Tahterevalli

Tek Adam Rejimi TBMM’yi tasfiye ettikten sonra tahterevalliye benzedi. Ama tek başına oynadığı için sürekli yukarıda kalıyor oyları indikçe de baskılar yükseliyor.

Küçük çocukların sevdikleri iki kişilik bir oyundur, malum. Sıra ve denge esastır. Çocuklardan biri aşağıdaysa öteki yukarıdadır ve bunun tersidir.

Tek Adam Rejimi 2017’de TBMM’yi fiilen tasfiye ettikten sonra biraz buna benzedi. Şu önemli farkla ki, tek başına oynadığı için hem sürekli yukarıda kalıyor hem de oyları indikçe yaptığı baskılar yükseliyor. Karşılığında, yaptığı baskılar yükseldikçe oylarının inmesi hızlanıyor. Biraz aşağıda yüzdeleri vereceğim.

***

Aslında tek seçenek, dibe vurdukça baskıları artırmak değildi. Rejim, baktı ki kötüye gidiyor, baskıyı derece derece azaltmaya ve anketlerde sürekli yükselen karşıtlarını sakinleştirmeye giderek kendini toparlayabilirdi. İnişli-çıkışlı da olsa Türkiye’nin yüz yıldır yaşadığı siyasal sürecin ana doğrultusuna da uygun olurdu bu.

Ama gidemiyor. Tek Adam her şeyi tamamen göstermelik bir "kabine" toplantısı yapıp hallediyor. Hatta onu bile canı istemezse toplamıyor. Artık bu organın işlevsizliğini gizlemek için toplantı yapmak gibi bir şekil şartını yerine getirmeye bile ihtiyaç duymuyor .  

Neden? Hem Tek Adam’ın "fıtrat"ından, hem de 17-25 Aralık tapelerinin üstüne binen ve her geçen gün doğruluğu ortaya çıkan Sedat Peker iddialarının günün birinde Adliye önüne intikal edeceği ürpertisinden.

Daha önce de yazdım, sahip değişir ve meşhur deyimle "At, sahibine göre kişner" gerçekleşir.

Son doğal felaketler sadece hızlandırıcı oldu.

***

Ben eskiden yaz aylarında zevkle sırf Bodrum yazardım, insanlar da severdi. Hatta bunları çok basan iki ayrı kitap bile yapmıştım. Kısa isimleriyle, Dalavera ve Enişte.

Ama artık yazamıyorum. Sokaklarda dolaşırken matrak şeyler yine aynen var ama onları gözüm görüyor, elim yazamıyor. Memleketin durumuyla dalga geçmek gibi olur hissi geliyor.  

Memleketin vaziyeti deyince ana kategoriler: 1) Ekonomi. 2) İç siyaset. 3) Dış politika. Bu üç konuda sadece son 1 haftadan bikaç satır vereyim, sonunda da iki satırlık, fazla değil iki satırlık bi sonuçla bağlarız.

***

1) Ekonomi. Somali’ye 30 milyon dolarlık hibe kararından sonra yeni hibe: 22 zırhlı personel taşıyıcı.

2004-2020 arasında Afganistan’a yapılan yardım: 1,1 milyar dolar. 2021 ve 2022 için öngörülen: 75 milyon dolar.

Son olarak İngiltere Türkiye’yi yine kırmızı ülke ilan etti. Yani Türkiye’den adaya geleceklerin 10 gün boyunca, ev yerine havalimanına yakın bir otelde 2.285 Sterlin (yaklaşık 27.500 TL) ödeyerek karantinada kalmaları gerekiyor. Sebebi: Son 3 yılda 4 başkanı değiştirilen TÜİK’in yayınlarını "resmî verilerin şeffaf şekilde paylaşılmaması" nedeniyle güvenilir bulmadı İngiltere.

Ve böyle bir süreçte CB ve AKP Gn. Bşk. Erdoğan hâlâ kendini ve kamuoyunu ikna etmeye çabalıyor: "Ağustos kırılma noktası; faizlerde düşüşe geçiyoruz".          

***

2) İç politika. İşçiden ve kepenk kapayan esnaftan sonra köylüyle de sürekli takışıyor Rejim. Orman köylüleri bitmeden, elektrikleri kesildiği için "AKP istifa" sloganı atan 18 çiftçi Şanlıurfa’da gözaltına alındı. Bu arada, yargı kararıyla kamuya girenler bakan oluruyla ihraç edilmeye başlandı.

Ve böyle bir süreçte Bakan S. Soylu hâlâ kendini ve kamuoyunu ikna etmeye çabalıyor: "Afet sonrası milletimize en ufak bir mahcubiyet yaşamadık. Kimse 'Nerede bu devlet' demedi".

RTÜK, "sürekli olarak yangınları göstermeyin" talimatına uymadıkları gerekçesiyle KRT, Fox TV, Haber Türk, Halk TV ve TELE 1’e ceza yağdırdı.

Yangın derken: 5 Ağustos’ta yazmıştım: "Dersim’de orman, devletimizin istediği bişey değildir". Buyurun: "Şırnak’ta orman yangını devam ediyor, asker müdahaleye izin vermiyor" (https://artigercek.com/haberler/sirnak-ta-orman-yangini-devam-ediyor-asker-mudahaleye-izin-vermiyor).   

Yine yangın derken: Yangınlardan "teröristler" sorumlu tutuluyor. Fakat tek bir teröristin yakalanamamış olmasına karşılık, Ahval’de yazan arkadaşım M. Tiğrek ilginç bir nokta yakalamış. Diyor ki, "İyi de, 300 civarında yangın çıktı. Türkiye’de kalan terörist sayısından fazla. Daha bir iki ay önce Süleyman Soylu, Türkiye'de var olan terörist sayısının 240'a düştüğünü söylemişti". Baktım, Soylu bunu geçen 24 Haziran’da söylemiş.

***

3) Dış politika. Bu konuda Mülkiye’den kürsü yoldaşım ve KHK’yle atılmış arkadaşım Prof. İlhan Uzgel’in Duvar’da çıkan "Yeni Osmanlıcılığın Sonbaharı" başlıklı dört dörtlük yazısı yetecek ve artacaktır. Ama şunları da duymak isteyebilirsiniz:

D. Bahçeli’nin, Taliban’ın Afganistan’ı silip süpürmesinden sonra, "Askerî unsurlarımızın Afganistan’ı terki düşünülmeyecektir" demesini.

Ve Rejim’in iki sağlam destekçisinden gelen şu incileri:

Ayasofya Camii eski başimamı M. Boynukalın’dan, "Taliban işgale karşı duran bir milli mücadele hareketidir" . Ve eski Maocu D. Perinçek’ten: "Taliban, M. Kemal Paşa'nın Türkiye'de yaptığı gibi Afganistan'ın Kurtuluş Savaşını başardı".

***

Üç ana kategoride bizzat çıkardığı çatışmaların sertleştirdiği Rejim, ortam daha da berbatlaşmadan erken seçime gidebilir. Bunun için de tek başına oynadığı tahterevallide sürekli üstte kalabilmek için kimi "tedbir"leri şimdiden alıyor olabilir.

Mesela YÖK, birdenbire vahiy gelmiş olacak, Dicle Üniversitesi yönetmeliğini değiştirdi; artık tezler Kürtçe yazılabilecek. Sonra, Bahçeli istedi, Erdoğan üniversiteye giriş puanlarını düşürdü.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın sansürleri yetmemiş ki, Erdoğan’ın talimatıyla "Yalan haber yayan ve yapanların" 1 yıldan 5 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını sağlayacak bir "Sosyal Medya Başkanlığı" kuruluyor.

Bu arada, Prof. Yaman Akdeniz ile Ozan Güven’in hazırladığı İfade Özgürlüğü Derneği raporu açıklanıyor: 2020'de tam 58.809 web sitesi erişime engellenmiş. Son 14 yıl için bu sayı 467.011. Pes.

***

Yukarıda, "anketlerde sürekli yükselen karşıtlar"dan bahsettim. Adını koyalım: Erdoğan son ankette Mansur Yavaş’tan 15 puan, Ekrem İmamoğlu’ndan 18 puan geride kaldı.

Tabii, Anayasa’ya rağmen üçüncü defa seçime girebilirse. Burada herhalde, parlamenter sistemi kaldırıp yerine başkanlık sistemini getiren 2017 Referandumunda mühürsüz oyları da geçerli sayan Yüksek Seçim Kurulu’na güveniyor olmalı. Fakat cumhurbaşkanlığı oylamasının ikinci tura kalacağı muhakkak gibi ve bu turda Kürt seçmenin Erdoğan’ın karşısındakine oy vereceği kesinleşti.   

CB Erdoğan’ın görev yapma tarzını onaylayanlar %26,9, onaylamayanlar %51,8.

Bu Pazar seçim olsa Cumhur ittifakının oyu % 38,6, Millet ittifakınınki %42.

***

Tahterevallinin bir özelliği daha vardır. Devamlı yukarıda kalan ve üstelik karşısında hiçbir dengeleyici bulunmayan küçük çocuk yorulup o yükseklikten düşerse bi tarafını kırabilir. 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Baskın Oran Arşivi