Tek adam rejimi insanları öldürüyor

Kendi çıkarlarını kamu çıkarının üstüne koyunca bir rejim, duyarsızlığı, beceriksizliği ve nihayet cinayetleri bilinmesin diye basın özgürlüğünü de tedavülden kaldırınca, ölüyor insanlar.

İngiliz The Guardian gazetesinin, global medyanın diğer organlarına kıyasla, habercilik açısından bazı avantajları var. En önemlisi ticari, ekonomik, kişisel çıkarlarını savunmak zorunda kalabileceği bir patronu yok. Guardian’ın sahibi bir Vakıf. Bu gazete yayına başladığı 1821’den bu yana liberal-sol bir yayın çizgisini benimsemiş durumda. Son yıllarda yürüttüğü geniş çaplı kampanyalarla dünya çapında 1 milyonu aşkın okurun mali desteğini kazandı. İyi habercilik yapıyorlar. Birleşik Krallık için yayınladığı edisyonun yanı sıra, Avrupa, ABD/Kanada ve Avustralya’da da büyük ölçüde farklı içerikler üreten, ayrı yazı işleri kadrosuna sahip toplam 4 edisyon yayınlıyor.

Benim izleyebildiğim kadarıyla Çin’deki coronavirüs salgınını şimdiye kadar en iyi, en ayrıntılı, en derin ve en önemlisi doğru bir siyasi perspektiften The Guardian izledi ve aktardı. Çünkü Guardian, kamu çıkarını -bu vakada kamu sağlığını- herşeyin üstünde tutan bir yayın çizgisine sahip. İnsan, insan sağlığı, özgürlük Guardian için olmazsa olmaz, kesinlikle vazgeçilemez değerler.

İngilizce bilenler için linklerini verdiğim 10 haber bu yaklaşımın somut, net kanıtları. Bu gazetenin, İngiltere dışında Avrupa’da, ABD/Kanada’da ve galiba en mühimi Çin’le her alanda yoğun ilişkileri olan Avustralya’da yaygın ve güçlü bir haber ağı olması, Guardian’ın coronavirüs haberlerinin zengin, derin kısaca genellikle doğru olmasını sağlıyor. Guardian’ın Pekin bürosunun kalitesinin yanı sıra haber ve yorumlarında kaynak olarak kullanabildiği Çin uzmanı ve sağlık eksperlerinin sayısı ve kalitesi de haberi değerli kılıyor.

Söz konusu 10 haberin başlıklarını çevireyim:

1) Çin devlet medyası, Başkanın olumlu tondaki konuşmalarının ardından coronavirüs haberlerini azaltmaya başladı (24 Ocak)

2) Coronavirüs salgını Çin’de yurttaşların hükümete olan güvenini sarstı (24 Ocak)

3) Çin’in coronavirüse tepkisi gizlilik tutkusuyla malul (5 Şubat)

4) Sözünü sakınmayan akademisyen, Çin’de yaygınlaşan coronavirüs felaketi konusunda Başkanı suçluyor (11 Şubat)

5) Çin’de coronavirüs için inşa edilen hastanelerin boş olması ülkedeki gizli sistem hakkında neleri açığa vuruyor (12 Şubat)

6) Coronavirüs salgını: ABD’nin üst düzey bir yetkilisi Çin’i şeffaf olmamakla suçladı (14 Şubat)

7) Coronavirüs: Ölü sayısının ve yeni vakaların ortaya çıkmasının ardından Çin, bölgesel yöneticileri görevden aldı (14 Şubat)

8) 3) Çin’de 1700’den fazla sağlık çalışanı koronavirüs enfeksiyonu kaptı (14 Şubat)

9) Başkanı eleştiren profesörün, ev hapsine konduktan sonra İnternet’i kesildi: ‘’Bu belki de yazabildiğim son yazı’’(15 Şubat)

10) Wuhanlı bir ailenin coronavirüs karantinasındaki öyküsü, salgına yakalanması ve trajedisi (15 Şubat)

Bu haberlerden öğrendiklerimizi özetleyelim:

  1. Yönetim, 2019'un Aralık ayında ortaya çıkan salgını önce gizledi. Konu saklanamaz hale gelince sert ama yanlış tedbirler aldı.
  2. Bu ilk dönemde salgının merkezi olan Wuhan’dan insanların ayrılmasına izin veren yönetim, salgının diğer bölgelere yayılmasına hizmet etmiş oldu.
  3. Pekin, salgın konusunda ilk uyarıyı yapan doktoru, yalan haber yaymak ve panik yaratmakla suçlayıp hakkında soruşturma başlattı. Bu doktor da bir süre sonra coronavirüsü kapmış olduğu için öldü.
  4. Halkta panik yaratmamak adına, ama aslında yönetimin beceriksizliğini faş etmemek ve uzman eksikliğinin ortaya çıkmasını gizlemek amacıyla yönetim, elindeki olağanüstü büyük medya olanaklarına rağmen, uzun süre salgını manşetten ve ayrıntılı bir şekilde vermedi. 
  5. Komünist Parti, kamu sağlığını değil kendi prestijini ön plana koyarak, bu dönemde, sadece ‘’Yeneceğiz, yok edeceğiz, Yaşasın Partimiz, Yaşasın Başkanımız…’’ gibi boş sloganlarla salgının  vahametini gizledi.
  6. Yönetim, başta Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) olmak üzere, komşu ülkelere, dünya bilim çevrelerine, salgının yayılmasını önlemek için gerekli bilgileri vermedi. Vermek zorunda kaldığında da rakamları küçülttü, ayrıntıları gizledi. 
  7. Yönetim, geç de olsa bir DSÖ heyetini Pekin'de ağırladı. Ne var ki, yönetim DSÖ'nün talep ettiği ayrıntılı teknik bilgileri hala vermiyor.
  8. Pekin, bu durumlarda, küçük yerel sahra hastaneleri kurmaktansa, çok kısa bir süre içinde Wuhan'da iki büyük hastane kurdu. Gösteriş! Ne var ki bu iki büyük hastanede ne gerekli altyapı ne de yeterli doktor vardı.
  9. Pekin, Ocak sonunda, salgın konusunda kriterleri değiştirerek, virüsü kapmış olsa bile, hastalık belirtisi göstermeyen yurttaşlarını hastadan saymayarak, istatistiklerdeki  hasta sayısını düşük göstermeye başladı. Bu kişilerden bazıları evlerinde ya da yolda yürürken pat diye düştü ve öldü.
  10. Başkan Xi,  salgın konusunda uzun süre sessiz kaldı ama sonunda olağanüstü güvenlik ve sağlık önlemleri altında, Wuhan'a gitti. TV'lerden naklen yayınlanan bu yaklaşık 20 dakikalık ziyaret sıradan bir show'un ötesine geçmedi. 

Karantina altındaki Wuhan kentinden gelen görüntüler ise korkunç. Sokaklarda silahlı görevliler kaçan insanları kovalıyor, yakaladıklarını zorla minibüslere bindiriyor. Bağrışmalar, çağrışmalar...

Coronavirüs salgını, sadece Çin açısından değil genel olarak dünya kamuoyu açısından da Hongkong'daki demokratik protestolar ve Uygurlara yönelik baskıların bir ölçüde unutulmasına neden oldu.

Coronavirüs, Çin ve Güneydoğu Asya dışında, kadim sarı ırk karşıtı ırkçılılığı hortlatması açısından da  olumsuz bir işlev gördü. Batı'da, çekik gözlü her insan sanki otomatik ve doğal olarak Çinli ve daha da vahimi coronavirüs kapmış hasta muamelesi görebiliyor.

Çin yönetimi, coronavirüsünün, Başkan Xi'nin, Komünist Partisinin ve genel olarak Çin'in prestijini düşürmek amacıyla yabancılar/dış dünya tarafından düzenlenmiş bir global komplo olduğu kanısına varmış gibi davranıyor. Ülkede düşünce, ifade, basın özgürlüğü olmadığı için bütün bilgi ve haberler, tek elden, Komünist Parti yönetimi tarafından süzüldükten, ayıklandıktan sonra yani sansürden geçtikten sonra veriliyor. Dolayısıyla da sadece Parti'nin çıkarına uygun haber ve bilgiler dağıtılıyor, insan canını, kamu sağlığını ilgilendiren bilgi ve haberler değil.

Salgın nedeniyle bugüne kadar büyük çoğunluğu Çin'de olmak üzere yaklaşık 2 bin kişi hayatını kaybederken, yaklaşık 70 bin kişi de virüsü kapmış durumda. Gerekli tedbirler alınmazsa bu sayıların artmasında korkuluyor.

Bir Tek Adam (Xi), bir iktidar ideolojisi uğruna, yarrab ne güneşler batıyor! 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ragıp Duran Arşivi