Direnişte Artı Gerçek'in unutulmaz yeri

Gazetecilik yaşamımın bu hafta arka arkaya iki önemli yıldönümünü kutluyoruz

Bu satırları, 19 yılı doğup yetiştiğim ülkede, 54 yılı ise sürgünde olmak üzere 73 yılı dolduran gazetecilik yaşamımın en önemli dönüm noktalarından ikisinin yıldönümünde yazıyorum.

Geçtiğimiz perşembe gecesi, İnci ile benim hem evliliğimizin, hem de gazetecilikte birlikte çalışmaya başlayışımızın 60 yılını, Güneş Atölyeleri'ni bizimle birlikte bugünkü düzeyine ulaştıran çalışma arkadaşlarımızın daveti üzerine, Türkiye'deki baskı yönetimlerine karşı birlikte mücadele verdiğimiz Asuri, Ermeni ve Kürt dostlarımızın da katıldığı bir dostlar sofrasında kutladık.

Gazeteciliğe, yoksul bir demiryolcu ailesinin çocuğu olarak sırf yüksek öğrenim giderlerimi karşılayabilmek için 9 Eylül 1952'de İzmir'de Ege Güneşi gazetesinde stenograf olarak başlamıştım. 1962'ye kadar on yıl İzmir'in DP iktidarına muhalif tek günlük gazetesi Sabah Postası'nda sorumluluklar üstlendiğim gibi, İstanbul'da Milliyet, Ankara'da Öncü gazetelerinin Ege Bölgesi temsilciliğini yapmıştım...

İnci'yle İki genç muhalif gazeteci olarak 1962'de İzmir'de tanışmıştık. Ben 1963 yılında İstanbul'a gelerek hem Türkiye İşçi Partisi genel merkezinde, hem de Gece Postası gazetesinde sorumluluklar üstlendiğimde İnci Ankara'daki muhalif gazetelerden Hür Vatan ve Hareket gazetelerinin diplomatik muhabiriydi... 1964 yılında ikimiz de Akşam gazetesinde çalışmaya başlamıştık.

İnci bir Türkiye heyetinin temaslarını izlemek üzere gittiği İspanya seyahati dönüşünde Federico Garcia Lorca’dan yaptığı şiir ve tiyatro çevirilerini beraberinde getirmişti. Bu çevirilerin Türkçesi üzerinde birlikte çalışırken, arada birkaç göç buluşan iki sevdalı olarak kalmaktansa bir an önce evlenerek tam bir bütünlük içinde birlikte olmaya karar vermiştik.

30 Ocak 1965'den itibaren Türkiye'nin en eski günlük gazetesi Akşam'ı yükselen sol hareketin günlük sesi konumuna getirme mücadelesini birlikte sürdürdük. Kapitalist çevrelerin ve hükümetin baskısıyla bizim sol redaksiyon ekibimiz Akşam'dan tasfiye edildikten sonra mücadelemizi 1967’den 1971 darbesi tarafından yasaklanıncaya kadar Ant Dergisi ve Ant Yayınlar ile sürdürdük.

12 Mart 1971 darbesinden sonra sürgünde tamamen kendi girişimimiz olan İnfo-Türk'ün çeşitli dillerdeki haber bültenleri, kitap ve broşürleri dışında, gerek Türkiye'de, gerekse yurt dışında çok sayıda gazete, dergi veya ajansa yazılarımla katkıda bulunmaya çalıştım. Türkiyeli göçmenlere hitap eden çeşitli dernek ve sendika yayınlarının gerçekleştirilmesinin yanısıra, Türkiye'de yayımlanan Yürüyüş, Yurt ve Dünya, Yazın dergileriyle Özgür Bakış ve Yeni Gündem gazetelerinde, yurt dışında yayımlanan Tek Cephe, Demokrat Türkiye ve Barış/Aşıti gazetelerinde görüşlerimi dile getirdim.

60 yıldır önce Akşam ve Ant’taki, ardından sürgündeki mücadelelerle, acılarla ve sevinçlerle paylaştığımız yaşamın öyküsünü 2010 ve 2011 yıllarında yayımlanmış olan iki ciltlik "Vatansız" Gazeteci adlı anılarımla geçen yıl yayımlanmış olan “Vatansızlığı Vatan Eylemek - İnci Tuğsavul’un Çok Boyutlu Kavgası” adlı kitabımda ayrıntılı olarak anlatmıştım.

Direnişte Artı Gerçek'in unutulmaz yeri - Resim : 1

8 YIL ÖNCE SÜRGÜNDE YÜKSELEN ÇIĞLIK: ARTI GERÇEK

60. yıldönümü kutlamasının hemen ardından bu hafta, sürgündeki mücadelemizde çok önemli bir yeri olan Artı Gerçek'in 8. kuruluş yıldönümü geliyor...

Türkiye’de Tayyip iktidarının barış sürecini sabote ederek başkanlık diktası kurmak üzere misli görülmemiş bir baskı ve zulüm kampanyası başlattığı, Meclis’in 3. grubunu oluşturan HDP’yi yok etmek üzere kitlesel tutuklamalara gittiği, Kürt yerleşimlerinde taş üstüne taş bırakmadığı dönemdi...

Yurt dışında o dönemin iki önemli olayından biri mücadeleyi yurt dışında da yürütmek üzere 4 Şubat 2017’de Brüksel’de Halkların Demokratik Kongresi - Avrupa örgütünün kuruluşu, diğeri de Artı Gerçek'in yayına başlamasıydı.

Artı Gerçek dijital olarak 8 Şubat 2017'de Almanya'nın Köln kentinde yayına başladıktan bir ay sonra, 18 Mart 2017'de de, Köln'de tüm dostları bir araya getiren bir törenle, görsel yayıncılıkta büyük bir atılım olan Artı TV yayına girmişti.

Ancak bu yıldönümünde, İnci'yi de, beni de son derece hüzünlendiren bir kaybımızı anmamak mümkün değil. Artı Gerçek'in kurucusu sevgili dostumuz Celal Başlangıç'ı geçtiğimiz yıl kaybetmiştik.

Celal’le yollarımız, 15 Temmuz 2015 çakma darbe girişiminin ardından muhalif medyaya ve gazetecilere karşı başlatılan terörün hedeflerinden biri olduğu için, bizim tam 45 yıl önce yaptığımız gibi, mücadelesini sürgünde devam ettirmek zorunda kaldığında, Brüksel’de kesişmişti. O buluşmamızda Celal adı henüz konmamış Artı Gerçek projesini anlatarak benim de yazarları arasında yer almamı önermişti.

Celal Başlangıç ve sürgündeki diğer gazeteci arkadaşlarımızın oluşturduğu ekip büyük maddi zorlukların da üstesinden gelerek Artı Gerçek'i 2017 Şubat'ında yayına sokmayı başardı.

Celal Başlangıç ilk sayıda yayımlanan yazısında "Türkiye’nin gerçekle olan ilişkisi AKP iktidarı tarafından her geçen gün daha da fazla koparılıyor. Gerçekleri dile getiren yayın organları birer birer kapatılıyor. Hâlâ yayın yapabilenler ağır para ve hapis cezalarıyla terbiye edilmek, diz çöktürülmek isteniyor. İşte bu tablo karşısında sansürsüz ve otosansürsüz bir yayıncılığı hedefledik. İstedik ki, bir an önce Türkiye’nin demokrasisini, barışını, özgürlüklerini savunanlara bu ülkede yıllarca gazetecilik yapmış olan insanlar olarak karınca kararınca bir katkı sunalım. Özgür bir medya, demokratik bir Türkiye için hepimizin yolu açık olsun" diyordu.

Ben de Artı Gerçek'in ilk sayısında yayımlanan "Sürgün tarihimizde 'hayır'lı iki yeni olay" başlıklı yazımda şöyle diyordum:

"65 yıllık medya, 46 yıllık sürgün yaşamımın bu yeni yılında hem gazeteci olarak, hem de insan hakları savunucusu olarak zulmün padişahlığının ergeç yıkılacağı umudumu pekiştiren iki büyük olay: 4 Şubat’ta Brüksel’de toplanan Halkların Demokratik Kongresi–Avrupa örgütünün kuruluş toplantısı, üzerinden dört gün geçmeden 8 Şubat’ta Artı Gerçek’in yayına başlaması…

"Tam da mücadelenin kızıştığı bu noktada demokrasi ve özgürlük savunucusu gazetecilerin, Türkiye medyasını esir almış faşizan bir iktidarın ve onun yalakalarının yarattığı karanlığı yırtmak için sürgünde Artı Gerçek’i yaratmış olmaları bir başka tarihsel dönüm noktası.

"Evet, 46 yıllık sürgünümde Ankara rejimlerine karşı mücadele vermek ve dünya kamuoyunu aydınlatmak için birçok muhalif haber bülteni, dergi, gazete, radyo, internet sitesi girişiminin içinde yer aldım.

"Hepsinin mücadeleler tarihinde onurlu yerleri var. Ancak bu kadar büyük sayıda gerçek gazetecinin sürgünde bir araya gelerek Artı Gerçek’e hayat vermeleri medya tarihimizin bir ilki…Artı Gerçek’in başarısı malumun ilamı olacak: El mi yaman, bey mi yaman?"

Bu sayfada paylaştığım belgede görüleceği gibi baştan itibaren çok sayıda gazeteci, araştırmacı ve yazarımız da Artı Gerçek'e büyük özveriyle katkıda bulundular.

Geriye baktığımda, 54 yılı sürgünde geçen 73 yıllık gazetecilik yaşamımın son sekiz yılında Artı Gerçek müstesna bir yer tutuyor.

Artı Gerçek yazıları sürgündeki mücadelemin en uzun süreli olanı... Sekiz yıl boyunca hiçbir hafta aksatmadan görüşlerimi onun sayfalarında dile getirdim... Sonuncusuyla toplamı 416'yı bulan yazılarım, Sürgün Yazıları'nın ilki 2019'da yayımlanmış bulunan, sonuncu da önümüzdeki hafta yayımlanacak olan 8 cildinde en büyük yeri tutuyor.

Sürgün Yazıları, 2010 ve 2011 yıllarında yayımlanmış olan iki ciltlik "Vatansız" Gazeteci adlı anılarımla birlikte büyük çoğunluğu sürgünde geçen 73 yıllık bir gazetecilik yaşamımın içtenlikle kağıda dökülmüş bir öyküsüdür.

Artı Gerçek yazılarımın Mayıs 2022'ye kadar olan bölümünün Fransızca çevirileri de Ecrits d'exil adı altında iki cilt olarak yayımlanmış bulunuyordu. 2022'den günümüze kadarki yazılarımın Fransızca çevirilerini de 3. ve 4. ciltler olarak bu yılın sonuna kadar arka arkaya yayımlamaya çalışıyoruz.

Biliyorum ki, yaşımın hayli ilerlemiş, ona paralel olarak sağlık sorunlarımın artmış olması, sekiz yıldır hiç aksatmadığım her hafta yazma ritmini sürdürmeme pek olanak vermeyecek.

Okurlarımın bunu anlayışla karşılayacağına inanıyorum.

Yine de görüşlerimi daha büyük aralıklarla da olsa yansıtmaya devam edeceğim.

8. kuruluş yıldönümünde Artı Gerçek'in yöneticilerine ve çalışanlarına zorlu mücadelelerinde başarılar diliyorum.

Türkiye basın medya artı gerçek