Savaş kapıda

Azerbaycan ile Ermenistan arasında yeni bir savaş kapıda. Ermenistan'ın kuzey doğusunda başlatılacak olan bir çatışma, Ermenistan bu sınırla meşgul iken Karabağ'a yapılacak bir saldırı, iki taraf için de kanlı bir sonuç doğuracak.

Azerbaycan ile Ermenistan arasında yeni bir savaş kapıda. Azerbaycan hem Ermenistan hem Karabağ sınırına askeri yığınak yapıyor bir yandan da uluslararası alanda propaganda başlatmış durumda.

Daha önce de yine savaş başlamadan önce aynı sırada aynı taktikleri kullanarak savaşı başlatıp sonra da Ermenistan'ı tahrik eden taraf olarak gösteren Aliyev rejimi, belli ki Rusya'yı da arkasına alarak yıl sonundan önce bir savaş başlatmak niyetinde.

Hatırlayalım her Eylül-Ekim dönemi, iki ülke arasındaki sınırlarda çatışmaların en yüksek olduğu dönemler oldu bugüne kadar.

Aliyev rejimi bu hafta bir kez daha Akna (Ağdam) yolu üzerinden Rus Kızılhaçı ile birlikte kendi askerlerini, sözde sivil toplum örgütlerini Stepanakert'e sokmak istedi. Şimdilik başarılı olamadı ama bu bundan sonra olmayacağı anlamına gelmiyor.

Aliyev uzun süredir bu günlerin planlarını ve ağlarını örüyor. Daha ilk baştan uluslararası tutanaklara ve anlaşmaları lobi ve para yolu ile göz ardı ettirebileceğini biliyordu.

Aliyev bugüne kadar Ermenilerle ilgili yapılmış hangi uluslararası anlaşmaya bağlı kalmış ki Rusya'nın zorlaması ile imzalanan anlaşmaya bağlı kalsın.

Rusya'nın bölgede Türkiye ve Azerbaycan'a olan ihtiyacının artması ve bu üçlü denklemde Azerbaycan'ın Rusya tarafından daha güçlü bir lobisi olduğunu görmemiz gerekiyor. Avrupa ile yapılan gaz anlaşmaları, Dünya Hahamlar kongresinin Bakü'de yapılması, Vladimir Putin ile yapılan sık telefon görüşmeleri Azerbaycan'ın elini güney Kafkasya'da daha da güçlendiriyor.

Umarım hatalı çıkarız ama Aliyev daha önceki taktik sıralamasını takip eder ise bir savaş kaçınılmaz. Bir yandan Ermenistan'ın kuzey doğusunda başlatılacak olan bir çatışma Ermenistan bu sınırla meşgul iken Karabağ'a yapılacak bir saldırı, iki taraf için de kanlı bir sonuç doğuracaktır.

İran'ın 'uluslararası sınırlara saldırı olduğu takdirde' müdahale edeceğini söylemesi de aslında bu denklemi dengeliyor. Karabağ uluslararası olarak tanınan bir sınır olmadığından İran, Ermenistan'ın kuzeyine yapılacak bir saldırıda sessiz kalabilir.

ABD'Lİ İZCİLER

Tüm bunlar olurken Paşinyan aslında Rusya'nın Ermenistan'ın savunma sanayiinde taleplerini karışlayamadığını da dile getirerek batıya yönelmiş durumda. ABD ile Ermenistan'ın yaptığı ortak tatbikat da bunun bir göstergesi. ABD'nin bir eyaletinden küçük bir grubun pek de aktif olmayan bir askeri tatbikat yapmasından ABD Ermenistan'ın arkasında çıkarımını yapmak çok yanlış olur.

Zira ABD bugüne kadar hangi ülkeye yardım diye girdi ve sonunda bir kazanım elde etti ki. Irak, Afganistan, Suriye, Ukrayna... Iraklılara, Afganlara, Suriyelilere ve Ukraynalılara ne kazandırdı bir kez daha düşünelim.

İşte bu denklemde Ermenistan kaybetmeye oynuyor gibi gözüküyor. Umarım yanılıyorumdur.

Batılı ülkeler son dönemde Ermenistan'daki diplomatik varlıklarını arttırdılar, uluslararası gözlemciler dahi gönderdiler. Ancak her fırsatta şunu belirtiyorlar : "Herhangi bir çatışma durumunda bu kez yerinden ve hızlı bir bilgi akışı sağlanması ve zamanında tepki verilmesi için... "

RUSYA YERİNE TÜRKİYE

Ermenistan başbakanı Paşinyan hafta içerisinde Erdoğan ile bir görüşme yaptı. Bu görüşme Ermenistan kamuoyunda farklı yorumlara yol açtı. Bir süredir "Ermenistan'ın arkasında Rusya durmayacak ise Azerbaycan ile sorun Türkiye üzerinden çözülmelidir" tezini tartışanlar Paşinyan'ın, Erdoğan'da çözüm aradığını düşünüyorlar. Birkaç gazeteci de bu yönde sorular yönettiler bana yaptıkları röportajlarda.

Keşke doğru olabilse bu öngörüler, ancak ben Erdoğan rejiminin ve şu anki Türkiye'nin Güney Kafkaslarda herhangi bir barıştan yana yardımcı olabileceğini düşünmüyorum.

Türkiye zaten her seferinde Azerbaycan'ın yanında duracağını açıkça söylüyor. Öte yandan bence Aliyev ve Erdoğan arasındaki görüşmelerde çokça bahsedilen ağabey-kardeş rolleri biraz değişmiş gibi.

Bakınız, Azeri parlamenterler ve dışişleri bakanlığı geçen hafta Ağdam'dan gönderdikleri yardımları engelleyen Karabağlılara, 'Türk ekmeğini kabul etmiyorlar' diyordu. Karabağlı Ermeniler, 'Ne zamandan beri Azeriler kendilerini Türk diye tanımlar oldu' dediler.

Yani bu Türklük ve kimin daha çok Türk olduğu ve hangi dilin daha Türk olduğu bile tartışılır bir hale gelmiş olabilir.

Normaldir. Türkiye'de yeniden şekillenen ve koalisyonlar kuran milliyetçilik tanımı içerisinde bu da vardır. Yani Türk'ün tanımlanması.

Bence abağey-kardeş rollerinde parası olan ağabey'i oynuyor. Son iki yılda ise para Azerbaycan'dan geliyor.

2021 verilerine göre Azerbaycan'ın Türkiye'ye yatırımı 19.8 milyar dolar. Türkiye'nin ise 14 milyar. Azerbaycan'ın yatırımlarının çoğu da doğu bölgesine. Hani Erdoğan hükümetinin ihmal ettiği.

Aliyev rejiminin, Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı seçimine müdahalesi olarak okuyabileceğiniz Sinan Oğan'ın en çok oy aldığı yer Iğdır'dır.

Aliyev'in kendisi de söyledi, Karabağ savaşı onun gençliğinden bu yana planını kurduğu bir şey.

'İŞGAL ALTINDA' OYUNU

Dedim ya Aliyev uzun zamandır hazırlanıyor bu savaşa. 2012 yılında Bakü Üniversitesi'nden gençlerin yazdığı 'İşgal Altında' oyunu, Şuşi'de geçen bir savaş oyunu olarak pazara çıktı. O dönemde 10-14 yaşında olan gençlerin beynini yıkamak için harika bir araç. O dönem bu oyunu oynayanlar bugün asker.

Aliyev de oyuna tam destek verdi. Gençler arasında oyun hızla yayıldı. Ermenistan bayraklı kalelerin ele geçirilmesi ve Ermeni askerlerin öldürülmesi üzerine kurulu oyun 'Şuşa Ermeni ayrılıkçılar temizlendi' mesajı ile bitiyor.

PEKİ ŞİMDİ?

Ermenistan'ı her anlamda zorlu bir süreç bekliyor. Olası bir savaşta yeni kurulacak dengelere adapte olmak durumunda kalabilir. Rusya belki de Ermenistan'ı Belarus gibi birlik devletine dahil olmak zorunda bırakabilir. Ermenistan'ın coğrafi gerçekliğinden kaçınabileceğini düşünmüyorum. Bir yanında Türkiye bir yanında Azerbaycan ile anlaşmak zorunda kalacak ve kendi refahını bu iki devletin sürekli tecavüzünden uzak kurmaya çalışacak.

Aliyev bugüne kadar durmadı, bundan sonra da duracağını sanmıyorum. Karabağ'ın askeri bir saldırı ile Azerbaycan'a intikali ve karşılıklı can kayıpları Güney Kafkasya liderleri için sadece birer rakam anlaşılan.


Aris Nalcı: 1998'de Agos'ta, Hrant Dink ve arkadaşlarıyla çalışmaya başladı. Haber müdürlüğü, editörlük ve yazı işleri müdürlüğü yaptı. İMC televizyonunda programlar sundu ve bir süre haber müdürlüğü görevini üstlendi. Aynı dönemde Türkiye'de azınlıklarla ilgili ilk program olan Gamurç - Köprü'nün editörlüğünü ve sunuculuğunu yaptı. Programa halen ARTI TV'de devam ediyor. Birçok sivil toplum örgütünde azınlık hakları ile ilgili çalışmalar yaptı, sergi ve raporlar hazırladı. 1965 kitabının editörlerinden biridir, Evrensel ve Kor yayınlarından çıkan Paramazlar adlı kitabın ise çevirmenidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aris Nalcı Arşivi