Deniz Derinsu
Transferi uzakta aramamak…
Sezon başladı mı, her taraftar eksiği gediği tamamlanmış, ideal düzenine kavuşmuş olarak takımını izlemek ister. Hele de Avrupa sınavları başladıysa, mazeretin kabul edilmediği döneme gelinmiş demektir…
Liginde ilk haftayı galibiyetle geçen Fenerbahçe, Avrupa macerasına da Helsinki karşısında başladı…
Ancak karşılaşma öncesi o kadar soru işareti vardı ki… Gelenler, özellikle santrafor, gelmediği gibi yaprak dökümüyle gidenler birbirini izliyor. Ve daha çok ismin yolcu olduğu söyleniyor. Üzerine bir de sakatlıklar eklenince sancılı başladı Sarı Lacivertliler…
Bu noktada Fenerbahçe suçlu mu? Evet, kısmen suçlu. Hele 3 yılda plansız alınan onca ismi boşaltamayacak noktaya gelindiği düşünülürse, hata var…
Ancak futbolda transfer sezonu bu kadar uzun olmalı mı? Bu da tartışılır… Neymiş, örneğin Sorloth… Efendim, transferin son gününe kadar beklenecekmiş, rakam düşerse alma ihtimali varmış. Olmazsa son anda kimin çakılacağı yanı sıra, önemli sınavlar eksik kadrolarla veriliyor.
İndirilsin transfer süresi 3 haftaya, herkes kadrosunu kursun, yarış başlasın! Futbolcusu, yöneticisi tatilini de yapsın, stresini de atsın. Sezon başladı mı hocalara hedef kadro verilmiş olsun!
Mantığıma uyan bu… Neyse…
Bu soru işaretleriyle Helsinki maçı için uzun ara sonrası Kadıköy’e adım attım. Maçları özlemişim ama esas görsel, ‘tribünler’ daha çok özlenmiş… Öyle ya da böyle, o taraftarın sesi olmadıkça futbol hep ‘mahsun’ kalıyor…
Dilerim böyle bir ayrılık tekrardan yaşanmaz… Gerçi tribünler beklendiği kadar dolu gözükmedi ama hiç yoktan çok daha iyiydi ortam…
Sahaya 2’si kaleci 6 yedekle çıktı Fenerbahçe. Gerisini siz düşünün…
İlk yarı eldeki yıldızların hamlesini beklemekle geçti. Mesut kıpırdamadı. İrfan nadir pozisyonları harcadı. Yan paslar, boşa döndürülen toplar derken sıkıcı bir devre geride kaldı. Tek konuşulan penaltı olarak gözüken pozisyon oldu…
Karşılaşmaya damga, sakatlıklar sonrası giren gençlerle geldi…
Muhammed, dakikalarca başkalarından beklenen vuruşla golü getirdi. Sonrasında da pırıl pırıl bir oyun sergiledi…
Koşan, pres yapıp top kazanan gençler tribünleri keyiflendirdi. Öne geçilmesine rağmen baskıyı sürdüren Fenerbahçe, uzun aradan sonra gelen taraftarlarını mutlu etti…
Bu tablodan alınması gereken, ama yıllardır alınmayan bir ders var. Evet, transfer çok önemli ama alttan gelecek isimlerin, gençlerin bir takıma katacakları yadsınmamalı…
Pereira bu sentezi kurgularsa güzel şeyler olur… ‘Gençbahçe’ herkesçe daha çok sevilir, sabır gösterilir…
Sorun bir mevkide birinin alınması değil, o mevkideki sıkıntının giderilmesi… Dün geceki gençler belki de bu yolun açılması için bir adım attılar…
Dilerim bu adımın sonu geçmiş yıllardaki örnekler gibi olmaz!