Melis Alphan
Virüs mü beter, yoksulluk mu?
Mustafa mevsimlik gezici tarım işçisi. 10 yıldır sebze üretimi için eşi, çocukları ve anne babasıyla birlikte Şanlıurfa’dan Konya Ereğli’ye çalışmaya gidiyor. Sekiz kişilik bir aile. Genellikle nisan ayının başında gidip, ekim ayında memleketlerine dönüyorlar.
Cuma’nın dört çocuğu var. Hepsi de 18 yaşından küçük. Geçmiş yıllarda Ereğli’ye giderken üç aile tek yön 1800 TL’ye anlaştıkları minibüsle yolculuk yapıyor ve yolculuk ücretini kendileri karşılıyorlardı.
Mustafa’ya 600 TL maliyet düşüyordu. Bir de bunun dönüşü var; toplamda 1200 TL ödüyordu.
Geçen yıl sebze üretiminde günlük 70 TL yevmiye ile çalışıyorlardı. Mustafa’nın sadece yolculuk giderlerini karşılamak için bile 17 gün çalışması gerekiyordu.
Bu yıl COVID-19 salgınıyla beraber bütün düzen değişti. Salgın tam da mevsimlik gezici tarım işçilerinin önemli bir kısmının göç sürecine katılacağı zamana denk geldi. Merkezi ve yerel yönetimler salgının yaygınlaşmasını azaltmak ve önlemek için tedbirler almaya başladılar.
Bu tedbirlerden tarım işçileri de payını aldı. Önce, çalışmak için gidecekleri il veya ilçelerden talep edildiklerine dair bir yazının kendi il veya ilçelerine gelmesini sağladılar. Sonra seyahat izni almak için başvuru yaptılar. Bunların hepsi uzun uğraşlar gerektirdi. İzin başvurularında zaman zaman kalabalıklar oluştu ve virüsün bulaşma riskinin arttığı ortamlarda sıraya girdiler. Yoksulluk öyle ki... Bir yandan ‘evde kalın’ diyorlar, öte yandan ‘üretin’...
Evde kalanları besleyecek üretimi birilerinin yapması gerekiyor.
MEVSİMLİK TARIM İŞÇİLERİNİN ULAŞIM MASRAFI 4 KAT ARTTI
Mustafa, büyük mücadeleler sonucunda Konya-Ereğli’de çalışmak için iznini aldı. Mustafa’nın sokağa çıkması yasak olan 20 yaş altı çocukları ile 65 yaş üstü anne babası için önce izin verilmedi. Ama Mustafa onları evde nasıl yalnız bırakabilirdi? Sonunda görevliyi ikna ederek onlar için de izin aldı.
Yolculuk tedbirlerinden birine göre, yolculuk esnasında minibüsle yalnızca 8 kişi yolculuk yapabilecekti. Mustafa’nın ailesi 8 kişiydi ve bir minibüsle gidebilecekti. Ancak bu yıl yolculuk için minibüs şoförü 2250 TL tek yön ücret istiyor. Bir de bunun dönüşü var ve toplamda 4500 TL yapıyor. Mustafa bunu yalnız başına ödemek zorunda. Yolculuk maliyeti geçen yılın neredeyse dört katına geliyor. Çalışacağı yerde henüz yevmiyeler belli olmadı ama Mustafa günlük ücretin 90 TL olacağını tahmin ediyor. Geçen yıl 17 günlük yevmiye ödediği ulaşım giderleri için bu yıl 50 günlük yevmiyesini ödeyecek.
Sorun bununla da kalmıyor.
Mevsimlik gezici tarım işçilerinin çalışma ve yaşam ortamındaki tedbirlerin de maliyeti var. Tarlada, bahçede çalışırken kullanılacak koruyucu ekipmanların, çadırlardan tarlaya giderken tedbirlere göre yapılacak ulaşımın maliyetinin, hijyen için sağlanacak malzemelerin, çadır yaşam ortamında ihtiyaç duyulan ilave çadırların, altyapı çalışmalarının maliyetinin nasıl karşılanacağı henüz belli değil.
MEVSİMLİK TARIM İŞÇİLERİNE DAİR BELİRSİZLİK HAD SAFHADA
Merkezi yönetim ve iller tarafından mevsimlik gezici tarım işçileri için bir aydır tedbir kararları alınıyor. Ancak bu karar alma ve uygulama süreçlerinin genel çerçevesi değerlendirildiğinde yanıtlanması gereken çok soru var.
Mevsimlik gezici tarım işçilerinin bulundukları illerinden çıkış için izin alma süreçlerinin çok yavaş ilerlediğini belirten Kalkınma Atölyesi kurucusu Ertan Karabıyık şöyle diyor: "Başvuruları değerlendiren ilgili birimlerde büyük bir yoğunluk ve kalabalık oluyor. Diğer yandan, 20 yaş altı ile 65 yaş üstü vatandaşların sokağa çıkma yasağına dair tedbir kararı nedeniyle mevsimlik gezici tarım işçileri konusunda farklı illerde farklı uygulamalar gerçekleşiyor. Bu yaş gruplarına üye aile bireylerine seyahat izni verilmesi konusunda farklı uygulamalara yol açan belirsizlikler yaşanıyor."
İşçilerin varış illerinde mevsimlik gezici tarım işçisine olan talebin çiftçiler ve/veya ziraat odaları üzerinden toplanması ve bu taleplerin çıkış illerine valilikler aracılığıyla iletilmesi sürecinde, bu taleplerin toplanması ve veri tabanına yüklenmesi gibi alanlarda organizasyonel sorunlar ortaya çıkıyor. Bu sorunlar önemli gecikmelere neden oluyor ve göç hazırlığında olan aileler açısından sürecin nasıl işleyeceği belirsizliğini koruyor.
Karabıyık’a göre, merkezi kararla illerde oluşturulan Mevsimlik Tarım İşçileri Koordinasyon Kurulu tarafından alınacak tedbirlerin hangi kurumlar sorumluluğunda ve hangi kapasiteyle yerine getirileceği belirsizliğini koruyor. Söz gelimi, konaklama konusunda geliştirilen önerilerin ek çadır ihtiyacı oluşturacağı açık olmasına rağmen, bu çadırların kim tarafından ve nasıl temin edileceği bilinmiyor.
PEKİ NE YAPILMALI?
Kalkınma Atölyesi, yapılması gerekenleri de şöyle sıralıyor:
- Tedbirlere bağlı olarak ortaya çıkan ek maliyetler için hem mevsimlik gezici tarım işçilerine hem de çiftçilere mali destek sağlanması yolunda, acilen yeni bir ‘tarımsal üretim için tarımsal mali paket’ hazırlanmalı.
- Çalışma ve yaşam ortamında işçi sağlığı ve güvenliğinin nasıl sağlanacağına dair detaylı ve yol gösterici bir rehber hazırlanmalı. Bu kapsamda işçi ve çiftçiye sağlanacak kişisel koruyucu materyaller temin edilmeli.
- Mevsimlik gezici tarım işçilerinin yaşam ortamlarının insana yakışır bir hale getirilmeli ve özellikle salgının etkisini azaltmak için ek çadırlar karşılıksız temin edilmeli.
- Tarımsal üretim kapsamında günlük veya parça başı ücretlerin normal zamanlardan farklı olması sağlanmalı.
- Tarımsal üretim sürecine katılamayan işçi ailelerine nakit, gıda desteği verilmeli.
- Bitkisel üretim sürecine katılmak isteyen başta Suriyeli göçmen işçiler olmak üzere yabancı göçmen işçilere seyahat izninin yanı sıra, konaklama ve çalışma ortamlarında da kolaylıklar sağlanmalı.
- Suriyeli göçmenlere Avrupa Birliği tarafından sağlanan nakit destek için salgın süresince hak sahibi olma koşulları esnetilmeli ve nakit yardım desteği artırılmalı.