Kürtler demokrasi uğruna yine bağırlarına İYİP taşı basar mı?

Yargıtay Başsavcısı’nın HDP’nin kapatılması için inceleme başlattığı bir sırada İYİP’in dokunulmazlıklar konusundaki tavrı muhalefet için bir dönüm noktası olacak.

Geçtiğimiz cuma günü eski başbakanlardan Necmettin Erbakan’ın ölümünün 10’uncu yılında Saadet Partisi tarafından düzenlenen anma töreni, çok tartışıldı. Hâlâ da tartışılıyor.

MHP'nin yer almadığı törene, AKP bir genel başkan yardımcısını yolladı. Muhalefet ise Millet İttifakı ve destekçileriyle birlikte, neredeyse tam kadro oradaydı.

CHP, İYİ Parti, HDP, Gelecek Partisi, DEVA (Demokrasi ve Atılım Partisi), DP (Demokrat Parti), BBP (Büyük Birlik Partisi) genel başkanları ya da temsilcileri ile törendeydiler.

Katılanlara ve yapılan konuşmalara bakıldığında, bu toplantının Erbakan’ı anmaktan çok, HDP dahil olmak üzere muhalefetin bir araya gelmesine vesile olan bir etkinlik olduğu anlaşılacaktır.

Normalde Millet İttifakı ile bu bileşime dışarıdan destek verse de HDP’nin, herhangi bir toplantıda yan yana gelmesi pek düşünülemezdi. Ama anma toplantısı bunu gerçekleştirdi.

Toplantıya davet edilen HDP’yi Eş Genel Başkan Mithat Sancar temsil etti ve Erbakan’la ilgili ilginç bir konuşma da yaptı.

Sancar’ın toplantıya katılımı kadar, Erbakan’ı Kürt meselesine yaklaşımı dolayısıyla öven konuşması, toplantı sonrasında HDP’ye destek ve oy veren bazı kesimler tarafından eleştirildi.

Sebebini biliyoruz. Erbakan’ın tartışmalı İslami kişiliğinin, laiklik karşıtı birçok söz ve eyleminin o toplantıda muhalefet partileri, özellikle de Kılıçdaroğlu ve Sancar tarafından övülmesi yadırgandı.

"HDP, böyle bir toplantıya niye katıldı?" diye sorgulayanlar da var.

Bu soruyu soranların SP’nin HDP ve Kürtler konusunda nispeten ılımlı bir yaklaşım içinde olduğunu unutmamaları gerekiyor.

Öte yandan İYİP’in bazı yöneticilerinin HDP’li milletvekillerinin Meclis’e gönderilen dokunulmazlık fezlekelerine peşinen ‘evet’ oyu vereceklerini açıklamış olmasına duyulan haklı tepkiler de dile getiriliyor.

Daha sonra partinin başka sözcüleri farklı açıklamalar yapmış olsa da daha geçenlerde bizzat parti lideri Meral Akşener’in, HDP ve eski Eş Genel Başkan Demirtaş hakkındaki suçlayıcı sözlerini kimse unutmuş değil.

Bu nedenlerle şimdi hem iktidarın hem de muhalefet çevrelerinin gözleri bir yandan SP’de bir yandan da İYİP’de...

İKTİDARIN MUHALEFETİ BÖLME PLANLARI İŞLEMİYOR

İktidar bir yandan Milli Görüş’ün ağır toplarından Oğuzhan Asiltürk üzerinden SP’yi bölme hesapları yapıyor. Bir yandan da İYİP’li milletvekillerini HDP’li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması için oy kullanmaları için kışkırtıyor.

Gerçi bu konuda grup kararı verilemiyor ve karar milletvekillerinin kendi iradelerine bırakılıyor ama yine de genel başkanın ya da genel merkezin tavrı önemli. O tavır da henüz netleşmiş değil.

İktidar İYİP ve mümkünse SP içinde yaratılacak bazı tereddütler ve tartışmalardan yararlanarak Millet İttifakı’nda bir gedik açmanın ve böylece muhalefeti parçalamanın, en azından bir gerginlik yaratmanın peşinde.

Cumhurbaşkanı’nın ana amacı muhalefet blokunun yekpare ve geniş bir ittifaka dönüşmesini engellemek.

İktidar koalisyonu bir yandan HDP’yi kriminalize ediyor ve bu propaganda üzerinden ittifakta bir çatlak yaratmaya çalışıyor bir yandan da Enis Berberoğlu meselesinde görüldüğü gibi CHP’ye de pekâlâ dokunabileceklerinin mesajını veriyor.

Ama iktidarın polisi, yargıyı ve iletişim olanaklarını kullanarak giriştiği tüm çabalara rağmen bu plan işlemiyor. Muhalefet blokundaki partiler, en azından lider seviyesinde henüz bir parçalanma emaresi göstermiyor.

Muhalefeti bölme planı, Boğaziçi direnişinde işe yaramadı. Gare fiyaskosunda da ters tepti. Şimdi sıra geldi dokunulmazlık meselesine...

İKTİDARIN DESTEĞİ YÜZDE 43 MUHALEFETİN YÜZDE 55

Ama tabii asıl mesele, iktidarın kamuoyu desteğinin hızla erimesine karşı bir yol bulmak.

Avrasya Araştırma’nın yaptığı son anketin sonuçları, iktidar partilerinde alarm zilleri çaldıracak verilerle dolu.

Ankete göre, AKP'nin oy oranı yüzde 34,8, MHP’ninki ise yüzde 7.

Araştırmada CHP’nin oyu yüzde 26.2, İYİP’in yüzde 13.1. Bu durumda Millet İttifakı'nın oy oranı yüzde 40’ı bulurken, HDP’nin oyu yüzde 9,1 olarak görünüyor.

Böylece Millet İttifakı’nın HDP ile birlikte oy oranı yüzde 49.1 olarak ortaya çıkıyor.

DEVA ve Gelecek Partisi’nin oy oranı ise yüzde 5.2 olarak belirlenmiş. Bu oyların da Millet İttifakı’na eklenmesi durumunda muhalefet oyları yüzde 54.2’yi buluyor. SP (Saadet Partisi) de yüzde 0.7 olarak görülüyor.

Böylece muhalefet yüzde 55’e ulaşıyor.

Ankette Muharrem İnce'nin başında olduğu Memleket Hareketi ile Mustafa Sarıgül'ün Türkiye Değişim Partisi (TDP) de değerlendirilmiş. Bunların toplam oy oranı ise yüzde 3 olarak gözüküyor.

SP’nin Erbakan vesilesiyle düzenlediği toplantıya bütün bu gelişmeler ışığında baktığımızda, özellikle muhalefet partilerinin bir araya gelişleriyle ilgili mesajların önemi daha iyi anlaşılıyor.

Nitekim iktidar da muhalefet partilerinin bir araya gelişlerinden bizim aldığımız mesajları almış olacak ki bir yandan Erdoğan bir yandan da ortağı Bahçeli’nin yoğun çabalarını izliyoruz.

Erdoğan’ın pazartesi günü bakanlar kurulunun salgın tedbirlerinin hafifletilmesine ilişkin kararlarını açıklamak gerekçesiyle yaptığı basın toplantısı, tam anlamıyla bir seçim propaganda konuşması niteliği taşıyordu.

Ertesi günü de iktidarın sözüm ona ‘İnsan Hakları Eylem Programı’nın özetini açıklayarak yargıda ve insan haklarında ne gibi iyileştirmeler yapılacağının müjdeli haberlerini duyurdu!

Ortağı Bahçeli’ye ise her zamanki gibi kötü polislik, doğrudan doğruya muhalefeti tehdit görevi düştü.

MHP lideri grup toplantısında önce SP’nin düzenlediği Erbakan’la ilgili toplantıya atıf yaparak, "Bölücü terör örgütü PKK'nın kolu HDP'nin yasak ittifak şemsiyesi altında toplananlar içine düştükleri zilletin bedelini ödeyeceklerdir" tehdidini savurdu.

"İYİ Parti HDP’lilerin yargı karşısına çıkarılmasına destek midir köstek midir?" diyerek yine İYİP’e yüklendi, bu konuda açık tavır sergilemeye davet etti.

Ardından bir kere daha HDP’nin acilen kapatılmasını ve yeniden açılmasının da önüne geçilmesi için tedbir alınmasını istedi.

Yani Kürtler ilelebet partisiz, örgütsüz kalmalıydı!

Çok ilginç, bu konuşmanın üzerinden bir saat bile geçmeden bu sefer Yargıtay Cumhuriyet Savcılığı’nın HDP’nin kapatılması için inceleme başlattığına dair açıklamasını duyduk.

Şimdi Kürtler, HDP yine çok önemli bir dönüm noktasında. Araştırma sonuçlarının da açıkça gösterdiği gibi Kürtlerin, HDP’nin desteklediği ittifak, seçimin sonucunu belirleyecek.

Mithat Sancar, tıpkı 31 Mart yerel seçiminde olduğu gibi, "İktidara seçim kaybettirmek için her türlü meşru demokratik yolu kullanacağız" diyor.

O dönemde de özellikle muhalefet cephesinde yer alan İYİP’e yönelik, Kürtlere ilişkin tavırlarından dolayı tereddütler ve itirazlar vardı.

Ama Selahattin Demirtaş, Edirne’deki zindandan müdahale ederek, "Gerekirse bağrınıza taş basın, ama mutlaka sandığa gidip 'FAŞİZME HAYIR' anlamına gelecek oyunuzu kullanın" dedi. Kürtlerin, HDP seçmeninin oyu ile iktidar yenilgiye uğratıldı.

Birçok büyük kenti bu sayede kaybettiler.

Sıra, iktidarı ülke yönetiminden uzaklaştırmaya geliyor.

Bütün kamuoyu yoklamaları, aynı soruya odaklanıyor: Olası bir seçimde Kürtler, HDP seçmeni demokrasi uğruna İYİP taşını yine bağrına basabilecek mi?

Şimdi fezlekelere İYİP’lilerin vereceği ‘hayır’ oyu, Kürtler tarafından uzatılan barış elini tutmak, iktidarın oyununu bozmak için iyi bir fırsat değil mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi