Ragıp Zarakolu
Tüttürmez miyiz Havana purosunu!
80-81 kışı gibi ağır bir kış hatırlamıyorum. 12 Eylül cuntası CHP kitlesini tarafsız bir konuma itmek için MHP’yi de hedef almıştı. MHP şiddeti ile terörize olan CHP’li mahalleler adeta nefes almış bir ruh hali içindeydi. Artık can korkusu taşımayacaklardı.
Bir zamanlar koruyucu olarak el üstünde tutulan devrimcilerin yüzüne kapılar kapanıverdi.
Cunta cezaevlerini teslim almaya öncelik verdi. Ankara’da örneğin Evren tarafından, ‘bizler gelmesek onlar gelecekti’ diyerek darbeyi meşrulaştırmaya çalıştığı Devrimci Yol hareketine yönelik tutuklama dalgası Ekim ortalarında başlayacaktı. Zaten Fatsa kenti daha darbe öncesi hedef alınmış, bir anlamda direniş potansiyeli ölçülmüştü.
Ekim operasyonunda, hareketin arşivi ele geçirilecekti. Gençlik sorumlusu yakalanacaktı. Ama yazı kuruluna yönelik asıl operasyon Ocak ayında İstanbul’da, İstanbul emniyeti karıştırılmadan, DAL grubunca yapılacaktı.
1981 yılı kış ve baharında Deniz Gezmiş/Sinan Cemgil çizgisinden yükselen "Halkın Kurtuluşu" dergisi çevresi de ağır bir darbe yiyecekti.
Mahir Çayan’ın Parti/Cephe hareketi üzerinden 12 Mart Cuntası geçmişti. Onun düşünceleri etrafında en kitlesel destek, Ankara Dev Genç geleneği üstünde yükselen Devrimci Yol dergisine verilmişti. Onu Kurtuluş dergisi izlemekteydi. Dev Yol içinde bir çeşit Ankara/İstanbul bölünmesi yaşanacak, Devrimci Sol hareketi doğacaktı.
Ama daha 12 Mart döneminde ve hemen ertesinde hareketi toparlama hatta THKO ve THKPC’yi birleştirme girişimleri olmuş, Acilciler, Eylem Birliği, daha sonra Devrimci Kurtuluş, Devrimci Savaş, Kasabalılar vd. doğmuştu.
Bütün bunları, şair Sinan Oza’nın, "Karanlığın İzdüşümleri" (Kitle Yayıncılık, Ankara 2006) kitabını okurken hatırladım. Aynı yayınevinden bir de tercümesi çıkmıştı: Giorgio Agamben, "Auschwitz’den Tanıklıklar" (Ankara, 2004) Auschwitz’i en iyi Diyarbakır 5 Nolu’dan, Mamak’tan, Metris’ten geçenler anlar! Bağımsız Yayıncılığı ilke edinen bu yayınevi, sinema tarihi üzerine harika kitaplar çıkarmıştı. Bu arada, "Oyuncu, Tuncel Kurtiz"i. (1989) Elbette onu da Sinan Oza hazırlamıştı.
"Kentin üzerinde kara bir bulut:
Askeri yönetim
Gece Sokağa Çıkma Yasağı
Başkent.
Çak: Bir sigara
…
Çak.
Sigara yok.
Saat ikiyi kim bilir kaç geçmekte
Ufukta İthaka.
Sonra
ne zaman
ne sıkıyönetim
ne de karabasanlar."
Müthiş bir yaşam deneyimi Sinan Oza’nınki… Hem 12 Mart’ı hem 12 Eylül’ü kapsayan, Parti/Cephe geleneğini canlandırmaya çalışan… Arada birinci sürgün ve Beyrut da eksik değil. Ve kitap tercümeleri: Marigella, Vietnam KP Tarihinden 100 yıllık Savaş, Brezilya’da Silahlı Mücadele. Avukat olmayı da başarır bu arada, devrimcilerin savunmasını üstlenir. Adı "Kızıl Avukat"a çıkar.
1994 yılında onun "Anarkaos" adlı şiir kitabını baskıya hazırlarken, çok sevmiştim şiirlerini, kapağa, Goya’nın savaşın dehşetini yansıtan bir resmini koymuştum. Ufukta yükselen savaş devi ve aşağıda atlarıyla hayvanlarıyla kaçışan insan sürüsü…
"Sinan Oza’nın şiirleri zamana şerhler düşüyor. 80 sonrasını yaşama bıraktığı şiirsel izler… Voznesenski’nin savaşın ve yıkımların kavurduğu bir ülkeyi anlatan şiiri ile poetik akrabalığı yansıtıyor" demişiz…
Daha genç yaşında Varlık’ta Japon Haiku’larından tercümeler yaptı. Son yıllarda haiku tarzı şiire ağırlık verdi Sinan Oza…
"Anarkaos"daki şiirlerine geçtiği yerleri not etmiştim. Mamak 1980, Ankara Cihan Sokak, 1981, Mamak yine 1982, Ulus 1983, DAL 1983, Bodrum 1983, Lavrion 1984, Atina 1984, Santorini 1985, Korinthos 1985. Ve Stocholm günleri başlar Şubat 1986. Şimdi koronavirüsün vurduğu Ldingö adasında 1987. Tabii Elleda’ya gidip gelmeler.
Ve 2013 yılında ikinci "Anarkaos" intifada eder:
"Neredeyse 30 yıl önce bir sirk gördüm, anarşist gençlerin kurduğu bir topluluktu, adı Anarkas idi, ben onu Anarkaos’a çevirdim… Ütopya’nın tam tersi, bir tür distopya…"
Şimdi hepimiz korona günlerinde kendimizi biraz sirkte hissetmiyor muyuz?
By the way, Sinan Oza’nın Elencesi iyidir. Hatta benim 72 yazı, işkence tanıklığı "The Method"ı çevirdiğim Yunanlı tiyatrocu Korovessis ile ahbap olmuştur.
Geçende Mamak temerküz kampından söz ederken, onun Mamak tanıklığını atladım. Çok ayıp!
"En Uzun Eylül" (Amaç Yayıncılık 1989) Alime Mitap resimde, o kitapta en iyi tanıklığı yapmışlardı. Amaç Yayıncılık 12 Eylül sonrası kurulan ilk sol yayınevlerinden biriydi. TİP/TKP çizgisinde.
"Duruşma" oyunu (Ar Y. 2013), geçmişten bu yana TC adaletinde pek değişen bir şey olmadığını sergileyen bir oyundur.
"Kızların Dünya Gezileri" (Ar Y. 2014) ise harika bir masal.
Ve elbette "Anti Şiir" (Ar Y. 2015)
Bir gazete basım proleteri olarak emekli oldu Sinan Oza. Ne onur verici bir veda çalışma hayatına.
Şimdi dört gözle onun anılarını bekliyoruz.
Çıktığında keyifle tüttürmez miyiz Havana purosunu!
Kapak görseli: El Coloso (1808-1812), Goya