Yargılanmalılar

Bizimki nasıl hatırlanacak bilemiyorum ama bir gün bu rejim de gidecek. Ve gittiğinde de birileri yargılanmalı, bunu şimdiden bilmelerinde en azından kendileri açısından büyük fayda var.

Eser KARAKAŞ / EKONOMİ POLİTİK YAZISI 



Hiçbir rejim sonsuza dek kalıcı olamıyor.

Tarihte en zalim yönetimler bile defolup gittiler.

Mussolini, Hitler, Stalin, Enver Hoca, Franco, Pinochet rejimleri artık sadece nefretle hatırlanıyorlar.

Bizimki nasıl hatırlanacak bilemiyorum ama bir gün bu rejim de gidecek.

Ve gittiğinde de birileri yargılanmalı, bunu şimdiden bilmelerinde en azından kendileri açısından büyük fayda var.

Ancak, şunu iyi bilmeliler, bu yargılamalar siyasi değil, tümüyle hukuki bazda olacak, öyle olmalı.

Devr-i sabık yaratma kavramı siyasi içerikli ise buna izin verilmemeli, kimse siyasi görüşlerinden dolayı yargılanmamalı.

Sadece hukuku, hukukun evrensel ilkelerini, hatta ulusal kurallarını açıkça ihlal edenler yargılanmalılar.

Bu yargılamalar tümüyle yargının, Anayasa Mahkemesi'nin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin hukuki denetiminde olmalı ve bu yargı organlarının kararları mutlaka uygulanmalı, zaten, uygulanmaması büyük suç.

Peki, kimler yargılanacaklar?

Kısa, muhtemelen bütünü kapsayamayacak ama bir fikir verebilecek bir sıralama yapılabilir.

Mesela, Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmaması büyük bir anayasal, yasal suçtur, bu suçun failleri yargılanmalılar.

Bir idari organın mesela HSK’nın yargıya verdiği direktifleri uygulayanlar da, bu direktifi verenler de büyük hukuk suçu işliyorlar, yargılanmaları normaldir.

AİHM kararlarını uygulamayan iç otoriteler yargılanmalı, çünkü bu da suç.

İçtihada, Anayasaya, evrensel hukuk kurallarına açık açık aykırı hüküm tesis edenlere en azından bu hükümlerin hukuki gerekçesi sorulmalı, zamanın ruhu öyle gerektiriyor ididen başka yanıtı olamayanlar da yargılanmalılar.

Kamu ihale sisteminde gereksiz, yasanın ruhuna, lafzına, amacına aykırı ve sürekli olarak 21-b uygulamasını gündeme getirenler yani böylece kamu parasını, birilerine peşkeş çekilmesi amacıyla, çarçur edenler, bilinen tabiriyle tüyü bitmemiş yetimin parasını cebe indirenler yargılanmalılar.

İnsanları arkada bir yargı kararı olmadan işlerinden, kamu hizmetinden uzaklaştıranlar, bu çirkin süreci kısmen telafi etme amacıyla Komisyon kurduklarını söyleyen ama bu Komisyonu dahi işletmeyenler yargılanmalı.

15 Temmuz sürecinin ne olduğunu, o gece neler yaşandığını kamuyla paylaşmayanlar da darbecilikten yargılanmalılar.

2015’deki iki genel seçim arasında yaşanan terör olaylarında parmağı ya da zımni desteği, onayı olanlar da yargılanmalı.

Ceylanpınar’da iki polisimizin elleri bağlanıp enselerinden vurulup şehit edilmeleri kanımca son dönemlerin en esrarengiz(!) olayıdır, bu menfur olayın failleri yakalanıp olay aydınlatılacak ve failleri, olayın planlayıcıları mutlaka yargılanacaklardır.

Afrin’de askerimizi, komandoyu göğüs göğüse çarpışma ortamına yanlarına yeterince el bombası vermeden gönderenler de mutlaka yargılanmalılar.

Tekraren söylüyorum, kimse siyasi görüşleri nedeniyle yargılanmamalı.

Hatta, ekranlarda, gazete (!!!) köşelerinde kendilerine yanıt verme olanağı olamayan kişilere saydıranlar bile yargılanmamalı, vicdanları ile, varsa, baş başa bırakılmalılar.

Bu kara dönem daha da uzayabilir, yani suç listesi de uzayabilir.

Benim naçiz önerim bu süreçte siyasetçilerin, memurların, yargıçların, rektörlerin, vs., herkesin evrensel anlamda suçtan uzak durmaları.

Hukuk bunu emrediyor.

Her şey, bugün de, yarın da evrensel hukuk kuralları içinde geçmeli.

Tersi suçtur ve her suç er ya da geç yargılanır.

Bu yargılama yarın olmayabilir ama bir gün mutlaka olacaktır.

"Hukuk dışına devletin bekası için çıkmak zorunda kaldık" lafı saçmalamanın doruğudur.

Hukuk demek devlet, devlet demek hukuk demektir.

Devletin bekası için hukuk dışına çıkıldığında zaten bekası için mücadele edilecek bir devlet ortada kalmamış demektir.

Hukukun yani devletin olmadığı bir ortamda beka sözü havada kalır.

Devlet hukuktur ve kalitesi, düzeyi de hukuk kadardır.

En iyi, en güçlü devlet evrensel hukuk ilkelerine dayalı, evrensel hukukun denetimine sonuna kadar açık devlet demektir.

Bizde ise devlet diye diye, hukuku ayaklar altına alarak devlet mevhumu ayaklar altına alınmaktadır.

Bu korkunç işi de en ziyade devleti koruyoruz diyenler yapmaktadırlar.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Eser Karakaş Arşivi