, "Bize tehdit olursa hedefimiz rejim de olur" demiş.  Bu büyük lafın ardından, "Şimdi yanlış anlaşılır. Bir çuval inciri berbat ederim" korkusuyla da eklemiş: "Şu anda böyle bir tehdit söz konusu değil."

Putin’in Suriye’den kapsamlı olmasa da asker çekme kararı ve Esad’la Erdoğan’ı yeniden biraraya getirme olayında son durum bu.

Tabii bu fotoğrafa, son zamanlarda bir hayli tartışılan başka bir fotoğrafı da eklemek gerekir.

Bu da Rusya ile YPG arasında Dêra Zor’da yapılan anlaşmanın fotoğrafı. Toplantıya 3 Aralık’ta Rusya’nın Himemim Üssü Komutanlarından Tümg. Yevgeniy Poplavskiy ve heyeti ile YPG Sözcüsü Nuri Mehmud, Cizîr Fırtınası Hamlesi Sözcüsü Lilwa Ebdullah, Dêra Zor Sivil Meclisi Eşbaşkanı Xesan El Yusif katıldı. Komutanların oturduğu koltukların arkasında YPG ve Rusya bayrakları vardı.

Bu fotoğraf Türkiye’de çok konuşuldu ama Saray broşürlerinden ya da iktidar sözcülerinden bu fotoğrafa ilişkin bir eleştiri duymadık. Daha doğrusu kimse bu konuda bir eleştiri yapmaya cesaret edemedi.

Bu fotoğrafın içerdiği anlama bakarak Putin’in Suriye’den asker çekmesinin Türkiye açısından sonuçlarını okursak şöyle bir mesaj da duyabiliriz:

Bu karar, Suriye’de askeri güç bulunduran diğer bölgesel ve küresel güçlere de, "Siz de artık askerlerinizi çekin" mesajı da olabilir.

Suriye’de denklemleri değiştirip Esad’ın yeniden meşru bir güç olmasını sağlayan Rusya’nın, kendi askerlerini çekip sahayı diğer güçlere bırakması olası mı?

Dolayısıyla bu mesaj, tahmin edebileceğiniz gibi sadece ABD ve koalisyon güçlerine değil Türkiye’ye de verilmiş olduğu çok açık.

Putin’in asker çekme kararının sonuçları ne olursa olsun Suriye’nin son fotoğrafına baktığımızda Kürtlerin Suriye’nin yeniden yapılanmasında etkin bir rol almalarını önlemek pek mümkün görünmüyor.

Rusya’nın siyasi çözüm amaçlı Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’ne PYD’yi çağırmasına Türkiye’nin karşı çıkması üzerine Rusya’nın kongreyi ertelemesi de sonucu değiştirmez.

Hatta AKP’nin, Erdoğan’ın bu kongreye kendi işbirlikçi Kürtleriyle katılmaya razı olma noktasına gelmesi de meseleyi halletmez.

AKP, Türkiye’de Kürtlerin iradesini baskıyla, şiddetle yasaklamaya çalışıyor. Suriye’de ise tümden yok saymak istiyor ama bu ne Türkiye’de ne de Suriye’de sökmeyecek.

Gelişmelere bakılırsa bunu önce Suriye’de anlamak zorunda kalacak.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
Koray Düzgören Arşivi