Eser Karakaş
Verilen mesajları anlamamak
Türkiye çok kötü yönetiliyor.
Dış dünya ile ilişkilerimiz de sapır sapır dökülüyor.
ABD ile aramız kötü, Türkiye o mektubu unutamayacak, AB ile ipler koptu, müzakere süreci fiilen durmuş durumda, Rusya ile eğik zemindeyiz.
Yaklaşık tüm komşularımızla aramız çok kötü.
Bu çok sevimsiz sürecin bir mantığı olmalı.
Çok sayıda neden var ve bu çok sayıda nedenlerin başında da Türkiye yönetiminin ve özellikle de hariciye yönetiminin yurt dışı aktörlerin mesajlarını iyi algılayamamaları geliyor.
Biraz geri gidelim.
Hazine ve Maliye Bakanımızın deyimiyle de burası çok önemli ama.
Barack Obama 2009 senesinin başında Beyaz Saray’a yerleşiyor.
Yanılmıyorsam ilk yurt dışı gezisini de Kanada’ya yapıyor.
Ancak, çok kısa bir süre sonra Obama Mısır’a, oradan da Türkiye’ye geliyor.
TBMM’de konuşuyor Obama, konuşmasının sonunda kürsüden inerken de Erdoğan’ı öpüyor.
Hem Ankara’daki hem İstanbul’daki konuşmaları Türkiye’nin batı dünyası içindeki konumu açısından son derece olumlu.
O seneler hala AKP’nin Türkiye’ye ümit verdiği yıllar ama AKP yönetiminin, Erdoğan’ın söz konusu sürecin başlangıcını dahi iyi anladığına ilişkin kuşkularım var.
Çok değil aradan yaklaşık üç buçuk sene geçiyor, Ağustos 2012, Obama bir vesileyle Erdoğan ile telefonla görüşüyor ve Obama’nın elinde bir beyzbol sopası var.
Bu fotoğraf Beyaz Saray’da çekiliyor ve sonra da basına servis ediliyor.
Beyaz Saray sözcüsü ortada bir kastın olmadığını söylüyor ama kimse herhalde Beyaz Saray bürokrasisinin böyle bir fotoğrafı belirli bir amaca yönelik olmadan basına servis edeceğini düşünmüyor.
Erdoğan bu fotoğraftaki mesajı da anlamadı; ya da anladı ama işine gelmedi.
2009’dan (Obama Ankara ve İstanbul’da) 2012’ye ne değişti de Meclis’te Erdoğan’ı öpen Obama üç sene sonra beyzbol sopalı resmi basına servis etti?
Bu değişimin nedenlerini, bu son fotoğrafın verdiği mesajı da anlamadı Erdoğan.
Bu süreç kanımca Erdoğan’ın çıraklıktan güya ustalığa terfiine tekabül ediyor.
Erdoğan keşke hep çırak kalabilse idi diye düşünmeden edemiyor insan.
Mesaj okuyamamak zaman içinde bir gelenek haline geliyor.
Üç gün önce Suriye İdlib’de sekiz askerimizi kaybettik.
Vuran da Suriye milli ordusu.
Burada ısrarla "Suriye milli ordusu" ifadesini Suriye’nin resmi ordusu anlamına kullanıyorum yani Esad’ın başında olduğu devletin ordusu anlamına.
Farkındayım bizim resmi ağızlar "Suriye milli ordusu" diye başka bir şeyi kastediyorlar ama bu ifadeyi çok ama çok yanlış buluyorum.
Birisi "Türkiye milli ordusu" ifadesini TSK dışında bir örgüt için kullansa aynı resmi ağızlar ne düşünürler acaba?
Aynı resmi ağızlar Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana olduklarını söylüyorlar ve bir devşirme grubu Suriye milli ordusu diye tanımlıyorlar; mantıksızlığın sonu yok galiba.
Gelelim yine mesaj meselesine, daha doğrusu mesajları anlayamama meselesine.
Ocak ayının (2020) başı, Putin Şam’da ve Putin, Esad ile birlikte ünlü Emevi Camiini ziyaret ediyorlar.
Emevi Camii hani bizimkilerin Çarşamba günü Suriye sınırını geçip Cuma günü Cuma namazını kılacakları Camii.
Ben dış politikadan izlerim ama gerçekten çok iyi anladığımı iddia edemem, Emevi Camiinde Putin ile Esad’ı beraber gördüğümde bunun bize yönelik çok ciddi bir mesaj olduğunu ve yakın bir vadede başımıza bir iş geleceğini ben bile sezer gibi oldum.
Bir ay sonra ise sekiz askeri kaybettik.
Hariciye ya da Saray bürokrasisi benim gördüğüm aynı fotoğrafı, Putin ile Esad’ın Emevi Camiinde beraber olduğu resim, mutlaka gördüler, ancak, çok merak ediyorum, bu resmin içerdiği mesaj hakkında hiç düşünmediler mi?
2009-2012 arasında ne oldu da bizde, Obama bu kadar değişti bize karşı?
Bunu anlamamakta ya da önemsememekte ısrarlı olduğumuz sürece Türkiye’nin özgürleşmesi, zenginleşmesi ve daha güvenli bir ülke olması çok zordur.
Bu zorluk Rusya ile, Suriye ile, tüm komşularımızla ilişkilerimiz için de geçerlidir.
Mesajları algılayamayan bir hariciye nasıl bir kurumdur acaba?