Hüseyin Çakır
Sol, sosyalist popülizm tarihi
Türkiye’de sol, sosyalist popülizmi Batı sosyalist hareketinden farklı kılan tarihsel özgünlüğe bakmadan, genel popülizm eleştirisi veya savunusu yapmak doğru ve hakkaniyetli olmaz.
Öncelikle bugünkü sol popülizmin öncülerine bakılmalı: Sol popülizm, 1789 Fransız ve 1830 devrimlerinin kralcılığa, aristokrasiye ve kiliseye karşı halk ayaklanmaları döneminde ortaya çıktı. İngiltere'de Çartistler hareket (1838-1850) politik reformlar için işçi sınıfının verdiği mücadeleye ve bu mücadele etrafında şekillenen işçi hareketinin içinde şekillendi.
Sol popülizmin 19. Yüzyılın ikinci döneminin öncüsü Rusya’da ortaya çıkan Narodniklerdir (Halkın Dostları). Kırsal yaşamı yücelten romantik bir orta-sınıf entelektüel hareketi olarak ortaya çıkan Rus popülizmi, tarım devrimi ideolojisiydi.
Lenin, Narodniklerin ütopik programını ve suikast taktiklerini eleştiriyor, Çarlığa karşı kararlı mücadelesine saygı duyduğunu belirtiyor. Lenin’den dört yaş büyük abisinin Çar’a suikast girişiminden idam edildiğini de belirtmiş olalım.
Daha sonraki zamanlarda ortaya çıkan her türlü bireysel eylemi kitle mücadelesinin yerine ikame eden anlayışların esin kaynağı, Narodnik hareketin bireysel suikast eylemleri olmuştur. Narodnikler, kapitalizmin gelişmesine karşı, toprak ve mülkiyet ilişkileri bakımından bir tür "köy kolektivizmi" olan düzenini savunuyorlar, köylülüğü de toplumsal değişimin yekpare gücü olarak görüyorlardı.
Nadornikler Rus Marksist hareketini etkilemişlerdir. Plehanov ve Lenin’in Marksist düşünceleri geliştikçe, Narodnik hareket etkisini kaybetmeye başlamıştır.
Narodnik hareket, Asya kıtasının doğusunda Çin Cumhuriyetinin kurucusu Sun Yat Sen’in birleştirdiği ihtilalci örgütlerin oluşturduğu Birleşik Parti’yi etkiliyor ve Çin popülizminin temelleri atılıyor. Çin’de seçkinlere özgü "üst kültür" ve Konfüçyüsçülüğe sırt çeviren Çin gençleri Narodniklerden etkilenerek çözümü "halka gidişte" buluyorlar. Yerel kültüre, köylü kitlelere ve kırsal sorunlara odaklanan Çinli gençler ileriki yıllarda Çin komünist devrimcilerinin nüvesini oluşturuyorlar ve Mao Zedong’u iktidara taşıyorlar.
Narodniklerin teorisi ve pratik politikaları ve örgüt modeli, 20. Yüzyılda Asya, Afrika ve Latin Amerika devrimci, halk hareketlerini, köylü devrimciliğini, gerilla savaşçılığını etkilemiş ve esin kaynağı olmuştur.
Türkiye sol, sosyalist popülizmi II. Abdülhamit istibdadına karşı çıkan Jön Türkler/İttihat Terakki ve Osmanlı sosyalistleri aydın hareketi olarak ortaya çıkmıştır.
Erken popülizm ve Osmanlı Sosyalist hareket(ler)i
Osmanlı İmparatorluğunda İttihat Terakki önderleri Nadorniklerin "halkçı"lığı ve Çar’a karşı mücadele yöntemleri ile komitacılıkları arasında ilişki kurmuşlar ve Narodniklere hayranlık beslemişlerdir.
Öte yandan Almanya’da patlak veren Sptartakist hareket hem İttihatçıları hem de sosyalizm arayışı içinde olan Almanya’da öğrenim gören gençleri aydınları etkilemiş, bir çoğu Spartakistlerle ilişkiye girmiştir.
Cumhuriyet öncesi erken sol popülizm, İttihat Terakki içinde yer alan "sol kanat" önce Balkanlar’dan başlayan bağımsızlık hareketinin ulusalcı taleplerinden ve özellikle Bulgar, Selanik bölgesinde Yahudi, Rum, Ermeni aydınları yoluyla giriyor.
II. Meşrutiyet döneminde sosyalist hareketin teorik ve pratik anlamda Osmanlı’da yayılmasının öncülüğünü Gayrimüslim topluluklar yapmıştır. 19. Yüzyılda eğitim amaçlı yurtdışına giden ve buradaki fikir akımlarından etkilenen Ermenilerin bu yayılmada önemli bir etkisi vardır. 1894’te Komünist Manifesto Ermenice tercümesiyle gizli olarak ilk kez Osmanlı topraklarına girmiştir.
İkinci Abdülhamit döneminde başlayan ve İttihat-Terakki Hükümeti döneminde hız kazanan Almanya'ya öğrenci akımı olmuştur. Bu akım sonrasında Berlin'de, Münih'te, Heidelberg'te hatırı sayılır öğrenci grubu oluşuyor. Bu öğrenciler sosyalizmle tanışıyorlar, 1918 yılında Berlin’de bir kulüp kurmuşlardır. Bu kulüp üyeleri o sıralarda Almanya’da Karl Liebknecht ve Roza Luxemburg’un temsil ettiği sosyalist akımdan etkilenmişlerdir.
1917 'de Almanya'ya giden ressam Namık İsmail Spartakistler’den ve Kuva-yı Milliyeciler’den olağanüstü etkilenmekte. Namık İsmail ve Almanya’da bulunan devrimci gençlerle birlikte Kurtuluş isimli siyasi bir dergi yayımlarlar. Tek sayı çıkabilen derginin künyesinde "Türkiye İşçi ve Çiftçi Fırkası’nın yayın organıdır" yazılıdır.
Almanya’dan geri dönen Namık İsmail, Dr. Şefik Hüsnü sekreterliğinde "Sosyalist" kelimesinin de eklenen Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası (TİÇSF) kurucuları arasında yer alır. Kısa bir süre partinin genel başkanlığını da yapacaktır. Parti, Kurtuluş dergisini yeniden yayımlar ve Namık İsmail dergide "Sosyalizm ve Sanat" la ilgili yazılar yazar.
Ethem Nejat, II. Meşrutiyet dönemi eğitimcilerindendir. Yaşadığı dönemde eğitimin çağdaşlaştırılması çalışmalarına büyük katkıda bulunmuştur. Ethem Nejat, 1912 yılında Ahmet Ferit'in başkanlığında kurulan ve kurucuları arasında Yusuf Akçura'nın da bulunduğu Milli Meşrutiyet Fırkası'nın kurucuları arasında yer almıştır.
Eylül 1918'de Maarif Nezareti tarafından Berlin'e gönderilen Ethem Nejat, Spartakist hareketle ve Marksizm’le tanışır. Kurtuluş dergisinin yayınlanmasında görev alır ve İstanbul’a döndükten sonra Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası’na katılır.
Şefik Hüsnü, Paris'te bulunduğu sırada Jön Türklerin faaliyetleri ile yakından ilgilendi. Türkiye'ye döndüğünde 1912 Balkan Savaşı'na katıldı. Daha sonra I. Dünya Savaşı'na katılarak Çanakkale Cephesi'nde tabip yüzbaşı olarak görev yaptı.
1919'da ilk sayısı Berlin'de çıkan Kurtuluş dergisini yayınlayan grubun başına geçerek, 20 Eylül 1919'dan itibaren dergiyi İstanbul'da yayınlamaya başladı. Dergi çevresiyle birlikte 22 Eylül 1919'da Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası'nın kuruluşunu sağladı.
Milli Mücadele dönemi ve sonrasında Spartakistlerin bir kısmı Şefik Hüsnü ile yollarını ayırarak başka görevlerde bulunmuşlardır. Fırkanın kurucuları arasında Spartakistlerden Vedat Nedim Tör, Sadık Ahi, Nizamettin Ali Sav, İlhami Nafiz Pamir, Nurullah Esat Sümer, Nafi Atuf Kansu ve Mehmet Vehbi Sarıdal da vardır.
Alman sosyal demokratların baskısından kaçan Türk Spartakistlerin büyük bir kısmı Türkiye'ye dönmüş, bir kısmı da Ekim Devrimi'ni yaşayan Rusya'ya gitmişlerdir. Atatürk'ün teyzesinin oğlu Reşat Fuat Baraner, Spartakistlerin ayaklanmaları sırasında Rusya'ya gidenler arasındadır.
Osmanlı’da kurulan ilk sosyalist parti, Hüseyin Hilmi’nin Osmanlı Sosyalist Fırkasıdır. Sosyalist hareketin gelişmesinde çok önemli olmuştur ancak sosyalist hareket tarihinde İştirakçi Hilmi ve Osmanlı Sosyalist Fırkası pek yer almaz. Hüseyin Hilmi, 1913'de Sinop'a, daha sonra da Çorum ve Bâlâ'ya sürülür. 1923 yılında öldürülür.
Sosyalist hareketin gelişmesinde Mustafa Suphi’nin özel bir yeri ve önemi olmuştur.
Yükseköğrenimini İstanbul’daki Mekteb-i Hukuk-i Şahane’de tamamlayan Suphi, Paris Ulum-ı Siyasiye Mektebi’nde de Memalik-i Osmaniye’de İtibar-ı Ziraî Teşkilatı’nın Hâl ve İstikbali başlıklı tezi ile yüksek eğitimini tamamlamıştır.
Paris’te bulunduğu esnada Tanin gazetesinin Avrupa muhabirliğini yapmış, İstanbul’a döndükten sonra da gazeteciliğe devam ederek Tanin, Servet-i Fünun ve Hak gibi gazetelerde yazılar yazmıştır. Suphi aynı zamanda bir eğitimcidir.
İstanbul’daki yıllarında Ticaret Mekteb-i Aliyesi’nde hukuk; Darulmuallimin
ve Mekteb-i Sultani’de ise iktisat hocalığı yapmıştır. İlm-i içtimai nedir? (Sosyoloji nedir?) isimli bir tercüme ve Vazife-i temdîn (Medenileşme-Uygarlaşma Görevi) isimli bir telif kitabı yayımlanmıştır.
1912-13’te bazı vekil, öğretmen ve gazetecilerle birlikte Milli Meşrutiyetperver Fırkası’nı kurmuş ve İfham isimli bir gazete çıkararak gazetenin müdürlüğünü de yürütmüştür.
Suphi, 1912 yılına kadar farklı siyasal bir kimlik ortaya koymayarak İttihat ve Terakki örgütlenmeleri içinde yer almaktadır. Liberal eğilimleriyle ön plana çıkan Maliye Nazırı Cavit Bey’e yakın olduğunu hissettiren yazılar kaleme alırken, İttihat Terakki’nin 1911’de Selanik’te toplanan son gizli kongresine de Anadolu delegesi olarak katılmıştır. Söz konusu kongrenin sorunlara çözüm bulmaktan uzak kalması ve tartışmalarla geçmesi, Suphi’nin de 1912 yılıyla birlikte İttihat Terakki’ye muhalif bir kimliğe bürünmesine neden olmuştur.
Suphi, İfham’daki yazılarında İttihat ve Terakki’yi yoğun şekilde eleştirmiştir. İttihatçı rejimin halk düşmanı olduğu ve partinin ileri gelenlerinin savaş hazırlıklarının ülke ve halkı uçuruma sürükleyeceğini eleştiren yazılar yazıyordu. Mahmut Şevket Paşa suikastından sonra, 1913 yılında 15 yıl mahkûmiyetle Sinop'a sürgün edilen Mustafa Suphi 1914 yılında kayıkla Rusya'ya kaçtı ve yepyeni bir dünya ya adım attı.
M. Kemalciler sosyalistler ve diğer muhalifler tasfiye ve yok ediyorlar
II. Meşrutiyet döneminde geniş alanda ortaya çıkan sosyalist hareket, Spartakistlerden, Rus devrimci hareketi (Bolşevik)nden etkilendiğinden daha fazla İttihat Terakki komitacılığı ve popülizminden etkilendiğini söylemek abartı olmaz.
Tek parti cumhuriyet döneminde öncelikle Osmanlı içinde boy veren ve Anadolu’ya yayılan sosyalist-komünist hareketin Milli Mücadeleye katılmasına M. Kemalciler ses çıkartmadılar. Kurulan Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri, İttihatçıların sol- liberal kanadı, Enver Paşacılar ve sosyalistler tarafından oluşturuluyordu. M. Kemal ekibi bunlarla işbirliği yaptı ve M. Kemal’in liderliğini onayladılar gibi görünüyordu. Herkesin kafasında kurtuluş sonrası siyasi ve sosyal devrim, yeniden yapılanma projeleri vardı.
M. Kemal ve ekibi, iktidar gücünü pekiştirmeye başladığında, kendi kafalarındaki siyasal ve sosyal projeye muhalif olan ve olabileceklerin tasfiyesine başladı. Sosyalistler, komünistler, Şeriattçı ve saltanatı savunan İslamcılar, Müslüman komünistler ve İttihat Terakkideki sol, sağ, liberal kanadından muhalif olanlara karşı cadı avı başlatıldı. Önde gelenler o veya bu gerekçe ile ya da faili meçhul cinayetlerle öldürüldüler.
1936 yılında kabul edilen 141 ve 142.maddelerin, sınıf esaslı örgütlenmeyi ve propagandayı yasaklamasıyla sol, sosyalist hareketler 1960’lı yıllara kadar illegal koşullar altında varlık yokluk yaşadılar. 28-29 Ocak’ta Mustafa Suphilerin öldürülmesi ve sonrasında hemen hemen her yıl TKP ve komünistlere, sol, sosyalist aydınlara operasyonlar yapılıyor, tutuklanıyor sürgüne gönderiliyorlardı.
Bu tarihsel koşullarda, yani 1920’den 1946’ya kadar sosyalist hareketin popülizm yapacak alanı yoktu. Teorik olarak komitern ve Sovyetler Birliği Komünist Partisinin, "işçi sınıfını yüceltme" "sosyalist anavatan" lider putlaşması, anti-emperyalizm popülizmi teorik olarak tekrarlanıyordu.
Komintern’in ideolojik politik popülizmi dünya Komünist hareketinin tekrarladığı "tezler" oldu.
Çok partili (yarım) hayata geçiş sürecinde Türkiye Sosyalist Emekçi Köylü Partisi 19 Haziran 1946'da Doktor Şefik Hüsnü tarafından kuruldu. Kuruluşunun hemen ardından Adana, Ankara, Gaziantep, İzmir ve İzmit'te örgütlenen parti, haftalık Sendika ve aylık Yığın dergilerini çıkarıyordu. Parti Aralık ayında Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından kapatıldı. Yargılamalar sonucunda 42 yöneticisi 1 ile 4 yıl arasında değişen cezalara çarptırıldılar.
1960’dan sonra Türkiye İşçi Partisi’nin kurulması ve sonrasında sol, sosyalist harekette legal ve illegal alanda yeni bir dönem başladı.
Bu dönme ve sonrasında sol, sosyalist popülizmin dünyadaki bütün özellikleri, İdeolojik, politik söylemi; İşçi sınıfı, halkçılık, köylü devrimciliği, Narodnik eylemcilik ve örgütlenme biçimleri ... ve İttihat Terakkinin komitacı, darbeci geleneği solun kılcal damarlarında hayat buluyor.
Kaynaklar
– Rosa Luxenburg, Spartakistler Ne İstiyor, Belge Yayınları -1979.
- Stefo Benlisoy, Türkiyeli Spartakistler ve Kurtuluş Dergisi. Mete Tunçay’a Armağan 2007, İletişim Yayınları.
-Sosyoloji Dergisi, 2014/1, 3. Dizi, 28. Sayı.
- Kadir Yıldırım, Osmanlı sosyalist hareketi içinde Mustafa Suphi: Hayatı ve
Fikirleri, Sosyoloji Dergisi, 28. Sayı.