Ragıp Duran
TV’lerde sokak röportajları
Gazetecilik jargonunda "Vox Pop" (Halkın Sesi) olarak adlandırılan yurttaşların bir konuyla ilgili olarak sokakta, kamu alanlarında muhabirlerin sorularına verdiği yanıtlardan oluşan kısa söyleşiler hem siyasi hem de teknik olarak önemli bir medya unsuru.
Bizde son dönemlerde özellikle COVID-19 konusunda yayınlanan vox pop’lar birçok kesimin tepkisini, hatta nefretini çekti. Bazı köşe yazarları da bu konuda görüşlerini belirtirken bu söyleşilerin "Anadolu’nun irfanını" yansıtmadığını filan öne sürdü.
Sokaktaki insanın bu kısa söyleşilerde dile getirdiği içerik konusunda değerlendirme yapmadan önce işin mesleki yanına değinelim:
* Vox Pop, yurttaşların görüşlerini açıklayabilmeleri için ilke olarak olumlu bir mecra. Ülkenin, toplumun ne düşündüğünü, ne tasarladığını, neye ne şekilde tepki verdiğini öğrenebilmemiz açısından da yararlı bir yöntem.
* Ne var ki, her işin olduğu gibi Vox Pop’un da kuralları, ilkeleri var. En önemlilerini saymak gerekirse:
- Yurttaşa sorulan sorunun açık uçlu, kısa ve sade olması gerekir. Soru dili nötr olmalı. Yargı içermemeli. Yönlendirici olmamalı.
- Vox Pop, alış-veriş yapan, sokakta acelesi olan insanlardan çok, rahat ortamlarda, mesela kahvelerde, parklarda o sırada başka bir meşgalesi olmayan insanlarla yapılmalıç
- Muhabirin, gündeme getirdiği konu hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olması gerekir. Bu bilgi yurttaşla tartışmaya girmek için gerekli değil. Yurttaşın cevabındaki olası tutarsızlıkları, yanlışlıkları yine yeni bir soruyla ortaya çıkarması/açması için gerekli.
- Muhabir Vox Pop yaparken esas olarak kendisinin ya da kanalının görüşlerini savunanları medyaya çıkarmaya uğraşmamalı. Çünkü Vox Pop’ta amaç, yurttaşın kendi görüşünü özgürce, rahatça açıklayabilmesini sağlamak.
- Muhabir, herkese aynı soruyu sormalı ve mümkün kadar fazla sayıda yurttaşla görüşmeli. Editör bilahare yayınlanacak Vox Popları seçerken farklı görüşleri seçmeli.
- Muhabir, ilk başta, görüşünü aldığı yurttaşa medyasının adını bildirmeli, çekim ve yayın için yurttaşın onayını almalı.
- Muhabir, soru sorduğu kişinin, adını soyadını sormalı, onay verirse bunu alt yazıda yayınlayabilir. Ama daha önemlisi yurttaşın mesleğini mutlaka öğrenmeli. Emeklilik konusunda bir Vox Pop yapıyorsa, kuşkusuz bizzat kendisi emekli olan bir yurttaşın görüşü/cevapları emekli olmayan bir yurttaşa kıyasla daha önemli ve değerlidir. Tüm toplumu ilgilendiren konularda bu tür bir mesleki sorgulamaya gerek yok. Mesleği ne olursa olsun her yurttaşın kamusal konularda görüş belirtmeye hakkı var.
- Muhabir, kamu alanında, bir yurttaşın görüşlerini paylaşmayan, itiraz eden, katkıda bulunmak isteyen, soru sormayı dileyen başka yurttaşlar da çıkarsa, mikrofon ve kamerayı onlara da çevirmeli böylece daha zengin, daha renkli bir tartışmanın yaşanmasını sağlayabilir. Kutuplaşma, karşılıklı suçlama ve hele hakaret gibi şiddet belirtileri gösterirse tartışma, önce katılımcılar yatıştırılmalı, özgür-demokratik bir fikir tartışması ortamı sağlanmalı, olmuyorsa çekime hemen son vermek gerekir.
Muhabirin dikkat etmesi gereken bir kaç nokta daha var. Editörün, yani tüm bu Vox Pop’ları yayına verecek olan sorumlunun yükümlülüğü daha ağır. Yürürlükteki yasalara aykırı olmadıkça, yurttaşların tüm görüşlerini, farklı bakış açılarını dengeli bir şekilde yayınlamak gerekir. Görüş çeşitliğine ve eşit süreye dikkat edilmeli.
Buraya kadar yazdıklarım işin az çok ideal, teorik yanları. Bizde yayınlanan Vox Pop’lara baktığımızda ek önlemler gerektiğini anlıyoruz.
"Biz Türküz, Koronavirus bize bir şey yapamaz", "Korona, Müslümanlara dokunmaz", "Yok öyle bir virüs bu tamamen İsrail ve Amerika tarafından organize edilen bir komplo", "Ne demek camileri kapatmak, kapıları kırar gireriz içeri!", "Niye çıkmayacakmışım ki sokağa?" türünden cümleler kuruyor bazı yurttaşlar, biz de bunları izliyoruz.
Yeni, özgün, değişik, farklı her bilgi, her açıklama otomatik olarak haber değeri taşımaz. Saçma sapan, uydurma, hurafe, somut bir bilgiye dayanmayan egzotik söylemlerin de haber değeri yoktur. Bir bilgiye, bir görüşe haber değeri veren esas iki unsur doğruluğu ve kamu çıkarına hizmet edip etmediğidir. Vox Pop’ta haber kurallarını uygulamak zorunda değiliz. Uygularsak bu cümlelerin hiç birini yayınlamamak gerekir.
Haber değeri taşımasa da bu Vox Pop’ları yayınlamak doğru mudur?
Gazeteciliğin en zor yanlarından biri, kime neyi nasıl anlatacağımız meselesidir. Gazete dergi, radyo, televizyon ya da İnternet sitelerinde çalışıyoruz. Çalıştığımız kurum, büyük ve zengin ise söz konusu medya organı hakkında dışarıdan uzman şirketlere kamuoyu araştırmaları yaptırarak kendi okuru, dinleyicisi, izleyicisinin profili hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Bu kitlenin yaşı, mesleği, sosyo-ekonomik konumu, eğitim düzeyi bize, ayrıntılı olmasa da, hitap ettiğimiz kitle hakkında bazı ipuçları verir. Batı’da 400 yıldır gazetecilik yapıldığı için gazeteler, hiç olmazsa ilk aşamada popüler/ciddi ya da upmarket/downmarket diye kategorilere zaten ayrılmıştır. Gazetenin kimliği ve yayın politikası da okurun niteliğini az çok belirler. İngiltere’de, Boris Johnson’a oy veren, dar gelirli ve az eğitimli bir kişi Guardian okumaz mesela. Ya da Cambridge’de bir ekonomi profesörü her sabah para verip Sun gazetesi almaz. Bizde de Yeni Akit abonesi ile her gün Sözcü gazetesini okuyan yurttaşların farkını herhalde hepimiz biliyoruz.
Ne tür bir medyada olursa olsun Vox Pop yayınlarken özen göstermemiz gereken yaklaşımları sıralamaya çalışayım:
- Açık olarak yani tartışmasız bir şekilde gerçek olmayan bilgi ve görüşlerin, kamu çıkarına zarar verecek bilgi ve görüşlerin yayınlanmaması gerekir. Aksi takdirde yanlış, kusurlu, eksik hatta zararlı bir bilgi ve görüşün medya aracılığıyla çoğalmasına hizmet edersiniz.
- Vox Pop, genel olarak toplumun hissiyatını aktarmayı ya da hiç olmazsa toplumun genel eğilimlerini daha doğru bir deyişle toplumdaki farklı görüşleri yansıtmak amacını taşıyorsa, yayınlanacak kısa söyleşilerde denge kurarken, hali hazırda toplumdaki azınlık ve çoğunluk görüşlerini de hesaba katmakta yarar var. Vox Pop olmasa da habercilik ya da tartışma programlarından iki somut örnek: Son 50 yılda girdiği bütün seçimlerde yüzde 1’e bile ulaşamamış bir partinin sözcüsüne, haftada toplam belki 5 saat yayın süresi tanıyorsanız, burada bir haksızlık, bir yanlışlık var demektir. Ya da bu torpilin/kayırmanın siyasi çıkarla bir ilgisi var demektir. Ya da son seçimlerde yaklaşık 6 milyon oy alan bir Parti’nin sözcü ya da seçmenlerine bir haftada toplam sadece 10 dakika süre ayırırsanız, buna da en hafif deyimle o siyasi görüşe ambargo uyguluyorsunuz demektir. Yurttaşın medyaya olan güveni, medyayı inandırıcı bulup bulmaması, medyada izledikleri ile gerçek hayatta yaşadıklarını, görüp duyduklarını kıyasladığında ortaya çıkıyor.
- Medya, hangi görüşün "Anadolu İrfanı"na uygun olup olmadığını saptayıp, denetleyecek kurum değildir. Beğenmediğimiz, karşı çıktığımız görüşlerden söz etmiyorum. Objektif olarak yanlış, bilim dışı, kamu çıkarına zarar veren saptama ve görüşlerden söz ediyorum. Evet, biliyoruz, bu tür görüşler Türkiye’de okumuş ve cahil kesimde yaygın. Bu tür fikirler de çoğu zaman dini bir maske arkasından savunuluyor, yaygınlaştırılıyor. Aslında sıradan yurttaşlar bu tür görüşleri ifade ederken, daha çok iktidar sözcülerinin açıklamalarından esinleniyor, hatta onların söylediklerini tekrar ediyor. Şimdi bakın… Koronavirüse karşı önlem olarak "Sabır ve Dua" öneren bir lideriniz varsa, sizin de "Korona Müslümanlara işlemez" deme hakkınız vardır. Türkiye’deki egemen medya, toplumun çeşitli kesimlerinin değil, esas olarak hatta çoğu zaman yalnız iktidarın görüş ve açıklamalarını yayınlıyorsa, Vox Pop’ta saçma sapan konuşan insanlara da çok kızmamak gerekir.
- Doğru bir medya, toplumdaki olumsuz görüşleri sansür eden bir medya olamaz. Yapılması gereken, gerçeğe ve kamu çıkarına aykırı görüşleri olduğu gibi neredeyse onaylarcasına yayınlamak değildir. Bu olumsuz görüşlerin hemen arkasından bilimsel ve kamu çıkarına uygun görüşleri yayınlamak bir çare olabilir. Ki toplumda böyle düşünen, konuşan insanlar neyse ki hala mevcut. Diyelim ki muhabir, sadece olumsuz görüşlerden oluşan Vox Pop’lar topladı. Karşı görüşte yurttaş bulamadı. O zaman ille yayınlanacaksa bu saçmalıklar, mutlaka yayının sonunda bir sosyolog, bir siyaset bilimcinin, bir kamuoyu araştırmacısının değerlendirmelerini eklemek gerekir. ‘Bu insanlar neden böyle konuşuyor? Bu görüşlerin toplumdaki etkisi ne? Çoğunluk mu azınlık mı? Bu görüşleri geçersiz kılmanın yolu yöntemi nedir?’ sorularına verilecek ciddi cevaplarla hem yurttaşların sesi duyurulmuş olur hem de bu görüşlerin yanlışlığı, tutarsızlığı açıklanmış olur.
Ben şahsen, Türkiye toplumunda bu fanatik, mutaassıp, tutucu, bilimdışı, hurafelere dayalı görüşlerin ezici bir çoğunlukça desteklendiğini sanmıyorum. Kimi kesimler, yine dini gerekçelerle olsa da bu tür yanlış görüşlere açıkça karşı çıkıyor. Geri kalanlar ise bu saçmalıklara inanmıyor, kimisi gülüp geçiyor, kimisi cehaletin yaygınlığı konusunda üzülüyor, kızıyor. Koronovirüsde vaka ve ölüm sayısı arttıkça bu görüşlerde de net bir azalma/erilme görülecek.
Medyanın önemli bir misyonu, bu tür anlamsız, gerici, bilim dışı görüşlere, hurafe ve batıl inançlara karşı somut, ciddi, açıklamalı/gerekçeli alternatifleri sunması.
Şunu da unutmamak lazım ki, medya okur-yazarlık düzeyi yüksek olmayan yurttaşların çoğunluğu, medyayı yeni bir haber ya da farklı görüşleri öğrenmek için izlemiyor. Bu kesimin zaten bir dizi önyargısı ve basmakalıp fikirleri var, çoğu da egemen ideolojinin ürünleri. O kategorideki yurttaşlar, medyayı esas olarak kendi "bilgi" ve görüşlerini onaylatmak için izliyor: "Bak zaten medya da benim gibi düşünüyor!", "Benim 2 gün önce söylediğimi yazmış bugün köşe yazarı!"
Sokak röportajlarının sokağı gerçekten olumlu bir şekilde yansıtabilmesi için, bazı durumlarda, kamu çıkarı güden görüşlere pozitif ayrımcılık da yapılabilir, yapılmalı.