Doğan Özgüden

Doğan Özgüden

Tarihi sosyalistler mahallesinde despot naraları

Bir yandan Sosyalist Parti'nin önlenemez çöküşü öte yandan Tayyip'in Almanya seçimlerine müdahaleleri nedeniyle Belçika'nın T.C. vatandaşı seçilmişlerini oldukça zor günler bekliyor

Geçen pazartesi günü Türkiye’de Bianet’te, Avrupa’da da İnfo-Türk,  Avrupaforum ve Avrupasürgünleri’nde yayınlanan "Kızılcıklar oldu mu? Olacak mı?" başlıklı yazımda sosyalist hareketin Türkiye’de kızılcıklar gibi meyve vermeye her hazırlanışında nasıl darbe yediğini anımsatarak sormuştum:

"İslamcı faşizmin büyük bir azgınlıkla Türkiye'nin üstüne çöreklendiği bu karanlık dönemde solun baharı ne zamana?"

Soru aslında sadece Türkiye ile de sınırlı değildi. Son onyıllarda asla devlet terörüne maruz kalmadıkları halde ciddi bir çöküş sürecine girmiş olan Belçika ve Fransa sosyalist partileriyle de ilgiliydi...

Dün despot Erdoğan’ın "Komünistler, sol görüşlüler vatansever değildir" fetvaları bilgisayar ekranına düşünce dayanamayıp kendimi sokağa attım… Artık Voltaire Caddesi’yle ya da Josaphat Parkı’yla yetinemezdim. Bacaklarımı zorlayarak soluğu hayli uzaktaki Jean Jaures Caddesi’nde aldım.

Savaşa karşı çıktığı için hain bir kurşunla katledilen L’Humanité Gazetesi’nin kurucusu Jean Jaures… Enternasyonalizm ile yurtseverliği mükemmel bağdaştıran büyük düşün adamı… Fransa’da hem sosyalist hareketin, hem de mesleğimin önemli bir dönemine damga vurmuş olan Jaures’in adını taşıyan caddeyi bir süre arşınladıktan sonra onu kesen Anatole France Caddesi’ne, ardından da biraz aşağıda Schaerbeek Garı’na uzanan Emile Zola Caddesi’ne daldım.

Kafamda binbir soru…

ABD emperyalizminin Ortadoğu’daki devrimci uyanışa karşı petrol paralarıyla finanse ettiği Suudi gericiliğinin Türkiye’deki kolu ümmetçilerin yetiştirmesi Recep Tayyip Erdoğan… 6. Filo’ya karşı çıktıkları için 1969 Kanlı Pazarı’nda devrimci işçi ve öğrencilere saldırarak ABD emperyalizmini savunanlar mı vatansever?

Senin ataların büyük ozanımız Nazım Hikmet’e de "vatan haini" diye saldırmamış mıydı?.

Ne diyordu sürgünden verdiği yanıtta Nazım Hikmet?

vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.

Ya Fransa’da ülkelerinin onurunu, halklarının hak ve özgürlüklerini canları bahasına savunan sosyalist Jean Jaures’ler, Anatole France’lar, Emile Zola’lar da mı vatan hainleriydi?

Ve bir soru daha takılıyor kafama:

Bugün Türk ve Faslı göçmenlerin yoğun bulunduğu ve belediye yönetiminde etkin oldukları Schaerbeek Belediyesi sol düşüncenin bu üç büyük savunucusunu, Jaures, France ve Zola’yı, bundan 111 yıl önce adlarını caddelere vererek neden onurlandırmıştı?

Çünkü o yıllarda Brüksel’in bu ikinci büyük belediyesi Sosyalist Parti’nin öncülü olan Belçika İşçi Partisi (POB)’nin yönetimindeydi. Yine o dönemdedir ki 1915 Ermeni Soykırımı’nın protesto edildiği beldelerden biriydi Schaerbeek.

Bugün ise Schaerbeek Belediye Meclisi’nin 48 üyesinden 12’si aynızamanda TC vatandaşı olup büyük kesimi Türkiye’de islamcı faşizmi kuran Tayyip’in alkışçısıdır ve Ermeni soykırımının inkarcısıdır… Öyle ki, bundan önceki dönemde Meclis’in Türk üyelerinden biri 2009’da Türk’lerin Ermeni’leri değil, Ermeni’lerin Türk’leri katlettiğini savlayan Fransızca bir kitap yazarak yüm Belçika siyasal kurumlarına dağıtacak kadar işi ileri götürmüştü.

Evet şimdilerde bu belediyede de, tıpkı 29 Belediye Meclisi üyesinden 8’inin TC vatandaşı olduğu Saint-Josse Belediyesi’ndeki gibi, TC Devleti’nin lobisi tam anlamıyla etkindir. Tayyip’in tüm yönlendirmelerine "emrin olur" çekerler… Üstelik Schaerbeek Belediye Meclisi’nde 12 Türk üyeden 5’i Belçika Sosyalist Partisi’nin üyesidir, tıpkı Saint-Josse’ta 8 Türk üyeden Belediye Başkanı Emir Kır da dahil 5 üyenin Sosyalist Parti üyesi olması gibi…

Ne ki 2018 belediye seçimleri yaklaşırken bu TC vatandaşı seçilmişler, özellikle de Sosyalist Parti üyesi olanlar,  iki yanlı bir panik halindedir. 

Tıpkı Jean Jaures’in Fransa’sında olduğu gibi Belçika’da da Sosyalist Parti’yi, bir yandan bulaştığı yüz kızartıcı yolsuzluklar, öte yandan radikal solcu Belçika İşçi Partisi (PTB)’nin ciddi boyutlara ulaşan rekabeti nedeniyle büyük bir seçim hezimeti beklemekte… Sosyalist olmadıkları halde bugüne değin SP listelerinden tercih oylarıyla seçilmiş olanların çoğu, bu kez TC vatandaşı seçmenlerin oylarını alsalar dahi, bu partinin genel oy kaybı nedeniyle, yeniden seçilememenin telaşındalar.

Daha da vahimi, son referandumda dörtte üçü Tayyip’in anayasasına "evet" diyen TC vatandaşı seçmenlerin tutumu tüm Belçika siyasal partilerini şimdiden kara kara düşündürmekte… Hele Almanya seçimleri öncesinde bu ülkenin iç işlerine alenen burnunu sokarak Türk kökenli seçmenlere açıkça direktifler vermeye kalkışan Tayyip’in gelecek yılki Belçika Belediye seçimlerinde de, doğrudan olmasa bile, bu ülkedeki uç beyleri aracılığıyla benzer yönlendirmeler yapacağında kuşku yok.

Tayyip’in despot naraları Brüksel’in tarihsel sosyalistler mahallesini şimdiden tehdit ediyor…

Özetle bir yandan SP’nin önlenemez çöküşü, öte yandan Tayyip’in kolay hazmedilemez müdahaleleri nedeniyle iki belediyenin TC vatandaşı seçilmişlerini oldukça zor günler bekliyor.

Bekleyedursun… Ben yüz yıl önce üç enternasyonalci sosyalistin adıyla onurlandırılan sokaklarda turumu tamamlayıp yine Voltaire Caddesi üzerinden bilgisayarımın başına dönüyorum.

Yurtsever, sosyalist ve enternasyonalist Nazim Hikmet, Jean Jaures, Anatole France, Emile Zola’larla aynı safta olmanın gururu ve onuruyla…

 

[email protected]

http://www.info-turk.be

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Doğan Özgüden Arşivi