Deniz Derinsu
Saçma günlere devam…
Hafta sonu Antalyaspor – Fenerbahçe maçı sonrası ‘Oynatılması kadar yazması da saçma bir maç’ demiştim… Değişen pek bir şey olmadı…
İçinde bulunulan durumla birlikte baştakiler yas ilanına gerek görmese de ülke insanı yas havasını sürdürüyor. Kaybedilen onca canın yüreklerden kopması imkânsız. Bu durumda futbola yönelmek de zor oluyor…
Maçlar insana saçma geliyor. Fenerbahçe’nin yaşadıkları da bir o kadar saçma…
Tribünlerin göreve getirdiği Ersun Yanal beklenilen sonla görevinden uzaklaştırıldı. Giderayak da yönetime golünü atıverdi. Maç öncesi canlı yayında son maçı olduğu hatırlatıldı. Yanal da ‘Evet. Yönetim bir maç daha takımın başında olması istedi’ deyiverdi.
Dünyada örneği var mıdır, bilemiyorum. Ama bir hocanın görevine son verdikten sonra ‘Bir maç daha takımın başında sahaya çık’ dendiğini hiç sanmıyorum. Bu efsanevi karar da Ali Koç’un karnesine yazdı…
Kupa bu sezon Fenerbahçe için son şans. Teknik adam değişikliği sonrası lig sıralamasıyla Avrupa’ya gitmek de rakiplerin sürekli kazanmasıyla giderek zorlaşıyor. Dolayısıyla Avrupa için kupa son şans. Sarı Lacivertliler bir kez daha Avrupa’ya gidemezlerse, Fenerbahçe’nin 2 yıl üst üste yurtdışında boy gösteremeyecek olması da Ali Koç karnesine yazacak notlardan biri olur.
Bu nedenle 2-1’in rövanşında turu geçmek Fenerbahçe için olmazsa olmaz!
Trabzon’daki ilk yarı sessiz sakin geçti. Tam da Fenerbahçe’nin istediğiydi. Derken yenilen 2 gol Sarı Lacivertlileri korkuttu. Muriç umudun 21 Nisan’daki rövanşa kadar sürmesini sağladı.
Trabzonspor 2-0’ı yakalayıp moral açısından dipte olan rakibine fark atamadığına, üzerine bir de gol yemiş olmasına yanmalı. Bu tür maçlarda geçmişte çok sık kilitlenen bir takımdı. Bu hastalık bir kez daha nüksetti.
Ersun Yanal’ın Fenerbahçe’deki kadro seçimlerine alıştık. Giderayak bir kez daha Ferdi gibi seçimlerinin aslında ne kadar yanlış olduğuyla yüz yüze geldi. Değişikliklerle takım biraz ileri gidip gol buldu. Bunu baştan yapmayı zaten hiç düşünmedi…
Fenerbahçe’deki 2. görev döneminde düşünmediği o kadar çok şey oldu ki… Bedeli de Fenerbahçe ödemek zorunda kaldı.
Fenerbahçe adına olan elbette bu sezona oldu gibi gözükse de… Geçen her yıl, ülkenin bu büyük takımı geriye gidiyor. Kredi giderek eriyor. Ve bu noktadan yeniden başarılı, istikrarlı yıllara dönmek için fırsat aralığı zorlaşıyor…
Şimdi Ali Koç yeni bir teknik heyet seçecek. Sezon başında bir kez daha takım kurulacak. Ve en büyük sıkıntı, tüm bunların zor ekonomik şartlar altında yapılacak olması. Bu nedenle atılabilecek kurşun sayısı Fenerbahçe adına giderek azalıyor.
Ömrünün büyük kısmını bu kulübü takip etmiş biri olarak, doğru karar için elbette, önerilerim, düşüncelerim var. Ama bunları dillendirecek konumda biri değilim. O iş sanal medya canavarlarına ait olsun!
Diyebileceğim en basitiyle şu olabilir… Her kulübün kendi yapısı vardır. Fenerbahçe’nin yapısı da özeldir. Bakın son 20-30 yılına. Başarı getiren teknik adam ve futbolcuları inceleyin. Lafın tamamı deliye anlatılır. O tarzlarda isimler bulunmaz ise Sarı Lacivertli kulüp kısa dönem kurtarmaların ötesine geçemez…
Emre Belözoğlu, Erol Bulut, Tayfun Korkut gibi formüller konuşuluyor. Bana göre bu isimlerle ancak gün kurtarılır. Söylentinin ötesine geçmeyeceğine inandığım, camianın büyük kısmının ciddi tepki göstereceğini bildiğim isimleri söylemeye bile gerek görmüyorum!
Bir de… Aman tribünlerin, sanal ortam kahramanı gazetecilerin sesine kulak verilmesin!
Fenerbahçe’nin çok daha farklı bir yapılanmaya ihtiyacı var. Acele alınacak karar, çok ciddi kaybedilen zamana ekten öteye geçmez. Ama geç kalmak da farklı kayıplara neden olur!
Göreve geldiğinden beri yaptığı her hamleyle herkesi şaşırtırken beklentileri bitiren Ali Koç ve yönetiminin bu süreçte ne yapacağını gerçekten çok merak ediyorum…
Herhalde bu dönemde bu kadar futbol konuşmak fazla bile…
Biz yasımıza dönelim…