Metin Yeğin
Tek başına kurtulmak
Ülkede, insanlar arasında yürürken, kesif bir sis bulutu içinde ilerliyor gibiyiz. İşin kötüsü bu sis yanıltıcı da olsa beyazımsı filan da değil, kapkara bir karamsarlık, peş peşe, yan yana ama birbirinden çok uzak asık suratların üstünü örten. Bu kadar umutsuz bir dönem ben hatırlamıyorum. Sadece bu ülkede değil, hiçbir yerde hatırlamıyorum. Kiminle konuşsam hangi ülkeye gidebileceğini ya da nasıl gidebileceğini soruyor. Halbuki bu şehir-karamsarlık arkasından gelecek…
Geçmişin cakalı şiarı; ‘Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz’ sözünü söyleyenler sanki biz değilmişiz gibi ya da kendimiz dahil, herkesi kandırmışız gibi, tek bacağımız üstünde seke seke asılmaya gidiyoruz peş peşe, her koyun gibi bacaklarımızdan.
Halbuki birlikte hareket etmekten, her zamankinden daha da fazla kolektif bir şeyler inşa etmekten başka çaremiz yok. Bunu karamsarlığı biraz dağıtmak için filan söylemiyorum. Tam aksine Max Horkheimer’in şu şekilde tanımladığı şeye dikkat çekmek istiyorum; ‘Toplumdan mutlak olarak kopmuş birey her zaman bir yanılsamaydı. Bağımsızlık, özgürlük tutkusu, halden anlamak ve adalet duygusu gibi en beğendiğimiz insani özellikler bireysel olduğu kadar toplumsal özelliklerdir. Gelişmiş birey, gelişmiş bir toplumun ürünüdür. Bireyin kurtuluşu, toplumdan kurtuluş değil, toplumun atomlaşmasından kurtuluştur –doruk noktasını kolektifleştirme ve kitle kültürü dönemlerinde çıkabilen bir atomlaşma.’
İşte bu atomlaşmayı parçalamaktan başka çaremiz yok, yine Adorno ile birlikte yazdıkları gibi Horkheimer’a gönderme yaparsak; ’Devrimci bir durumda yaşamıyoruz ve işin aslı, durum her zamankinden daha kötü. Asıl dehşet bu işte. İlk defa, artık daha iyisini tahayyül edemediğimiz bir dünyada yaşıyoruz.... Politikanın doğru olanı yerine getirmekten daha önce hiç olmadığı kadar uzak olduğu an, aynı zamanda politikanın artık güncel olmadığı andır.’
Bu nedenle bugün politikanın güncel hali yukarılarda egemenlerin ne yaptıkları, gerçek ya da hayali komploları değil bizim konumuz. Bu karamsarlığı dağıtmanın tek bir yolu var, en yakınımızdan başlayarak ispanyolco’da ‘Companireismo’ denilen bir yoldaşlık ilişkisini tekrar hayata geçirmek, bizi sürükledikleri yerlerde, tek olmadığımızı yeniden hatırlamak bu.
Yoksa isteseniz bile kurtulamayacaksınız tek başınıza…
Metin Yeğin: Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; Gazeteduvar, dünyada, Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti.