'Uyuşturucusuz Türkiye' diyen neden yok?

Türkiye’de uyuşturucu konusu neden gündemde ilk sıralarda yer almaz ve garip bir sessizlikle geçiştirilir? Yakalanan tonlarca kokainin sahipleri kimler? Temiz bir Türkiye istemiyor muyuz?

Birkaç gün önce rastladığımız haberin ardından karabatak kuşu gibi bir göründü, bir kayboldu.

Türkiye'de asla gündem haline gelmedi.

Evet, bunu okumalısın:

“Fransa Deniz Kuvvetleri, Martinik Adası açıklarında Türk armatörüne ait gerçekleştirilen operasyon bir gemiyi durdurdu. Haliç-Eşitlik adlı gemi, 250 paket içindeki 9 tonluk kokainle yakalandı. Ele hızının piyasa değeri 3 milyar doların üzerinde. Bu değer, Türkiye'nin bazı bakanlıklarının yıllık bütçesini bile geride bırakıyor. Geminin sahibi olan Türk armatör HBT'nin bu sevkiyatta ne kadar sorumluluğu olduğu henüz belirsiz.

xxxxxxx

Türkiye'de ortadan kaybolan bu manşetlik haber, dünyada olay oldu.

Gene haberin devamından okuyalım:

İstanbul'dan hareket ettiği belirtilen gemideki operasyon, uluslararası ve ulusal çapta büyük yankı uyandırdı.

İstanbul'dan 12 Kasım 2024 tarihinde yola çıkan Haliç-Eşitlik adlı gemi , Fransız ordusunun organizasyonu durduruldu.

Türk armatör HBT'ye ait olduğu belirtilen geminin hurda uygulamalarında ve piyasada sadece 200 bin dolar civarında olduğu bildirildi.

Ele geçen kokainin piyasadaki 3 milyar doları bulması , olay boyutlarını gözlerinin önünde seriyor.

Uyuşturucunun kaynağı, kime ait olduğu ve geminin neden Türkiye’de yakalanmadığı soruları ise büyük bir tartışma başlattı.”

xxxxxxx

Haliç-Equality, İstanbul’dan ayrıldıktan sonra rotasını Batı Afrika’nın Gine Bissau limanına çevirdi.

Buradan ayrılan gemi, 13 Aralık 2024’te Güney Amerika açıklarına yöneldi.

Ancak geminin 28 Aralık’ta radar sinyalini kapatması, yasadışı faaliyetlerin organize bir şekilde yürütüldüğüne dair şüpheleri artırdı.

Geminin bu süreçte Türkiye’den sorunsuz bir şekilde çıkması ise güvenlik ve denetim mekanizmalarını sorgulatıyor.”

xxxxxxx

Haber sessizce geçiştirilse de daha önce de gördüğümüz içerik hep aynı:

“Bu olay, Türk armatörlere ait gemilerle gerçekleştirilen büyük ölçekli uyuşturucu sevkiyatlarının beşinci örneği olarak kayıtlara geçti.

Son üç yılda, toplamda 25 tonun üzerinde uyuşturucu ele geçirildiği ve bu uyuşturucuların toplam değerinin 10 milyar doları bulduğu açıklandı.

Bu skandal, Türkiye’nin uluslararası uyuşturucu rotalarındaki rolüne ve deniz taşımacılığındaki denetim eksikliklerine dair endişeleri artırdı.

Türk yetkililerin olayla ilgili nasıl bir adım atacağı ve operasyonun perde arkasının nasıl aydınlatılacağı merak konusu.

Fransa’nın gerçekleştirdiği operasyonun ardından gözler, Türkiye’den hareket eden gemilerdeki denetim mekanizmalarına çevrildi.”

xxxxxxxx

Haberin finalinde de cevap bekleyen sorular sıralanıyor:

“1- Türkiye’den çıkan gemilerdeki denetim mekanizmaları neden etkisiz kaldı?

2- 9 ton kokainin sahibi kim?

3- Uluslararası çapta yankı uyandıran bu olayın sorumluları ne zaman adalet önüne çıkacak?

4- Bu dev uyuşturucu operasyonu, yalnızca 3 milyar dolarlık bir ekonomik kaynağı değil, aynı zamanda Türkiye’nin uluslararası itibarını da gündeme taşıdı.”

xxxxxxx

Türkiye bir bilirkişi adı üzerinden fokur fokur kaynıyor ama Fransız donanmasının yakaladığı hurda geminin ait olduğu armatörün ismi konusunda çıt çıkmıyor.

Fazla garip değil mi?

Zaten evvel emirden beri hep böyledir, uyuşturucu bulan polis köpeği şöhret olur ama uyuşturucunun ardındaki baronlar hiç bilinmez.

“Terörsüz Türkiye” deniyor ise “Uyuşturucusuz Türkiye” demek de gerekmez mi?

Uluslararası çok ciddi ve resmî kurumlar ısrarla Türkiye’yi adres gösterirken siyaset neden bu konuda sessiz?

xxxxxxx

Bu sessizliğin çok şüphe çekici olduğunu bir kez de dünya haberlerini tararken gördüm.

Fransız Parlamentosu, Sosyalist Parti’nin önerdiği “Fransa'yı uyuşturucu kaçakçılığı tuzağından kurtaracak” bir yasa tasarısı görüşüyor.

Komisyondaki tasarı, uyuşturucu ile mücadelede yeni bir örgütlenme modeli öngörüyor.

Yasa tasarısının ilk 2 maddesi şöyle:

“1- Uyuşturucuyla Mücadele Dairesi, İçişleri Bakanlığı ile Ekonomi ve Maliye Bakanlıklarının ortak denetimine tabidir. Bu sıfatla, kaçakçılıkla mücadele görevlerinin ifası bütünleşik adli kolluk, adli gümrük ve istihbarat teşkilatları üzerinde yetkiye sahiptir.

2- Ofis, Başbakanlık, Adalet Bakanlığı, Avrupa ve Dışişleri Bakanlığı, Silahlı Kuvvetler Bakanlığı, Dayanışma ve Sağlık Bakanlığı ile Bakanlık birimleriyle yakın ve sürekli irtibat halinde olayların yerine gelir. Deniz aşırı topraklardan sorumludur.”

xxxxxxx

Türkiye'deki sağlık sorunu neden gündemde ilk sıralarda yer almaz ve garip bir sessizlikle geçiştirilir?

Yakalanan tonlarca kokainin sahipleri kimler, nasıl bu kadar büyük kapasiteler ki bunlar böyle bir düzenleme denize açılabiliyor, hiçbir denetim yok mu?

“Uyuşturucusuz Türkiye” için bütün bunların aydınlatılması gereksiz mi?

Temiz bir Türkiye istemiyor muyuz?

Türkiye uyuşturucu kaçakçılık fransa kokain