Ayşe Yıldırım
Sahi ne oldu o iş?
31 Mart sürecinde vay efendim "CHP, teröristlerle kol kola" dediler, "zillet ittifakı" dediler, "kirli pazarlıklar yapıyorlar" dediler. Araya "FETÖ"yü sıkıştırdılar. "Aday listeleri Kandil’den sloganları Pensilvanya’dan" dediler. Olmadı.
Halk inanmadı. Ve çok korktukları şey başlarına geldi. Ankara ve İstanbul’u kaybettiler.
Şimdi hukuksuzca iptal ettikleri İstanbul’u kazanabilmek için doğrudan Ekrem İmamoğlu’nun kendisini hedef almaya başladılar. Taktik açık; İmamoğlu’nu "FETÖ"cü ilan etmek!
Birkaç gündür özellikle yandaş kalemlere ve Pelikancıların sosyal medya hesaplarına şöyle bir göz atınca kuracakları tuzağın yapı taşlarını döşedikleri ortaya çıkıyor.
Neymiş efendim Ekrem İmamoğlu, seçim çalışmaları için İstanbullulara mesaj verdiği videoyla aslında "FETÖ’ye selam veriyor"muş!
Niye mi? Videoda arka planda Kuleli Askeri Lisesi görünüyormuş da ondan.
Sadece bu da değil. İmamoğlu "darbeyi konseyin mesajını" da paylaşıyormuş!
O mesajın da İmamoğlu’nun 15 Temmuz darbe girişimi gecesi sosyal medya hesabından paylaştığı şu sözleri olduğunu söylüyorlar:
"Tek yol demokrasi, sulh içinde demokrasiye sahip çıkarak bu süreci milletçe tahrik ve taşkınlık olmaksızın aşmalıyız."
Zorlama hem de fazla zorlama. Ama zorlamaya devam ediyorlar.
Ekrem İmamoğlu, seçilmiş belediye başkanı olarak Anıtkabir’e gittiği gün ekranlardan "sen daha başkan olmadın oğlum" diyen terbiyesiz A Haber sunucusu bir haber yapıyor:
"Ekrem İmamoğlu'nun kullandığı slogan FETÖ'ye ait çıktı".
Neymiş efendim "Her şey çok güzel olacak" sloganını "FETÖ"cü isimlerden biri yıllar önce sosyal medya hesabından paylaşmış.
O haber yapıyor ardı sıra troller bu haberi yaygınlaştırıyor.
Elbette sadece İmamoğlu değil, YSK'nın İstanbul seçimlerini iptal etmesini doğru bulmayan Davutoğlu ve Gül de hedefe konuyor. İmamoğlu'na destek veren sanatçılar da...
Onlar da "FETÖ"cü ilan ediliyor. Her şey güzel olacak diyen sanatçılarla "FETÖ medyayı dizayn ediyor"muş. Davutoğlu ve Gül de "Erdoğan’ı indirmek isteyen uluslararası bir komplonun parçası olan FETÖ ile birlikte hareket ediyor"muş.
Bütün bunlara YSK’nın İstanbul seçimlerini iptal kararından bir gün önce AA tarafından servis edilen "sandık kurulu ve üyeleri hakkındaki soruşturmada 43 şüpheliden 2’sinin Bylock kullanıcısı olduğunun, 41’inin Bank Asya’ya para yatırdığının belirlendiğini aktararak, söz konusu kişilerin FETÖ ile irtibatının tespit edildiği" haberini ekleyin.
Tezgâh açık değil mi?
Dün yayınlanan iki köşe yazısından iki paragrafı da buraya eklemek gerek. İbrahim Karagül’ün dün yayınlanan yazısının sonu:
"Ne olacak? ABD’den, Avrupa’dan, İsrail’den, Arap rejimlerinden, içerideki ittifaktan Türkiye’ye çok sert ve koordineli saldırılar başlayacak. 23 Haziran’da İmamoğlu ve Belediye seçimleri gösterilip aslında bir büyük İstanbul saldırısı yapılacak. Kim Türkiye ekseninde, kim çokuluslu eksende artık biliyoruz. Mesele çok derin, İstanbul üzerinden bir Türkiye projesi. Mesele yeniden vesayet, yeniden kölelik müdahalesi. Öyleyse "Acımasız Direniş" daha da şiddetlenecek demektir."
Abdurrahman Dilipak’ın yazısından bir bölüm:
"Şişedeki cin çıktı. Pandora’nın Kutusu açıldı. Ortalık çamur deryasına dönecek. ‘İmamoğlu’ diye sokağa çıkan sanatçılar, tencere-tava çalanlar daha durun, bakın, neler olacak. Bu işe ecinniler karıştı. ABD, AB, NATO, FETÖ, HDP, herkes bu işe bulaştı. Herkes Makyevelist oldu sanki. Rakiplerini yıpratma, caydırma, bastırma için kimse merhamet etmeyecek. Elinden geleni arkasına koymayacak."
O halde şimdiden sormak gerekmez mi 15 Temmuz darbe girişimi sonrası herkese "FETÖ"cü yaftası yapıştıran AKP’ye. Sahi "darbenin siyasi ayağı"na ne oldu? AKP içinden temizlediğinizi söylediğiniz "FETÖ"cüler kimlerdi, onlara ne oldu?