Ayşe Yıldırım
Şehri değil makam odasını parlatmış!
Seçim çalışmaları için bir mahalle gezisinde halka hitap ediyor. "Halk odaklı belediyecilik" yaptıklarını iddia ediyor. Belediye hizmetlerini şehrin her noktasına götüreceklerini söylüyor ve devam ediyor:
"Belediyemizin projelerini yaparken her konuda çok dikkatli davranıyoruz. Belediye çalışmaları için milletin parasını harcarken cebimdeki parayı harcadığımdan daha hassas davranıyorum. Belediyemizi bir kuruş borçlanmadan hizmet ediyoruz. Seçim endeksli çalışmıyoruz…"
Söz konusu kişi, AKP’nin Diyarbakır’a kayyım olarak atadığı ve 31 Mart yerel seçimlerinde de aday gösterdiği kişi; Cumali Atilla. Ocak ayında Bağlar ilçesinde seçim çalışmasında söylüyor bunları.
Belediyenin parasını harcarken ne kadar "hassas" davrandığını ise dün mazbatasını alarak belediye binasına giren Selçuk Mızraklı gösterdi.
Gazeteci olarak birkaç kez gitmişimdir Diyarbakır Belediye binasına. Ben tanıyamadım o odaları. Mızraklı, kendisinin de tanıyamadığını düşünerek "burası daha önce…" diye söze giren genç adama "Çok iyi hatırlıyorum" diyor. Hatırladığı şey sadece mekân oysa. Onun dışında her şey değişmiş. Mini bir Saray yapmış kayyım Atilla kendisine; tüm gösterişi ve görgüsüzlüğüyle.
Görüntüleri izlemişsinizdir, anlatmama gerek yok. Tıpkı Cumali Atilla’nın bir seçim çalışmasında söylediği gibi "yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır. Anlatmaya gerek var mı görüyorsunuz yaptıklarımızı" dediği gibi. Yaptıkları ortada değilmiş meğer, yeni ortaya döküldü.
Ama ben en çok, o kapısına Atatürk fotoğrafı asarak kamufle edilmeye çalışılan özel odaya takıldım. Cumali Atilla’nın özel dinlenme odası ve o odanın içindeki banyoya…
Bu şatafat niye?
İki yıl öncesine dek vali yardımcılıkları ve kaymakamlık görevlerinde bulunan, Diyarbakırlılara iki yıl boyunca "devletimizin imkânlarını, belediyemizin hizmetlerini milletimize sunuyoruz" diyen bir adam bu gösteriş merakına niye kapılır? Bir yerlerden feyz mi almıştır? Yoksa kent mobilyalarını değiştirirken "hadi benim şu odanın mobilyalarını da değiştirelim" mi demiştir? Demişken, elinin ayarını mı kaçırmıştır?
En önemlisi de o şatafata kaç para harcanmıştır?
Diyarbakır’ı "Güneydoğu’nun parlayan yıldızı" yapacağını söyleyen Atilla, kendi odasını parlak bir oda haline getirmiş.
İki yılda Diyarbakır’ı olmasa bile kendi odasını bu denli değiştiren Atilla’nın belediyede daha neler yaptığını yakında öğreneceğimizi umuyorum.
Malum, 2017 Sayıştay raporuna göre borçlu çıkan belediyelerden biri de Diyarbakır’dı. 1 Kasım 2016 itibarıyla kasasında 26 milyon lira olan belediyeye kayyım atanan Diyarbakır belediyesi Atilla ile birlikte 2018 yılına 36 milyon lira borçla girmişti.
Oysa Atilla’nın iddiasına göre 2 yılda 1 milyar 250 milyon liralık yatırım yapmışlardı ve hiç borçlanmamışlardı.
31 Mart seçimlerinde Diyarbakırlılardan oy isterken bir şey daha söylüyordu Atilla. Organize Sanayi Bölgesi, Tekstil Kent ve Lojistik Köy projeleri için son bir ay içinde "Cumhurbaşkanının talimatıyla şehre 160 trilyon ödenek geldiğini", "1 milyar da Silvan Barajı için geldiğini" söylemişti.
Bakalım belediye başkanlığı koltuğuna Selçuk Mızraklı oturduktan sonra bu ödeneklerin durumu ne olacak onu da göreceğiz?
Aslında sadece Atilla’nın odasını değil diğer kayyımların odalarını da görsek nasıl olur, sadece odalarını da değil elbette. Belediyelerde neler yaptıklarını da görsek, dinlesek.
Atilla, "Diyarbakır Güneydoğu’nun parlayan yıldızı olacak" demişti ama gördüğümüz kadarıyla kendi makam odasını beş yıldızlı otel kıvamında başarıyla parlatmış. Bakalım diğerleri nereleri parlatmış.