Mühdan Sağlam
Türkiye’nin belirsizliklerle dolu doğalgaz hub yolculuğu: Avantaj mı, yük mü?
Rusya’nın Avrupa’ya gaz aktarımında 2021 ile 2022 yılları arasında derin bir farklılaşma mevcut. Rusya, Asya ve Pasifik pazarında elini güçlendirmeye çalışsa da Avrupa’dan tamamen kopmak istemiyor. Bu noktada gündeme gelen alternatiflerden biri Türkiye’de bir doğalgaz hub’ı kurmak. Bu seçenek neyi içeriyor, planlama ne kadar gerçekçi, Türkiye için bir avantaj mı, engeller neler? Bu yazıda değinilen sorulara yanıt arayacağız.
TÜRKİYE’DE NASIL BİR HUB KURULACAK?
Türkiye’de bir hub kurulması fikri geçtiğimiz yıl ekim ayında Rusya Devlet Başkanı Putin tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Kazakistan’da yaptığı görüşmede dile getirildi. Putin açıklamasında özellikle Avrupalı alıcıları işaret ederek amacın Türkiye üzerinden bir hub ile Yunanistan, Bulgaristan, İtalya, Macaristan gibi ülkelerdeki müşterilere gaz satmak olduğunu ifade etti. Peki hub nedir? Rusya’nın kafasında nasıl bir model var?
Basitçe doğalgaz hubı, borularla veya sıvılaştırılarak (LNG) en az iki tedarikçiden (birden fazla olmak zorunda) gelen gazın bir noktada buluşması ve burada farklı alıcıların spot fiyatlarla gaz almasını sağlayan bir dağıtım merkezi. Bir nevi borsa da denebilir. Ne kadar çok tedarikçi, satıcı varsa, alıcılar için o kadar çok seçenek ve ucuza alma imkanı oluşuyor. Bu merkezin adil ve güvenilir fiyata gaz sağladığı fikrinin yerleşmesi güvenilirliği açısından önemli. Hub her ne kadar temelde alıcı ve satıcıları içerse de iyi bir teknolojik, finans ve hizmet altyapısına sahip olmak durumunda.
Bu hublar fiziksel yani gazın toplandığı bir merkez olabileceği gibi Hollanda’daki TTF gibi sanal bir pazar da olabilir. Rusya’nın “Türkiye’de büyük miktarda gaz depolanmayacak açıklaması” dikkate alındığında kastın sanal bir hub olduğu anlaşılıyor. Kısa süre önce de bunun elektronik bir merkez olacağı ifade edildi.
ALICI VE SATICILAR AÇMAZI
Putin hub konusunu gündeme getirdiğinde Avrupalı ülkelerdeki alıcılar almayı isterse vurgusu yapmıştı. Hedef Türkiye dışında bir ülke olmalı zaten, zira Türkiye zaten Rusya’dan Mavi Akım ve Türk Akım üzerinden gaz alıyor.
Kuzey Akım’ın hasar alması sonrasında bu fikrin ortaya atıldığı dikkate alındığında Rusya Avrupa’daki açığını kapatma peşinde, ancak Kuzey ülkelerinin isteksizliğinin de farkında. Bu noktada Bulgaristan, Yunanistan, İspanya, Macaristan, Arnavutluk, Slovakya gibi ülkelerin alıcı olması bekleniyor. AB Rusya gazına bir yaptırım uygulamadı, ancak 2027’de bu ilişkinin sonlanmasını istiyor. Üyelerine bu konuda baskı da yapıyor. Dahası zaten bazı ülkeler Rusya’dan LNG alarak gaz açıklarını kapatıyor. AB içindeki tartışmalar hubın geleceğini belirleyecek ve bu Rusya açısından beklendiği gibi olumlu seyretmeyebilir.
Bir satıcının (Gazprom) gaz tedarikiyle hub kurulması mümkün değil, hub değil satış bürosu gibi bir durum oluşur. Yani farklı satıcıların bu hubda gaz satmayı kabul etmesi gerekir. Cezayir, İran, Azerbaycan, Katar, ABD, Avustralya bu anlamda akla gelen tedarikçiler olmakla beraber, hali hazırda bu gruptan “Ben de gaz satarım” diye kimse çıkmadı. ABD, Katar ve Avustralya’nın bu huba gelmesine gerek var mı, onların gelme isteksizliğinden bağımsız olarak, tartışmalı. Hem bu kadar açıktan kimse Rusya’ya destek oluyor pozisyonuna düşmek istemez, hem de bu ülkeler TTF ve kontratlarla Avrupa’ya zaten gaz tedarik ediyorlar. Azerbaycan ile Rusya arasında görüşmeler sürüyor, ancak Bakü’nün Rusyasız bir Avrupa’da pazar payını genişletme çabası içinde olacağı biliniyor. Yine de Bakü bu noktada sembolik bir katılım gösterebilir. Ancak tedarikçi çeşitliliği olmadan hub olmak mümkün değil.
PARA BİRİMİ BELİRSİZLİĞİ: RUBLE KABUL EDİLİR Mİ?
Dünya genelinde doğalgaz satışı Euro ve Dolarla gerçekleştiriliyor, ağırlık olarak dolar kullanılıyor. Rusya, Ukrayna savaşıyla beraber Avrupa’dan (dost olmayan ülkelerden) rubleyle ödemesini istedi, bu sistemde büyük karmaşa ve tepkiye neden oldu. Türkiye ise doğalgaz ödemelerinin yüzde 25’ini ruble ile yaparken geri kalan kısmını Dolarla yapıyor. İşte bu nokta kurulacak hubda gazın hangi para birimiyle satılacağı tartışma konusu.
Rusya ruble ile satmak isterse, ki isteyecektir, bulunacak diğer tedarikçiler buna razı gelecek mi yoksa birden fazla para birimiyle mi işlem yapılacak ve bu bir karmaşa mı getirecek? Bu soruya şimdiden yanıt vermek güç, örneğin Avrupalı alıcılar ruble ile alım yaptığında bu Brüksel’de nasıl yankılanacak, AB’nin en büyük LNG tedarikçisi ABD bu durumda nasıl bir tutum alacak bu da muallak. Dahası Türkiye’nin buradan gaz alımında nasıl bir yol izleyeceği de bilinmiyor. Buradan doğacak kur karmaşası, nasıl çözülecek? Ancak herkesin ruble ile satışı kabul etmeyeceğini not etmekte fayda var. Zira bu noktada Rusya yalnızca gaz satıcısı avantajı değil, kuru tayin eden olarak da en çok karlı çıkan olacak. Liranın pek gündemde olmayacağını söylemek mümkün çünkü hem aşırı değer kaybediyor hem de Türkiye ekonomisinin oynaklığı ciddi biçimde buradaki işlemleri etkileyecektir.
TÜRKİYE AÇISINDAN AVANTAJ MI DEZAVANTAJ MI?
Her ülke gibi Türkiye’de bölgesel ticarete yön verdiği bir merkeze ev sahipliği yapmak ister. Türkiye’de kurulacak bir hub, piyasada daha uygun fiyata erişimi sağlayabilir. Dahası Türkiye’yi bir gaz koridoru olmaktan çıkarıp merkez yapabilir. Ancak bu şu haliyle hiç de kolay değil. Nedenlerine bakalım.
İlk olarak Rusya buradan gaz satışına başladığında Türkiye’nin Rusya ile sözleşmelerinden farklı bir durumun ortaya çıkacağı görülmeli. Hubdan alımlarda nasıl bir yol izleneceğine karar verilmeli. Dahası hubın oluşumuyla Türkiye Avrupa piyasalarındaki oynaklıktan daha fazla etkilenebilir, çünkü bu ülkeler arasındaki etkileşimin derinleşmesi anlamına geliyor.
Türkiye açısından diğer bir sıkıntılı konu Türkiye doğal piyasasının yapısından kaynaklanıyor. Kağıt üzerinde piyasa biraz serbest gibi görünse de büyük oranda Botaş’ın dominasyonu var. Botaş bir devlet kurumu olarak, Türkiye bir sosyal devlet olduğu için, doğal gazı sübvanse ederek satıyor. Hub için derinleşmiş bir enerji piyasası gerekiyor buysa daha fazla özelleştirme, girişimin önünü açma demek. Dahası Botaş’ın sübvansiyonlarının da bir süre sonra sona ermesi gerekebilir. Ekonomik kriz ve alım gücündeki düşüş dikkate alındığında hükümetin doğal gazda sübvansiyonu azaltması veya kaldırması toplumda derin bir huzursuzluğa neden olabilir. Buysa iktidarın pek istediği bir gelişme olmayacaktır.
Üçüncüsü, hub yukarıda da aktarıldığı gibi yalnızca alıcı ve satıcılardan oluşmuyor, ciddi bir alt yapı istiyor. Bu konuda enerjinin finansal yapısından, teknoloji alt yapısına, hizmetlerin kalitesinden, yasal mevzuata ciddi bir hazırlık yapılması gerekiyor. Türkiye kendini doğru analiz ederek hareket etmeli, hubın kendisinin bir yük olması durumuna düşmemeli.
Son olarak ABD ve bazı Avrupa ülkeleri hub konusunda memnuniyetsizliklerini dile getirdi. Hub kurulduğunda Türkiye ile bağlı olduğu NATO gibi ittifaklar arasında sıkıntılı yeni bir aşamaya geçilebilir.
Sonuç olarak Türkiye’de Rusya yardımıyla kurulacak hub konusunda ciddi belirsizlikler mevcut. Avrupa, Rusya, İran ve Azerbaycan’a uzanan denklemin değişkenleri çok fazla. Ayrıca, Türkiye’nin alt yapısından doğa gaz piyasasına uzanan bir değişime niyetli olması gerekiyor. Dahası değişikliklerin var olanı dönüştürürken doğru, toplum yararına ve iyi koordine edilmesi şart. Bunlara dikkat edilmediğinde avantajdan çok bir yük sırtlanılmış olabilir. Ancak hub konusunun beklenen hızda ilerleme olmaması hatta gündeme bile gelmiyor olması tarafların değinilen başlıklar konusunda bir gözden geçirme içinde olduğuna işaret ediyor.
Mühdan Sağlam: Doktorasını Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda “Rusya Federasyonu’nun ve Rus Dış Politikasının Dönüşümünde Enerjinin Rolü” başlıklı teziyle 2021’de tamamladı. 2014-2017 arasında AA Energy Terminal’de enerji analistliği yaptı. 2018-2021 arasında Gazete Duvar’da dış politika/ekonomi, enerji analisti ve köşe yazarı olarak çalıştı. Enerji şirketleri devlet ilişkisi, Rusya enerji politikası, enerji ekonomi politiği, ekonomi politik temel ilgi alanıdır. Bu alanda pek çok makalesi, uluslararası yayını vardır. 7 Şubat 2017’de çıkan 286 KHK ile Barış için Akademisyenler: Bu Suça Ortak Olmayacağız isimli bildiriyi imzaladığı için üniversitedeki görevinden ihraç edilmiştir. Gazprom Rusya’sı: Rusya’da Devletin Dönüşümü isimli kitabın yazarıdır.