Ya Emre’yle başlayacaksın ya Arda’yla…

Kayserispor’u 4-1 yenen Fenerbahçe, Türkiye Kupası’nda yarı finale çıktı ve Sivasspor’un rakibi oldu. Kadıköy’deki maçta galibiyete karşın tribünlerin yönetime tepkisi sürdü.

Beşiktaş yenilgisi sonrası zor günler yaşayan Fenerbahçe kupada Kayserispor’u 4-1 yenerek yarı finale çıktı, moral buldu.

Gelelim maç öncesine.

Beşiktaş karşısında alınan ağır yenilgi sonrası Fenerbahçe için yakın hedef Türkiye Kupası oldu. Her ne kadar ligde umutlar bitmemiş olsa da gerçekçi manzara bu.

Beşiktaş yenilgisi sonrası Fenerbahçe, kabul etmek gerekir ki ağır depresyona girdi. Buna el koyması gereken kuşkusuz başkan Ali Koç. Başkanın, hakkında eleştiriler başlayan teknik direktör Jesus ile hafta başında Samandıra‘da verdiği yan yana görüntüler camiaya moral açısından son derece pozitifti. Ancak bu görüntülerin devamı önemli. Jesus’un kalıp kalmayacağı yakın dönemde cevap bulması gereken soru. Uzun dönemde başkanın artık bir futbol aklı ile farklı bir yönetim anlayışına girmesi ve takımın oyuncu kalitesini arttırması uzun vadede kaçınılmaz bir gerçek. Mevcut kalite Fenerbahçe’yi bir yere kadar taşıyor, bir noktada her şey bozulabiliyor. Bu sezon hiçbir derbinin kazanılmamış olması buna bir örnek. Fenerbahçeli geçmişteki yıldızlarını Ali Koç döneminde de görmek istiyor, bu yıldızların takımı ileriye taşıyacağına inanıyor.

Ancak Ali Koç’un genel portresi akıllardaki soru işaretlerinin sürekli sıcak kalmasına neden oluyor.
Galibiyet çok şeyi unutturur felsefesiyle Kayseri maçı başladı. İlk onbirde unutulmuş Alioski sürprizi vardı. O varken, Oosterwolde niye transfer edildi, düşünmemek elde değil. Keza İsmail neden sürekli onbirde oynatılmaz, ayrı bir nokta. Ama ilk yarı gittiğinde maça damga vuran Emre Mor’du. Beşiktaş yenilgisinde tek ayakta gözüken Arda’dan sonra Emre’yi izleyince, ‘Ya Arda’yla ya da Emre’yle başlayacaksın’ gerçeği bir kez daha ortaya çıktı.

Ferdi’yi de kenara koyduğunda ortalamanın üzerine çıkmakta zorlanan Fenerbahçe kadrosunda bu 2 isim oyun çözecek kalitede. Hatta iyi bir düzenlemeyle belki de ikisinden birden yararlanmak bir çok maçta olumlu etkide bulunabilir.

Atılan gollerden sonra bile Şükrü Saraçoğlu Stadı’nda yükselen ‘Yönetim istifa’ sesleri, camianın üzerindeki ağır baskının en belirgin göstergesi. Bu baskıda oynamak, sonuça gitmek zor. Elbette bu noktaya gelinmesinde çok sayıda etken var ama olan oldu. Hedefler mümkünken bu sesler motivasyon bozmanın ötesine geçmez. Zamanlamaya tribünlerin dikkat etmesi lazım!

Başkan Ali Koç da bu sesleri tepki göstermeden değerlendirmeli, Fenerbahçelinin istediği noktayı görüp ona göre farklı bir yol haritası seçmeli… Israrla altını çiziyorum, Fenerbahçe’nin kadro kalitesi yükselmeli. Yıldız, lider isimler kadroya monte edilmeli. Yoksa değil Jesus, kimse ilaç olamaz. Aynı şekilde bu yapıyla da kimse ilaç olamaz, bir yerde hep lastik patlar…

Kayserispor kalecisi Cenk’in ikramından sonra skor 3-1 olunca Fenerbahçe için tur da geldi. Bu andan sonra Jesus’un sahanın en iyilerinden Emre ile İsmail’i çıkarması, İrfancan ve Mert gibi ateşteki isimleri oyuna sürmesi neye dayanarak alınmış kararlar, anlaması zor.
Bu dakikalarda tribünlerin belli isimlere yönelik sürekli protestosu, belli isimlere sürekli desteği derken Arda’nın da golü sonrası maç 4-1 sona erdi.
Kupada Fenerbahçe yarı finale çıktı ama cebinde korkular, eleştiriler ve olası ciddi kaos endişeleri var..
Top artık başkan Ali Koç’ta… Şu dönem geçmişten farklı vereceği her mesaj gelecek için çok önemli…


Deniz Derinsu: 1968 İstanbul doğumlu. Saint Joseph Fransız Lisesi ve Eskişehir Anadolu Üniversitesi İngilizce Basın Yayıncılık bölümü mezunu. Cumhuriyet ve Sabah gazetelerinde uzun yıllar spor muhabirliği ve yazarlığı yaptı. 2011 yılından beri çeşitli internet siteleri, TV programları ve dergilerde spor yazarlığını sürdürüyor. Evli, 1 kız çocuk babası.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Deniz Derinsu Arşivi