Yabancı yatırımlara Katar damgası

Katar Emirliği’nin daha ziyade hazır kapasitelerin alımıyla ilgilendiği, perakendecilik, finans, medya, emlak ve inşaat gibi alanlara yöneldiği görülüyor.

Merkez Bankası'nın 2019 Doğrudan Yabancı Yatırım (DYY) verileri açıklandı. Katar Emirliği’nin yeri her bakımdan dikkat çekici. Bu listenin geleneksel olarak İlk iki sırasını oluşturan Hollanda ve Almanya'nın arasına yerleşerek Türkiye'ye en fazla doğrudan yatırım yapan ikinci ülke olmuş Katar ( Aktaran BirGün, 17.10.2020). Oysa aynı Katar 2015'te bu listede 26. sıradaydı.

2019'da:

- Hollanda: 32,447 milyar dolar

- Katar Emirliği: 21,886 milyar dolar

- Almanya: 13,802 milyar dolar

- İspanya: 7,677 milyar dolar, doğrudan yabancı yatırım yapmış Türkiye'ye.

Katar'dan gelen doğrudan yatırım tutarı 2015'te 715 milyon dolar iken, 2016'da 4,941 milyar dolara, 2017'de 5,663, 2018'de ise 6,257 milyar dolara çıkmış.

Türkiye'ye gelen DYY’ların ne kadarı Katar Emirliği’nden gelmiş? 2015'te %0,5’i, 2016'da %3,6’sı, 2017'de %3,1’i, 2018'de % 4,7’si, 2019'da ise tam %14,6’sı.

Ayrıca ‘Körfez sermayesi’ kaynaklı dış yatırımın % 70'i de Katar'dan gelmiş. Bu listede Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ciddi oranda yatırımlarına azaltmışlar.

Peki bu verilerden hareketle Katar Emirliğinin tedricen Avrupa sermayesinin yerine alabileceği söylenebilir mi? Durmadan ‘yaptırımla’ tehdit eden Avrupa'ya karşı Türk sermayesi, Katar Emirliği’ne güvenebilir mi? Bu soruya yanıt verebilmek için Katar’ın yatırımlarını detaylı incelemek gerekir. Malum sebeplerle içinde bulunduğum sınırlı koşullarda bunu yapma şansına sahip değilim. Sadece erişebildiğim son yıllarda basına yansıyan çeşitli yatırımları listelemekle yetineceğim. Bu konuyu tartışmaya açmakla yetineceğim.

Katar Emirliği’nin genelde üretken olmayan (yeni bir üretim kapasitesi yaratamayan) yatırımlara yöneldiği izlenimini veren bu liste şu şekilde

- Finansbank'ın %99,81 hissesi 2.75 milyar dolar

- Digitürk'ün satın alınması 1.2 milyar dolar

- Akbank'ın %2,4 hissesi 224 milyon dolar

- Banvit'in %79 hissesi (değerini dair veriye erişemedim)

- Beymen Grubu’nun %30,7'si 887 milyon dolar

- Ankas İnşaat’ın %100 hissesi

BMC'nin %50 hissesi ( Bu doğrudan askeri bir ortaklık olup, Katar ordusu ile BMC patronu Ethem Sancak arasında akdedilmiştir)

- Ergo Portföy’ün %100’ü

Katar Emirliği’nin daha ziyade hazır kapasitelerin alımıyla ilgilendiği, perakendecilik, finans, medya, emlak ve inşaat gibi alanlara yöneldiği görülüyor. İktisat literatüründe doğrudan yabancı yatırımların daha ziyade yeni üretim kapasitesi (yani fabrika, çiftlik vs.) yaratacağı iddia edilir. Sermaye yoğun ülkelerin (esasen mali sermaye ülkelerinin) bu yolla mali-ekonomik bağımlı ülkelerin işçi sınıflarını sömürdüğü yoğun biçimde tartışılır, eleştirilir. Ama Katar örneğinde biraz daha farklı bir durumla karşılaşıyoruz. Bu doğalgaz emirliğinin daha ziyade ucuzlayan mevcut işletmeleri satın almakla ilgili olduğu görülüyor.

Ayrıca Katar’ın pek çok inşaat projesi bulunuyor. Örneğin İstanbul Ataköy sahilinde 25 dönüm araziye yapılan Seapearl projesinin sahibi de Katar sermayesi. Burada yapılacak konutların metrekaresi 46 bin lira olarak hesaplanıyor.

Katarlı kişi ve şirketlerin arsa ve emlak alımlarında ‘Doğrudan Yabancı Yatırım’ olarak sayılması bu meblağı şişiren bir etken. Örneğin Kanal İstanbul güzergahı ilan edilmeden önce ‘şans eseri’ olarak tam da bu güzergah üzerinde Katar Emiri'nin ailesinin aldığı 44 dönüm arazi gibi.

TÜİK verilerine göre 2014-18 yılları arasında Katarlılar, Türkiye’de 1552 konut satın almış. Konutlar, İstanbul, Bursa, Trabzon, İzmir ve Bodrum'da yoğunlaşıyor. 2019 verisi daha da yüksek olabilir.

Özcesi, Katar Emirliği’nin Türkiye'ye doğrudan yatırımları meblağ olarak oldukça şişkin olsa da, doğrudan yabancı yatırımlardan kapitalist ekonomide beklenen üretken kapasiteleri yaratmaktan uzak, ağırlıkla var olan şirketlerin ve emlakın satın alınmasına yönelik. AKP iktidarının Hollanda, Almanya dış yatırımlarını Katar'la ikame etmesi oldukça zor görünüyor

Önceki ve Sonraki Yazılar
Alp Altınörs Arşivi