Güldem Atabay
Türk lirası için yeni bir kırılma haftasına giriyoruz…
Önümüzdeki hafta üç önemli merkez bankası toplantısı yapılacak.
Tüketici fiyatları enflasyonu (TÜFE) son 40 yılın zirvesine varan ABD’de para politikasının yöneticisi Fed bu seviyede bir enflasyonu nasıl kontrol altına alacağına dair yeni planlarını çarşamba gecesi açıklayacak.
İngiltere merkez bankası BoE, kasımda pandemi dalgası nedeniyle ötelediği faiz artışını muhtemelen perşembe günkü toplantısında ilan edecek.
Deneysel para politikası ile Türk Lirası’nı hayal edilemeyecek seviyelere değersizleştirerek enflasyona can suyu veren TCMB ise perşembe öğleden sonra faiz kararını açıklayacak.
Tamamen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yönetimi ve vizyonu kapasitesinde para politikası uygulayan TCMB için yazılabilecekler artık sadece sonuçların ne olacağı ile sınırlı. Bu açıdan da gazı körüklemiş duvara karşı ilerleyen yük dolu bir kamyon gibiyiz.
Cuma günü TCMB’nin açıkladığı Piyasa Katılımcıları Anketi’ne göre sene sonu beklenen enflasyon %23,85. 2022’de ulaşacağımız enflasyon seviyesi resmi rakamlarla bile %30-35. Reuters anketine göreyse 16 Aralık’taki toplantısında TCMB faizi yine indirecek; iyi iyi olasılıkla %15’ten %14’e. Enflasyon yükselirken faizi indirerek yangına yeniden benzin dökecek. Üçtür yaptığı etkisiz müdahalelere rağmen TL/doları 14’ün altına yollayamayan TCMB, TL’de yeniden değer kaybı döngüsüne neden olacak. Enflasyon ivmesi hızlanacak. Dolarizasyonu 2022’den itibaren sadece bankacılık sistemi içinde döviz mevduatları rekorlarıyla görmekle kalmayacağız. İktidar tarafından elbirliği ile çöp edilen TL eşliğinde Türkiye ekonomisinde günlük işlerin de dövizle yapılmasına evirilecek bir dolarizasyonla tanışacak yeni kuşaklar.
Bu gidişatı hızlandıracak faktörlerden bir tanesi de kuşkusuz Fed.
Yine Cuma açıklanan son ABD TÜFE enflasyonu verileri oldukça rahatsız edici.
Kasım itibarıyla ABD’de tüketici fiyatları enflasyonu son 40 yılın zirvesi anlamına gelen %6,8’e ulaştı. İçinde enerji ve gıda gibi oynaklıklar gösteren kalemlerin elendiği şekliyle tüketici fiyatları çekirdek enflasyon da %4,9’a yükseldi ki bu da son 30 yılın en yükseği. Son 40 yılın TÜFE (turuncu) ve çekirdek TÜFE enflasyonu (beyaz çizgi) aşağıdaki grafikten son derece çarpıcı biçimde izlenebilir.
Böyle bir enflasyona nasıl gelindiği bir yandan pandemi ile bağlantılı bir yandan da uzun yıllardır Fed’in yarattığı ucuz dolarlarla ilintili. Pandemi dünyanın çeşitli yerlerinde üretilen malların bir yerden bir yere hareket etmesini engelledi; bu hareketin maiyetini aşırın yükseltti. Trump ve Biden hükümetleri pandemi krizinde çöken talebi ve artan işsizliğin kalıcı olmasını engellemek için doğrudan gelir desteği verdi, her COVID19 mutasyonu dalgası ile buse desteklerin ömrü uzatıldı. Aşılamayla beraber kalkan yasaklar hane halkının alış-verişe koşmasına neden oldu. 2008 Küresel Finansal Krizi’nden bu yana devleşen Fed bilançosu pandemi ile daha da hızlı büyüdükçe oryaya çıkan dolarlar borsaları, coinleri ve varlık fiyatları ile emtia fiyatlarını yukarılara itti. Özellikle emtia fiyatlarındaki yükseliş dönüp dolaşıp üretim girdisi olarak enflasyonu besledi.
ABD ekonomisi açısından pandemi sonrası ertelenen talebin fiyat artışlarına neden olmadan piyasalara koştuğu, neredeyse herkesin her şeyi almaya alım gücünün yettiği "altın dönem" artık sona erdi. Neredeyse iki nesil Amerikalı’nın görmediği şiddette günlük hayatta her alış-verişte, maaşlar yattığında düşen alım gücü üzerinden de hissedilen bir enflasyon dalgası hâkim ABD’de.
Biden’a olan desteğin anketlerde gerilediği izlenirken, 2022 sonunda ara seçimlerin yapılacağı ABD’de mevcut durum politik açıdan da kontrol altına alınması gereken önemli bir siyasal tehdit. Zaten Biden da enflasyon verisi sonrası yaptığı açıklamada "fiyat artışlarının aile bütçelerini sıkıştırmaya devam ettiğinin" farkında olduğunu belirtti.
Peki Fed bu hafta ne açıklayacak?
Başkan Powell kasım toplantısını izleyen günlerde yaptığı bir açıklamada şimdiye kadar enflasyonu tanımlamak için kullandıkları "geçici" söyleminden vazgeçmeleri gerektiğini söyledi. Çünkü enflasyon artık pandemi ile bağlantılı bir iki grupta değil bütüne yayılmış durumda. Piyasaya likidite enjeksiyonu anlamına gelen tahvil alımlarının Aralık 2021-Haziran 2022 arasında aylık 120 milyar dolardan sıfırlanması planının ise yeniden düşünülmesi gerektiğini de söyledi. Böylesi bir enflasyonist ortamda pandemi dönemi önlemi olan likidite enjeksiyonlarını devam ettirmek yangına körükle gitmekle eş anlamda çünkü.
O zaman bu hafta dünyanın en büyük merkez bankası Fed tahvil alım programını 2022 ortasında değil, büyük olasılıkla daha erken bir zamanda tamamlayacağını açıklayacak. Haziran yerine martta alımların sıfırlanmasını izleyecek olan da tabi faiz artışları. 2022 sonunda tek kademe 25 baz puanlık faiz artışı yerine şimdi beklenen yaz başından itibaren toplamda 50-75 baz puan faiz artışı. 2023’te de ABD politika faizinin 75-100 baz puan daha yükselmesi.
İşte iki büyük merkez bankasının artan enflasyona karşı haklı endişelerinin sonucu olarak önemi parasal sıkılaştırma adımı atacakları haftada Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tamamen gerçeklikten kopuk bir fanatizme teslim olarak faiz indirerek parasal gevşemeye devam edecek. %21 enflasyonun zaten %15’le çok altında olan düşük faizi daha da düşürecek. Bir inat uğruna TL’yi tamamen savunmasız bırakacak.
TL daha da değer kaybedecek, enflasyon bir 10 puan daha yükselecek, düşük gelirli kalabalıklar yoksulluktan öteye yoksunluk, açlık ve çaresizlikle baş başa kalacaklar.
Kuran'daki Bakara Suresi'nden alıntı yapan AKP’li Cumhurbaşkanı "Muhakkak ki sizi biraz korku ve açlıkla; mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle deneriz. Sabredenlere müjdeler!" diyerek seçtiği yolun geniş halk kesimleri için açlık, yokluk ve ölüm anlamına geldiğinin bilincinde olduğunu da dosta düşmana ilan etti böylece.
Fazla şeker yiyerek şeker komasından ölen bir insan gibi, sadece düşük faizle yatırımların artacağına inanan Erdoğan hükümeti ortaya çıkan aşırı düşük faiz faciasında iktidarını kaybetmek yolunda ilerlemekte.