ayşe düzkan
pittsburgh’da ne oldu?
biz, yani avrupa ve asya nice bombalamalar atlattık, abd ise silahlı saldırılara alışık. bireysel silahlanma sayesinde, abd’de çoğu erkeğin ve pek çok kadının elinin altında silah bulunuyor ve onunla yapabilecekleri korkunç şeyler var.
nitekim geçen hafta pittsburgh’da, 46 yaşındaki robert bowers, toplu katliamlarda sık sık kullanılan bir ar-15 uzun namlulu ve üç tabancayla hayat ağacı sinagogu’na girdi ve ateş açarak 11 kişiyi öldürdü, sekiz kişiyi yaraladı. hem ateş açarken hem de polisle girdiği çatışmada yahudi aleyhtarı sözler sarfediyordu. daha önce de sosyal medyada anti-semitik paylaşımları bulunan bowers yaralı olarak yakalandı. ölenler arasında 1956 yılında bu sinagogda evlenmiş bir çift de vardı; toplama kamplarında bulunup sağ kalmış bir adam da dört dakika geç kaldığı için öldürülmekten kurtuldu. bu olay, abd tarihinde yahudilere yönelik en büyük saldırı olarak tarihe geçti.
tekfirci hareketleri tanıyanlar israil ile hiçbir dertleri olmadığını bilir ama israil’den destek alıp bir yandan da yahudilere düşmanlık ettikleri de vakidir. o yüzden, yerkürenin bizim bulunduğumuz noktasından bakınca bu vahşi katliam islamcılık ya da filistin meselesiyle ilişkilendirenler oldu. trump’a destek vermiş bulunan siyonist lobiler de saldırıyı filistinlilerle ilişkilendirmeye çalıştı. oysa israil baş hahamı, katlimanın hemen ardından verdiği bir röportajda, katliamın gerçekleştiği mekânı, ortodoks olmadığı için sinagog olarak tanımlamayı bile reddetti; hayat ağacı’ndan "derin yahudi tatları taşıyan bir yer" olarak söz etti.
bowers’ın hayat ağacı sinagogu’nu hedef almasının sebebi, buranın hisa (hebrew immigarant aid society) adlı bir örgütle bağlantısının olduğuna inanmasıydı. 1881 yılında, rusya ve doğu avrupa’daki yahudilerin kıyımlardan kurtulmasına yardımcı olmak için kurulan bu örgüt, bugün dünyanın farklı yerlerindeki göçmenlere yardımcı olduğunu iddia ediyor. eski başkanı gideon aronoff halen, eski adı siyonist emek birliği olan, ameniu adlı bir örgütün başında. tabii bowers’ın da aralarında bulunduğu beyaz ırkçılar, hias’ın siyonizmle bağlantıları olup olmadığını dert etmiyor, bu örgütün latin amerika’dan göçmenlerin abd’ye girmesine yardımcı olduğuna inanıyorlar. nitekim, bowers bir yandan ateş ederken, "yahudilerden nefret ediyorum, ülkeme karşı soykırımda bulunuyorlar," diye bağırıyordu. bu türden abartılı ifadeler ve akıl almaz çarpıtmalar görülüyor ki aşırı sağın ortak özellikleri.
trump’ın güçlendirdiği ve seçilmesinde büyük desteği olan bu beyaz ırkçılar, sadece yahudileri değil, siyahları, müslümanları, tüm göçmenleri ve tabii lgbti+ topluluğu hedef alıyor; dedim ya aşırı sağ her yerde, üç aşağı beş yukarı birbirine benziyor.
katliamın olduğu günün gecesi tutulan nöbete bütün bu toplulukların mensupları katıldı. abd’li müslümanlar birkaç gün içinde, hayatını kaybedenlerin yakınlarına destek olmak amacıyla 180 bin dolar topladı. abd’deki filistin diasporasının önemli isimleri ve kurumları, yahudi toplumuna taziyelerini bildirdi, acılarını paylaştıklarını ifade etti. ülke dışından taziye bildirenler arasında hamas da vardı. katliam haklı olarak bir nefret suçu (ırk, cinsiyet, cinsel kimlik vb. konulardaki önyargıların sebep olduğu –genellikle şiddete dayanan- suçlar) olarak tanımlandı. kentin pittsburgh penguins amerikan futbolu takımı, ilk maçına, oyuncuların formalarında stronger than hate (nefretten daha güçlü) çıkartmalarıyla çıktı.
peki bu arada trump ne yaptı? o da taziyelerini bildirdi tabii ama ardından sinagog silahlı güvenlik görevlileri tarafından korunsa bu katliamın gerçekleşmeyeceğini söyledi. bu da tepki topladı tabii ama asıl skandal, olaydan kısa bir süre sonra katıldığı, indiana’daki bir politik etkinlikte onu bekleyen topluluğa pharrell williams’ın happy (mutlu) adlı parçasının çalınması oldu. pharell williams bu işten hiç hoşlanmamıştı, konuyla ilgili açıklamasında, "bu trajediden sonra mutlu bir şey yoktu," dedi. pazartesi günü, williams’ın avukatı, parçayı izinsiz kullandığı için trump’a bir ihtarname gönderdi. donald trump’ın müziklerini kullanmasına izin vermeyen başka müzisyenler olduğunu da söyleyeyim.
sinagog saldırısında ölenlerin cenazeleri salı günü defnedildi. pittsburgh’da, trump yönetiminin atadıkları da dahil hiçbir görevli, trump’la yan yana görünmek istemiyor, beyazların ırkçılığına maruz kalan topluluklar birbirlerine kenetleniyor.
ölenlerin yakınlarını derin acıya boğan bu katliam, trump’ın da başını ağrıtacağa benziyor. abd’nin bireysel silahlanmasını, ırkçılığını taklit edenler felaketlerinden kaçınabilir mi?