Alin Ozinian
Suçludan kahraman yaratmak
Geçen hafta, Boğaziçi Üniversitesi Türk Araştırmaları Topluluğu BÜTAT (Kuruluş Yılı 2015) resmi twitter hesabında bir paylaşım yaptı:
“Anadoludaki Türk varlığının ve modern Türkiye'nin garantörü, hürriyet kahramanı, büyük Sadrazam Talat Paşa'yı, Berlin'de bir Ermeni terörist tarafından sırtından vurularak şehit edilişinin yıl dönümünde sonsuz saygı ve minnetle anıyoruz.” dedi.
"Modern Türkiye'nin garantörü"? “Hürriyet kahramanı”?
Neyi garanti etmişti? Türkiye’de sadece Türklerin güvende olacağını mı?
Hoş, son 5 yılda onun da öyle olmadığını gördük. Bu yapı, işine gelmediğinde Türk-Sünnilerin de gözünün yaşına bakmıyordu. Olay sadece “gavurun yok edilmesi”, “gavurun malını talan”, “gavurun karısına-kızına çökmek” değildi…
Yok etme işlemi, planı bozan herkes için uygulanabilirdi. Çünkü cezasızdı.
Neden kahramandı Talat, Ermenilerin anayurtlarında kökünü kazıdığı için mi?
Hrant Dink, “Soykırım o kadar büyük bir suç ki, insanların kabullenmek istememesini anlıyorum...” diyordu. İyi kalpliydi Dink. “Yapmadık değil, hak ettiler ki yaptık” diyenleri görmek istemiyordu belki de…
1918'DE YARGILANDILAR
Talat’ın o günlerde Berlin’de ne işi vardı? “Berlin'deki Ermeni terörist” kimdi? Talat’ı vurduktan sonra hüküm giymiş miydi?
I. Dünya Savaşı’ndan sonra Osmanlı İmparatorluğu, sadece büyük bir yıkımının değil katliamların müsebbipleri ile de hesaplaşma gereği duydu. Ülkeyi savaşa, yıkıma sürükleyenlerin yargılanmasının bir sebebi de Osmanlı tebaası olan Ermenileri sürgün ve katliama uğratmalarıydı.
1918’de İstanbul’da Divan-ı Harb-i Örfi kurularak, İttihatçılar, ülkeyi savaşa sokma, başta Ermeniler, Süryaniler olmak üzere Hıristiyan vatandaşları katliama tabi tutma ve yolsuzluk suçlamalarıyla yargılanmaya başladılar. Baş sorumlular yani şu göğüsler gerile gerile fotoğrafları paylaşılan İttihat-Terakki liderleri yurtdışına kaçmıştı.
Davalar akamete uğrasa ve sonra kurgulanacak resmi Türk tarihinde unutturulmaya çalışılsa da, bu yargılamalarda tehcir ve soykırım konusunda hala başvurulan önemli belge ve tanıklılar kayda alındı.
28 Nisan 1919’da başlayan mahkemeler 5 Temmuz 1919’da sona erdiğinde Talat Paşa, Enver Paşa, Cemal Paşa ve Dr. Nazım için idam kararı verdi. Bunlar dışında, Ermeni tehciri ve katliamları suçlamasıyla açılan yaklaşık 63 dava sonucunda toplam 20 idam hükmü verildi.
Bu idamlardan 3’ü yerine getirilmiş, kalan 17’si ise, sanıkların firarda olmalarından dolayı gıyabında verilmişti.
ERMENİLER NE YAPTI?
Kısaca Ermenilere yapılan zulmü kabul edip, cezalandırma yoluna ilk bu topraklarda başlanmıştı. Fakat Osmanlı Devleti’nin siyasi, idari ve askerî kadrolarının büyük bir kısmının bu kolektif suça karışmış olması, yargılamaların ve cezalandırmaların yetersiz kalmasına neden oldu.
Bu suça karışanların bir bölümünün yeni cumhuriyetin kurucu kadroları arasında yer aldı, zihniyette büyük bir değişiklik olmadı, peki kaçan İttihatçılar kendi ülkelerindeki adaletin elinden “kaçtıktan” sonra yurt dışında mutlu mesut yaşayabildiler mi?
Bugün hala “O zaman kestik, yine keseriz” denilen Ermeniler bu mahkemeler kurulurken ve faililer cezasız kalırken ne yapıyorlardı?
1918’de Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti bağımsızlığını ilan etti. 1915 felaketinden sonra, bu Ermeniler için çok kıymetli bir kazanımdı. Soykırım yaşayan Ermenilerin intikamını almak ülkenin ilk hükümeti Taşnaklar için gündemin en önemli konularından biriydi.
1919 tarihinde Ermenistan’ın başkenti Yerevan’da gerçekleştirilen 9. Kongre’de “Soykırımın müsebbipleri” konusu tartışıldı. Harputlu siyasetçi Şahan Natali bir intikam planı oluşturulması konusunda teklif verdi.
Bir kereden kabul görmeyen ve tartışmalara neden olan plan, Malta mahkemelerinin de suçluların cezalandırması konusunda rol oynamayacağı anlaşılınca kabul edildi. İngilizler Osmanlı yöneticilerine gerekli cezayı veremeyeceklerine göre iş başa düşüyordu.
Tehcire katkısı olan yaklaşık 650 kişinin listesi çıkarıldı, 41 kişi ise "elebaşı" kabul edildi. Kara listenin ilk sıralarında, tehcir kararı alan İttihat ve Terakki üçlüsü olarak adlandırılan Talat, Cemal ve Enver Paşalar bulunuyordu. Yapılacak operasyon mitolojideki intikam tanrıçası Nemesis ile adlandırıldı.
Ülkelerinde ölüm cezasına çarptırılan ama kaçmalarına göz yumulan Talat Paşa, 15 Mart 1921’de Berlin’de Soğomon Tehlirian tarafından, Enver Paşa, 4 Ağustos 1922 tarihinde Orta Asya’da Kızıl Ordu birlikleri ile girmiş olduğu çatışmada bir Ermeni tarafından öldürüldü. Cemal Paşa, 25 Temmuz 1922 tarihinde Petros Ter-Poğosyan ve Artaşes Gevorgyan tarafından Tiflis’te öldürüldü.
Kahramanlaştırılan ve cinayet sırasında 24 yaşında olan Soğomon Tehlirian’a Alman mahkemesinde yargıç Talat Paşa'yı öldürüp öldürmediğini sorunca "Bir insan öldürdüm ama katil değilim" diyerek pişman olmadığını vurgulamış, tehcir sırasında yaşadıklarını anlatmış, Tehlirian Davası birdenbire Talat Paşa Davasına dönüşmüştü.
TEHLİRİAN, BERAAT ETTİ
Avrupa ve ABD'de yaşayan Ermenilerin topladığı paralar ile tutulan üç ünlü savunma avukatı, ustaca, Tehlirian’ı sanık sandalyesinden alıp yerine Talat Paşa ve İttihatçı zihniyeti oturtuvermişleri.
12 kişilik halk jürisini tehciri yaşayan birçok tanığı dinledi. Tehlirian cinayeti cinnet anında işlediğinden suçlu bulunmadı, beraat etti. Almanya 100 yıl sonra kabul edeceği bu suçtan o günlerde korkmuş, sorumluluğun kendine de bulaşabileceği düşüncesi ile belki de siyasi bir karar vermişti.
Tehlirian aslında cinnet falan geçirmemiş, cinayeti soğukkanlılıkla işlemiş intikamla sarhoş olmuş bir tetikçiydi. Nemesis operasyonları ile bu listedeki 101 İttihatçının ve onlarla ortaklık yapan Ermenilerin de tetikçiler tarafından infaz edildiği söyleniyor.
Soykırımcı paşaları anmak başlı başına sorunlu, onların cinayetlerini detay vermeden üstü kapalı şekilde anmak da..
Cinayetlerinin nasıl gerçekleştiğini, davaların nasıl bittiğini öğrenmekten kaçarak anılıyor soykırımcılar.
Neden? Ermenileri katleden “kahramanların” Ermeniler tarafından öldürüldüğü gerçeği ile karşılaşmak milli tarih rüyasından hızla uyanmaya sebep olabilir diye mi korkuluyor?
Alin Ozinian: Türkiye-Ermenistan İş Geliştirme Konseyi Basın Sözcüsü, International Alert Kafkas Bölgesi Koordinatörü, Civilitas Vakfı Türkiye Bölümü Genel Sorumlusu olarak çalıştı. Merkezi Washington DC’de bulunan Amerikan Ermeni Asamblesi’nin Doğu ve Kafkas Uzmanı olarak çalışmalarına devam etti. Siyaset Bilimleri Fakültesi’nde doktora çalışmasını sürdüren Ozinian, uzun yıllar Türkiye-Ermenistan ilişkileri, Türkiye-Ermeni halkları uzlaşması başta olmak üzere farklı projelerde görev aldı, bölge ile ilgili bir çok rapora imza attı. “Türkiye’deki Kaçak Çalışan Ermenistanlı Kadınlar” çalışması AB’nin “Göçmen Çalışmaları” ödülüne layık görüldü.