ürdün nehrinden akdeniz’e…

israil yeni yerleşimlerle filistin toprağı üzerindeki işgalini gün be gün genişletiyor. nitekim, sınırları halen belirsiz, sürekli genişliyor.

15 mayıs, filistin halkının nakba’sının yani büyük felaket’in 69. yıldönümü olacak. 1948 yılında, daha sonra israil ordusunu oluşturacak olan paramiliter güçler birkaç ay içinde 750 bin küsur filistinlinin bir daha dönmemek üzere evlerinden, yurtlarından edilmesini, kanla, şiddetle, bütün bu tür tarihi anlarda karşımıza çıkan vahşetle sağladı. ikinci paylaşım savaşı sırasında yahudilerin yaşadığı felaket, şoa nakba’nın gözardı edilmesi, meşru sayılması için araçsallaştırıldı. israilli yazar ilan pappe’nin etnik temizlik olarak tanımladığı nakba aslında 19. yüzyılın sonundan itibaren, britanya’nın desteğini de alarak gelişen siyonist projenin devamıydı, filistinliler daha 1936’da kitlesel yahudi göçüne ve britanya hükümetinin siyonist hareketle işbirliğine karşı grevler örgütlemişti. siyonizmin, filistin toprağının yahudilere vaat edilmiş olduğu, yahudilerin 2 bin yıl sonra, aslında kendilerinin olan topraklara döndükleri tezi, tarihe değil, mitolojiye, dinsel anlatılara dayanıyor, bunlar hâlâ dillendiriliyor.

israilliler 15 mayıs’ı, birçok tarihçi ve siyasetçi tarafından "oluşum/entity" olarak tanımlanan, kısa bir süre önce yayınlanan bir birleşmiş milletler raporunda, bir apartheid rejimi inşa ettiği ifade edilen "devlet"lerinin kuruluş yıldönümü olarak kutluyor. türkiye’nin diplomatik görevlileri birçok yerde bu kutlamalara katılacaktır çünkü türkiye’nin israil’e karşı, örneğin venezuella gibi, herhangi bir diplomatik boykotu veya yaptırımı yok.

ama nakba geride kalmış bir felaket değil, hâlâ sürüyor. çünkü israil yeni yerleşimlerle filistin toprağı üzerindeki işgalini gün be gün genişletiyor. nitekim, sınırları halen belirsiz, sürekli genişliyor.

nakba sırasında evlerinden, yurtlarından olan filistinliler anayurtlarına dönemiyor. öte yandan israil devletinin vatandaşı olan filistinliler açık bir ırk ayrımcılığına, apartheid’e uğrarken, dünyanın herhangi bir yerinde yaşayan bir yahudi, istediği zaman birçok avantajla israil’e gidip bu ülkenin vatandaşı olarak yaşayabiliyor. ama yahudiler sadece yoksulluk sebebiyle israil’de yaşamayı seçmiyor. birçok ülkede karşılarına çıkan antisemitizm de onları bu tercihe zorlarken aynı zamanda israil’in varlığını meşrulaştırmaya yarıyor. o yüzden siyonizm’e en büyük desteği sağlayan şeylerden biri antisemitizm.

türkiye de antisemitizmin güçlü olduğu ülkelerden biri, sadece antisemitizmin değil, türk ve sünni olmayan tüm halklara, başta ermeniler olmak üzere hristiyanlara, alevilere düşmanlığın yüksek olduğu bir ülke. yahudiler ve ermeniler, burada benzer kesimlerin benzer düşmanlığına maruz kalıyorlar.

ama tarihsel olarak ermenilerin kaderi filistinlilerinkine benziyor. biliyorum, türkiye’de nakba’yı lanetleyenler 1915’le ilgili gerçeklere gözlerini kapıyor. emperyalizm ise ağırlıklı olarak, başta ermeniler, adalet ve özgürlük arayan halkların mücadelesine karşı yükseltilen milliyetçi tezlere dayanak sağlamak için kullanılan bir kavram haline geldi.

biliyorum bu bölgede ve dünyanın başka yerlerinde farklı halkların barış içinde yaşaması kolay değil. çünkü devletlerin işlediği suçlar cezasız kaldıkça halkları bölüyor, o suçların cezasız kalması için körüklenen milliyetçilik o bölünmeyi daha da güçlü kılıyor.

ama filistin davasını, "barış içinde bir arada yaşama" ve bir filistin devletinin tanınması çerçevesine sığdırmak mümkün değil. filistinlilerin en önemli taleplerinden biri dünyanın dört bir yanına dağılmış filistinlilerin geri dönüş hakkı ve en sık kullandıkları sloganlardan biri olan "nehirden denize özgür filistin"in eğer başka bir dünya mümkünse, onun şartlarından biri olduğuna şüphe yok.

israil filistin ayşe düzkan siyonizm