Mühdan Sağlam
Tahıl Koridoru Anlaşması’nı Rusya askıya aldı, şimdi ne olacak?
Rusya, Türkiye, Ukrayna ve BM arasında yapılan Karadeniz Tahıl Koridoru (Karadeniz Tahıl İnisiyatifi) anlaşması Rusya’nın çekilmesiyle askıya alındı. Rusya tarafından yapılan açıklamada daha önce paylaşılan taleplerinin yerine getirilmesi halinde hızla anlaşmaya dönülebileceği ifade edildi. Ancak son aylarda gemi trafiğindeki düşüş de anlaşmanın geleceği konusunda soru işaretlerine neden oluyordu. Yeni durum yeni soruları getirdi.
Tahıl koridoru anlaşması neden önemli? Bugüne kadar kimler bu anlaşmadan nasıl faydalandı? Yoksul ülkeler için bu anlaşma avantaj sağladı mı? Rusya ne talep ediyor? Buradan tahıl taşıyan gemi sayısı neden düşüşe geçti? Anlaşmanın askıya alınması nasıl sonuçlara gebe? Bu yazıda değinilen sorulara yanıt arayacağız.
RUSYA NEDEN ANLAŞMADAN ÇEKİLDİ, NE İSTİYOR?
Geçtiğimiz yıl 22 Temmuz’da imzalanan protokolle kurulan Karadeniz Tahıl İnsirafi Orta Koordinasyon Merkezi, Türkiye, Rusya, Ukrayna ve BM’den yetkiler ve denetimcilerden oluşuyor. Koordinasyon Merkezi, Odesa, Chornomorsk, Yuzhny/Pvidennyi limanlarından yüklenen tahıl gemilerinin belirli kontrollerden sonra Karadeniz’de izleyeceği koridordan sonra İstanbul’dan geçmesini temel alıyor.
Rusya, anlaşma için masaya oturduğunda kendisine dönük bazı tarım yaptırımlarının hafifletilmesini talep etmişti. Ancak bunlar bu bir yıllık sürede gerçekleşmedi. Moskova, Mart ve Mayıs’ta anlaşmayı uzatırken bu taleplerini hatırlattı, ancak BM Genel Sekteri António Guterres çabalasa da bu talepler karşılık bulmadı ve Rusya sonunda anlaşmayı askıya aldı. Peki Rusya ne istiyor?
Moskova’nın konuya dönük talep ve itirazları üç madde altında toplanabilir. İlki, anlaşma özellikle yoksul ülkelere dönük olacaktı, insani yönü ön plana çıkarılmıştı. Ancak görülüyor ki giden tahılın yalnızca yüzde 2-3’ü yoksul ülkelere yollandı, buna güçlü bir karşı çıkış var. İkinci itiraz konusu Ukrayna bu tahıl ihracatından yaklaşık 700 milyon dolar kazanırken, Rusya’nın kazancının çok düşük kalması. Rusya’nın tahıl ihracatında düşüş yok, hatta artıyor, ancak Karadeniz’deki bu koridordan yeteri kadar faydalanmıyor. Rusya “benim imzamla savaştığım ülkeye 700 milyon dolar kazandırdım, yoksul ülkeler değil, zengin Batı bundan faydalandı, bana faydası da yok niye sürdüreyim” diyor.
Son itiraz Rusya’nın tarımsal ihracatı ve teçhizat talebine dönük. Bu başlık kendi içinde dört alt talebe yaslanıyor. Birincisi, gıda ürünü ve ihracatı yasak değil, ama Rusya’dan kalkan çoğu gemi sigorta yapamıyor, Akdeniz’de limanlara giremiyor, Rusya bunu düzeltin diyor. İkincisi, Rusya’nın tarım için makine ve yedek çarpa almasının önündeki engellerin kaldırılmasını içeriyor. Üçüncüsü Rusya Tarım bankasının SWIFT’e dönmesi için adım atılması. Son olarak Togliatti (Rusya) ile Odesa (Ukrayna) arasındaki amonyak boru hattının (gübre için önemli) yeninden işletime açılmasını istiyor. Batı ve ABD bu taleplere BM çabasına rağmen yanıt vermedi. Rusya bu talepler yerine getirilirse anlaşmaya “derhal döneriz” diyor. Peki Rusya haklı mı gerçekten buradan geçen tahılın büyük bir kısmı gelişmiş ülkelere mi gitti?
ÜST VE ORTA GELİR GRUPLARINDAKİ ÜLKELER PASTANIN YÜZDE 80’İNİ ALDI
Koordinasyon merkezinin verilerine göre, Ağustos 2022 ile Temmuz 2023 arasında Karadeniz’den 32,9 milyon tahıl taşındı. Söz konusu tahılın gittiği adresler daha dikkat çekici. Ukrayna tahılının yüzde 43’ü gelişmiş ülkelere giderken gelişmekte olan ülkelere yüzde 57’si gitti. Ancak ilk sıra yer alan ve 8 milyon ton tahıl alan Çin’in de gelişmekte olan ülkeler kategorisinde olduğunu hatırlatmak gerekiyor. Bölgesel dağılımına bakıldığında 33 milyon tonluk bu tahılın yüzde 46,2’si Asya Pasifik’e, yüzde 41,4’ü Avrupa’ya (Doğu Avrupa dahil) ve kalan yüzde 12,4’lük kısmın Afrika kıtasına gittiği görülüyor.
Kıtlıkla mücadeleden Yemen, Somali, Etiyopya gibi ülkelerin arasında olduğu düşük gelir grubuna toplam 725 bin ton tahıl giderken Çin’e 8 milyon, İspanya’ya 6 milyon, Türkiye’ye (daha çok buğday) 3,2 milyon ve İtalya’ya 2,2 milyon ton tahıl gitti. Anlaşma öncesinde ortaya atılan “bazı ülkelerde kıtlık var, tahıl gitmezse ölümler artacak” argümanı çürütüyor, zira en fazla alımı yapanlar zengin ülkeler.
Gelir gruplarına göre Ukrayna tahılını alan adresler Dünya Bankası gelir kategorisine göre sınıflandırılabiliyor. Buna göre yaklaşık bir yılda buradan yola çıkan tahılın 14,3 milyon tonu (yüzde 43,6) aralarında AB ülkelerinin (Almanya, İspanya, Fransa, İtalya…vb) üst gelir grubundaki ülkelerine gitti. Çin, Türkiye gibi ülkelerin arasında olduğu üst orta gelir grubu 12 milyon ton (yüzde 36), alt orta gelir grubu yüzde 17 pay alırken, ağırlıklı olarak kıtlıkla yaşayan ülkelerin yer aldığı düşük gelir grubu anlaşmadan yalnızda yüzde 2,5’lik bir pay aldı. Örneğin kıtlıkla boğuşan Yemen’e yalnızca 151 bin ton tahıl giderken, gelişmiş ülkeler kategorisinde olan İspanya’ya 6 milyon ton gitti.
BM Dünya Gıda Programı (WFP) savaştan önce stoklarının yarısını Ukrayna’dan gelen tahılla dolduruyordu. WFP, anlaşma yürürlüğe girdikten sonra 725 bin ton tahıl sevkiyatı yaptı. Bunun 263 bin tonu Etiyopya’ya, 151 bini Yemen’e, 131 bini Afganistan’a, 100 bin tonu Türkiye’ye giderken son sırada yer alan Cibuti’ye bin ton tahıl gönderildi.
NAKLİYE ŞİRKETLERİ RİSKLİ BULUYOR: GEMİ SAYISI YÜZDE 75 AZALDI
Anlaşmanın yürürlüğe girmesinin ardından pek çok nakliye firması gemilerle buradan dünyaya tahıl taşımaya başladı. Karadeniz Tahıl İnisiyatifi’nin verileri incelendiğinde gemi sayısında dramatik bir düşüş var. Şöyle ki, Ağustos 2022-15 Temmuz 2023 arasında buradan binin üzerinde gemi geçti. Ancak temmuz ayında düşüş hızlandı. Ekim 2022’de toplam 4,2 milyon ton ürün taşınırken bu miktar mayısta 1,4, Haziran’da 2,1 ton oldu, temmuzdaysa adeta çakılarak 200 bin tona kadar geriledi. Peki neden?
Elbette temmuzdaki düşüşte anlaşmadan Rusya’nın çekileceğine dönük beklenti etkili oldu, ancak veriler bu ay dışında da nakliyede gerileme olduğunu gösteriyor. Buna neden olan iki temel faktör var. İlk olarak nakliye şirketleri koridorun yeteri kadar güvenli olduğunu düşünmüyor. Risk analizi, yapılan sigortanın maliyetinin katlanmasına neden oluyor. Özellikle Rusya’nın çekilmesi sonrası da gemilere dönük saldırı, sabotaj riski artacağı için nakliye tamamen durma noktasına gelebilir.
Nakliye şirketlerinin Karadeniz koridoru konusunda çekingen davranmasının ikinci nedeni, gemiye yük yüklenmesinden İstanbul’a varana kadar geçen sürenin fazla olması. Gemiler limanlardan hızla yükü almak istiyor, ancak gerekli kontrollerin yapılması ve ortak denetimin gerçeklemesi zaman alıyor. Kurallar tavizsiz uygulanıyor. Buysa geminin yavaş seyretmesine neden oluyor, süre uzadıkça personel giderinden yakıta masraf artırıyor. Dahası bekleme süresi arttıkça riskli bölgede daha fazla zaman geçirildiği için sigorta maliyeti yine tırmanıyor.
Durum kısaca böyle özetlenebilir, bu noktada yanıtlanması gereken “şimdi ne olacak?” sorusu var.
İlk olarak bir yıldır karşılanmayan Rusya taleplerinin bir anda karşılanması güç. Dahası Rusya tahıl ihracat verileri bir gerileme içinde değil, bu durum Rusya’nın yaptırımları esnetmek için bu adımı attığını düşündürüyor olmalı ki talepleri yerine getireceğiz açıklaması gelmiyor.
İkincisi, “Rusya olmadan Ukrayna ve Türkiye tek başına bu koridoru BM ile beraber devam ettirebilir mi?" sorusu yanıt arıyor. Unutulmamalı ki Karadeniz savaşın bir alanı, Rusya kendisine rağmen bu ticaret sürerse aksaması için girişimde bulunacaktır. Zaten savaş nedeniyle artan sigorta, gemicilik maliyeti bu noktada daha da yükselecek ve nakliye firmaları geri çekilecektir. Ukrayna, Karadeniz üstünden değil de alternatif bir rotada ihracat yapabilir, ancak bu da gidecek güzergahları kısıtlayacaktır. Özellikle kıtlıkla mücadele eden ülkeler bu durumun en büyük mağdurları olurken Türkiye’nin Ukrayna savaşındaki etkin arabulucu olma gayreti aşınacak. Son olarak bu durumun yarattığı belirsizlik pazartesi buğday fiyatlarında yüzde 3’lük artışla kendini gösterdi, belirsizlik arttıkça gıda fiyatlarında artış ve istikrarsızlık sürecek.
Mühdan Sağlam: Doktorasını Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda “Rusya Federasyonu’nun ve Rus Dış Politikasının Dönüşümünde Enerjinin Rolü” başlıklı teziyle 2021’de tamamladı. 2014-2017 arasında AA Energy Terminal’de enerji analistliği yaptı. 2018-2021 arasında Gazete Duvar’da dış politika/ekonomi, enerji analisti ve köşe yazarı olarak çalıştı. Enerji şirketleri devlet ilişkisi, Rusya enerji politikası, enerji ekonomi politiği, ekonomi politik temel ilgi alanıdır. Bu alanda pek çok makalesi, uluslararası yayını vardır. 7 Şubat 2017’de çıkan 286 KHK ile Barış için Akademisyenler: Bu Suça Ortak Olmayacağız isimli bildiriyi imzaladığı için üniversitedeki görevinden ihraç edilmiştir. Gazprom Rusya’sı: Rusya’da Devletin Dönüşümü isimli kitabın yazarıdır.